İnsanlığın çoğaldığı bu dönemde, sanki insanın kendisine ayırdığı zaman azmış gibi birden, zamanın çok çabuk geçtiğini fark ediyor. Oysa ki sadece hayatımızda yapılacak işlerin sayısı arttı ve bundan dolayıdır ki, neler yapacağımıza önceliklerimiz karar veriyor. Yani sosyalleştik. Hayat standartları yüksek bir toplum, her zaman için neler yapacağını bilir ve doğru şekilde uygular. Önceliklerimizin olmazsa olmazlarından biri olan kültürün, insanın hayatında ne kadar zamana yayıldığını, yine o kişinin kendi kültürü belirler. Yani sosyalleşmeyi kültürle yapmalıyız.
Kültür, insan yaşamının tümünü yani toplumun yaşamsal ve düşünsel alanlarını oluşturan tarzları ifade eder. Kültürler kavramının içinde ise, iş kültürü, siyaset kültürü gibi öğeler bulunmaktadır ve kültür terimleri yaşamın ilgi alanlarını, sınırlama, yapılanma ve düzenlenme biçimleri de dahil denetleyen, inanç ve adetler için kullanılır. Aynı zamanda kültür bir toplumun kimliğini de oluşturur, onu diğer toplumlarda ki farklılığını ortaya çıkarır.
Kültür, genel olarak iki öğeden oluşur:
a) Maddi Kültür Öğeleri: Binalar, her türlü araç-gereç, giysiler vb.
b) Manevi Kültür Öğeleri: İnançlar, gelenekler, normlar, düşünce biçimleri vb.
Hayatın her safhası mücadeleyle geçer ve bu mücadele içinde kültürü yakalayamayan toplumlar yoz bir kültürü sahip olur. Yani her zaman kültür iyi bir şekilde karşımıza çıkmaz. Öncelikle her toplumun kültürü farklıdır. Bir insanın gelişip teknolojiye ayak uydurması o toplumun elde ettiği kültüre bağlıdır. Ülkemizde açılan kültür merkezlerinde çoğunlukla ücretsiz verilen programlara (söyleşi, müzik, tiyatro, konferans, resim sergisi v.b) giden kişilerin sayısı da o toplumun kültürünü belirleyebilir. Bir de ücretli olanlar var tabi. Onun bahanesi zaten dünden belli, kişiye sorulduğunda cevap hazır “param yok ...“ Fakat diğer taraftan son model cep telefonlara sahip. Yani yeni bir kültürü öğrenmeye, kültürden anlayan, kültür sahibi olmak isteyen insan gider Çocuklarımızın mekanik şeklide yetişiyor. Halbuki, sadece fizik kimya matematik derslerini alıp onlardan yüksek not almak yerine, biraz da bu derslerle ilgili etkinlik yapıp yanına ders dışında kültürü, sevgiyi ve şefkati de ektiğimizde sorun bir nebze olsa da çözüme ulaşır. Tabi ki o da denizde bir damla olacaktır.
Türkiye geçmişte, dünyada kültürlerin çok yoğun olarak yaşandığı yerlerden biridir. Gerek kıtalar arası geçiş yeri olsun, gerek bulunduğu konum olsun, gerekse etrafının sularla çevrili olması ve topraklarının verimli olması yönüyle olsun, bir çok medeniyeti barındırmıştır. Aslında günümüzde kültürü geliştiren bir çok unsur ve faktör vardır. Mesela Kültür A.Ş’leri gibi. Hatta dünyada ülkemizin de katıldığı kültür kongreleri yapılmaktadır. Müzeler açılmaktadır. Kültüre emek vermiş insanlar tanıtılmaktadır. Hatta Türkiye’deki bir çok tarihi eser (Kapadokya, Hattuşaş, Divriği Ulu cami vb.) Unesco’nun dünya mirasları listesinde yer almaktadır. Fakat üzülerek belirtmek isterim ki bu işi üstlenenlerin dışında çok az kişi bu olgulara sahip çıkmaktadır. Kültüre katılım her zaman için az olmaktadır. Kültür var ama araştırılıp ortaya çıkarılması ve bunların öğrenilmesi gereklidir. Sahneler salonlar kültür merkezleri, tıka basa insanların kültür cıvıltılarıyla dolması ve kültür kaynaşması olmalıdır. Kültür İnsanın kimliğindeki izi ve bizim ona verdiğimiz değerdir Bundan dolayıdır ki kültüre insan gereklidir.