Toplumun değer yargılarıyla yaşayan insanlık, hayat çerçevesindeki yaşam tarzını yine içinde bulunduğu koşullar çerçevesinde belirler. Toplum, kişilerin değer yargılarına göre şekillenir. Daha önceki yazılarımda da yazdığım ve herkesinde bildiği gibi, bireyler tek tek bir araya gelerek toplumu oluşturmaktadır.
Kişilerin kendilerine göre değer yargıları bulunmaktadır. Bu yargılar bir araya gelerek topluma değer katar ve toplumun yapısında ortak nokta oluşur. Her insan bir şeyleri sever, bir şeyler almak ister ya da toplum içerisinde bir şeyler yapmak ister. Her yaptığı iş, eylem toplum içerisinde sevilir ya da yadırganır ve ya çok kötü ise toplumda dışlanır. Onur kırıcı davranışlar kişi kişiliğinde zedelenmeler oluşturduğu gibi, toplum değer yargılarına da olumsuz yönde yansır. Onur genel anlamıyla insanın kendine karşı duyduğu saygıdır. Kişinin şerefidir, öz saygı, haysiyet, izzetinefsidir. Kendisine yanlış yapmamasıdır. Kendisine yanlış yapmaya kişi, topluma da yanlış yapmaz ve toplum içerisinde önemli bir yer alır. Öldükten sonra ise geriye ismi kalır. Atalarımızın “At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır” atasözü gibi. Boşuna söylememişler atasözünü.
Onur çok değerli bir unsurdur. Değerine paha biçilmez. İnsanın kendisine olan saygısını onuruyla belirler. Onurlu kişilerin haytalarındaki çizgileri her zaman sağlam adımlar üzerine kurulmuştur. Bu adımlar yaptıklarıyla orantılıdır. Hayata yaptıkları bariz hatalar, kişilerde onur kırılmasına neden olur. Bu durum hayatta yaptıklarıyla ve hayat çizgileriyle orantılıdır.
Bazen kişilerin yaptıkları işler, kişilere olumlu bir etiket kazandırır. Bir insan kendi mesleğinde en üst düzeyde de olsa, kişiliğindeki dik duruşunda başarılı olmadığı sürece dünyaya iyi bir isim bırakamaz. Mesleki kariyerin yanında dünyaya bakış açısı ve savunduğu konular da önemlidir. Bu duruma en güzel örnek, çok yakın zamanda kaybettiğimiz dünyaya adıyla nam salmış Boksör Muhammet Ali’dir. Muhammet Ali kendi işini çok iyi yapan, alanında başarılı olan bir boksördür. Sadece kendi alanında değil, yani sadece boksörlükte değil, aynı zamanda da doğruyu savunan ve savunduğunun arkasında olan bir kişi olması sebebiyle, boksörlüğü sevmeyen kişiler dahi Muhammet Ali’yi sevebilmiştir. İnsanlar hayatları boyunca onur kırıcı davranışlarda bulunmadığı süre içerisinde, hayatlarındaki doğru olan dik duruşlarını ömür boyu muhafaza ederler.
Onurlu kişiler kişiler arasındaki doğru olan düzeni ayakta tutan kişilerdir.