İŞİ EHLİNDEN ÖĞREN

     Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin pek çok yerinde toplantılara katılmaktadır. Muhtarların da  katıldığı bir toplantıda, Lozan'la ilgili olarak söylediği sözler, Türkiye'de hem halkımız arasında, hem de tarihçilerimiz açısından büyük bir tartışmaya neden olmuştur.
      Cumhuriyet tarihimiz açısından da bir kırılma noktası olabilecek nitelikte olan bu tartışma bize, tarihimizi daha derinden inceleme ve öğrenme fırsatı vermiştir.
     Ben, bu yazımda Lozan ile ilgili tartışmanın boyutunun ya da Lozan'la yapılan antlaşma sonucunda maddelerin ne olduğunu veya maddelerin yanlış olup olmadığı konusunu anlatmayacağım. Çünkü bu durumu araştırmak daha çok işin ehli olan gerçek tarihçilerimize aittir. Bize okuyup, öğrenmek düşer.
      Tarihimizin en zorlu dönemlerinden biri olan Kurtuluş Savaşımızı ve Cumhuriyetimizin de temel taşını oluşturan antlaşmalardan biri olan Lozan Antlaşmasıyla, Türkiye Birinci Dünya Savaşını kaybeden ülkeler arasında galip devletlerle bir araya gelerek Türkiye'nin geleceğini etkileyen bir antlaşma yapmıştır.
     Bizim, çoğunluk olarak  tarihimizi irdelememiz ve ya tarihçilerimizin derinlemesine pek çok kişi ile birlikte tarih konularına eğilmeleri, maalesef bu gibi konular belli düzeydeki kişiler tarafından açıldığında oluşuyor.
     Tarihimizin köklü olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tarihi kahramanlıklarla doludur. Ama bu kahramanlıkların doğru anlatılması, milletimizin doğru bir şekilde bilinçlendirilmesi demektir. 
     Tarih insanların menfaatleri doğrultusunda istenildiği şekilde anlatılmaz. Çünkü tarih gerçek yaşamdan oluşmuş ve belli bedellerin ödenmesi sonucu ortaya çıkmıştır.  Siyasi Partiler, tarihi kendi istekleri doğrultusunda yönlendirerek anlatamazlar.  O doğruda yaşananların gerçek olması ve bunların gerçek belgelerle ve  kayıtlarla ortaya çıkarılmasıdır. Çetin geçen savaşlar, açlık, kıtlık, halk bütünlüğünün oluşturduğu manevi güç, Türk tarihinin bazı unsurlarını oluşturur.
     Gündemde olan Lozan Antlaşmasındaki kazanımlarımız sayesinde Türkiye, çağdaş, laik, demokratik bir Cumhuriyetin temelini oluştururken, bunun yanında da kaybettiklerimiz oldukça fazladır. Her antlaşma bizim kazanımımız ve başarımız olamayacağı gibi, bizim başarısızlığımız da olamaz. O dönemin şartlarını yine tarihçilerimiz en iyi şekilde araştırarak ortaya koyacaklardır.  
     Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Lozan'la ilgili sözleri karşısında, Atatürk'ün ve  İsmet İnönü'nün yaptıklarını, en iyi yine tarihçilerimiz bizlere araştırarak, geleceğimize ışık tutacaklardır.
     Lozan antlaşması kimilerine göre bir kahramanlık iken, kimilerine göre ise büyük bir hezimettir.  Olaya nasıl baktığımız değil, tarihin gerçeklerini kabul etmemiz gerekir.