İnsanoğlu hayatı boyunca pek çok badireler atlatır. Kimi insanlık adına hayırlıdır, kimisi ise hayırsız. Sonuçta yaptıklarıyla değerlendirmesi gerekir kendini. Yapmış olduğu iyi çalışmalar, kişinin gittiği yolda öncülük yapar. Bilinçli davranışlar ise kişiyi her zaman yüceltir, yanlış yapmasına engel olur.
Hayat bazen insana oyunlar oynar. Rahat yaşamamız için öyle yollar açar ki bize, yeter ki biz bunun kıymetini çok iyi bilelim. Bazı insanlar çalışarak, büyük çaba sarf ederek belli yerlere gelirler. Geldikleri yerlerde mevki ve makam sahibi olurlar. Tabi ki makam her şeyden tatlı gelir insana. Çünkü paranın yüzü güzeldir. Bir anda kibre kapılır, daha çok olsun diye hırs yapar, çevresinde olan kişileri ve nereden geldiğini unutuvererek, insanlık, onur ve şahsiyet değerlerini unutur hale gelir. Ama gün gelir, bir gün kişiye başkaları tarafından yada içinde bulunduğu hayat şartları, kendisine nereden geldiğini hatırlatılır.
Gerçekçi olmak insana özgü bir davranıştır. Hayatta hayal etmek güzel ama gerçeğin dışında hayalci davranmak kişinin başına olmadık işler açar. Olabilecek işler üzerinden hareket etmek ve tutumunu ona göre uyarlamak ise faydalı davranışlar içinde yer alır.
İnsanlar geldiği yeri unutmamalıdır. Unuttuklarında ise gideceği yeri bulamazlar.
Yazımı Şeyh Edebâli'nin Osman Gazi'ye nasihati ile sonlandırmak isterim. Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.
Der ki Şeyh Edebâli Osman Gazi'ye
“Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın! Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.”