Gerçek olan ve gerçek olmayan, ya da gerçek olmasını istediklerimiz veya gerçek olmasını istemediklerimiz. Kısacası beynimizin esiri miyiz, yoksa beynimiz mi bizim esirimiz, iyi anlamamız gerekir. Bu durum, biraz da psikoloji bir durumdur, biraz felsefi, biraz da siyasaldır. Daha doğrusu gerçekleri algılamak algı yeteneğimiz ölçüsünde sınırlıdır. Gerçeklik içinde bulunduğumuz koşullara göre değişmez çünkü gerçek sabittir, değişmez, tartışılmaz. Gerçek ve doğru genelde birbirine karıştırılmaktadır. Oysa doğru gerçekliğin aksine değişkendir, yanlışlanabilir ve tartışılabilir.
Toplumda sıkça kullanılan anlamı, kâinatta var olan her şeydir ve bu durumu değiştirmek istesek de hiçbir zaman değiştiremememizdir.
Gerçekliğin bir de siyasal anlamı vardır. Siyasal anlamdaki gerçeklik, temel amacı etrafını etkilemek olan, olayları ve uygun koşulları ön plana alan, dogmatik yada ideolojik görüşleri peşin olarak dışlayan siyasal tutumdur.
Gerçek dışlık ise gerçeğe uymayan, gerçekle ilişkisi bulunmayan durumdur.
Bu tanımlardan yola çıkacak olursak, biz insanlar ne kadar gerçekçiyiz. Gerçek ve doğrunun neresindeyiz, kendimize sormamız lazım. Her insan kendi yaptıklarını ve söylediklerini ölçtüğünde doğru mu? Gerçek mi ortaya çıkarabilir.
Psikolojide gerçek dışı düşünme, gerçekten ve mantıksal zorunluluklardan uzaklaşan düşünme demektir ki, günümüzde mantık dışı davranan herkesin vardığı sonuçtur. Gerçek dışı düşünme bleulere göre şizofrenin bir düşünme özelliğidir ve şizofrende istek alanının gerçeklik algısından daha ağır bastığını düşünür. Düşünceden bağımsız olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her şey gerçektir. Herhangi bir şeyin gerçekliği insan zihnine bağlı olmaksızın var olmasıdır.
Biz insanların, yukarıda yazdığım gerçeklik, gerçek dışlık, doğru gibi kavramları iyi bilmemiz ve bunların kişiliğimizin yapısını oluşturan temel taşlar olduğunu hiçbir zaman unutmamamızdır. Bu temel taşları yerine iyi oturtmamız için, gerçekleri iyi algılamamız ve isteklerimizi gerçeklere uygun, çıkarlarımıza göre değil olması gerektiği gibi kabul etmemiz gerekir.
Bir gerçek var ki, o da gerçekleri nasıl algılar isek algılayalım, gerçekte gerçeklerin gerçek olduğudur.