UCUZ ETİN YAHNİSİ...

Adana'da vatandaşın biri boru kebabı adındaki yemeği helyumla şişirilmiş bir balonla havaya bırakıyor. Amaç dünyanın ilk uzaya giden kebabını yapmış olmak. Elin oğlu (Elon Musk) uzaya otomobil fırlattı ya, bizimkisi de aklınca ucuz maliyetle reklam yapmış olmak. Balon stratosfer tabakasına gelince patlıyor ve Akdeniz'in serin sularına düşüyor. Balonun üzerinde uydu takip cihazı navigasyon var ve böylece yerini buluyorlar. Ayrıca kamera sayesinde kayıtta yapıyorlar.
Yurdum insanı böyle pratik akıllı işte. Tesla'nın CEO'su uzaya otomobil mi fırlatmış, bizde kebap fırlatırız. Maksat reklam değil mi? Al sana bedava reklam. Kaç gündür ana haber bültenlerinde bu haber geziniyor. Kim diyor "ucuz etin yahnisi de ucuz olur" diye.... Bal gibi ucuza bir dünya reklam.
Tabii bizde kurnazlık biter mi? Bizimkilere ek olarak "suri mağduri" ithal kurnazlarımız da var. Suriyeli dilenci çocuk bir eczanenin köşesinde enayi bekliyor. Derken karşıdan bir enayi geliyor.
Suriyeli Çocuk: Abeti, Allay xallek evladok Ebbi (Türkçesi abisi, Allah evladını sana bağışlasın babam) bebek kardeşime bir mama alır mısın? Fakiriz ve anamın sütü yetmiyor.
Mamanın fiyatını biliyor musunuz? Hani öyle 70-80 TL olsa tamam da, tamı tamına 180 ila 960 arası değişen fiyatlar. Tabii enayi fiyatı öğrenince ŞOK.
Enayi abi: Evladım, valla ben çocuğuma bu fiyata mama alamadım bu güne kadar, sana da alamam.
S.Ç: Anneme mama lazım, yoksam bebek ölecek.
E.A: Baban çalışmıyor mu, devlet bir şeyler vermiyor mu Sosyal Yardımlaşmadan?
S.Ç: Babam yok, Suriye'de, savaşta.
E.A: Ulan baban madem savaşta, bebek nasıl oluyor? Bu baban hafta içi savaşıp, hafta sonlarında mı eve geliyor? Defol, yıkıl karşımdan seni düzenbaz seni.
Evet dostlar, maalesef Suriyeli bazı çocuklar bu şekilde para kazanmanın bir yolunu bulmuşlar akıllarınca. Aldıkları mamaları çok daha ucuza piyasada okutmak gibi. Ama nihayetinde çocuklar ve attıkları yalanın mantık hatalarını göremiyorlar.
Tabii bir de yılların üç kağıtçı esnafı var. Bakıyorsun sürekli diyor ki "Abi kapatıyoruz, zararına satış yapıyoruz, pandemiden ötürü kirayı ödeyemiyoruz. Ben bu sattığım fiyattan malımı tekrar yerine bile koyamam. 14 gün kaldı, dükkanı boşaltıyoruz". Resmen kendini acındırıyor ve sen de destek olma babından ihtiyacın olmasa da bile bir şeyler alıyorsun. Aradan geçiyor bir süre ve bakıyorsun ki dükkan yerli yerinde. Soruyorsun hani kapatıyordun diye. Sürekli bir bahane. Sonra yakın çevresinden öğreniyorsun ki imitasyon da denilen çakma tabirli malı yığmış ve ucuz ucuz veriyor. Aslında ucuz da değil, kalitesiz dandik mal ya, zaten fiyat o. Bir süre orada kaldıktan sonra bakıyor ki tanındı, hemen taşınıyor bir başka yere, bir başka ad altında. Batman'da denetim yeterince yapılmıyor ki. Yapılsa bu durum kanunen vatandaşı kandırmaktır, ama nerede? Memleket Teksas. Mesela Ankara ve İstanbul'da kapalı mekanda sigara mı içtin, şırıngayla kan alırlar bilmem nereden, anladınız o'nu. Bizde kahvelere girilmiyor dumandan.  Sonra cafeler resmen duman altı. Esnaf vatandaşı kandırıyormuş, yabancı uyruklular vicdan sömürüyormuş, yahu kimsenin kurala uyduğu yok ki. Allah aşkına kahvelere ve cafelere bir girin hele. Gencecik çocuklar sigara ve nargile dumanından boğulmuş.
Hasılı kelam böyle bir milletiz işte. Kandırmaca da üstümüze yok. Mübarek oruçta ete, süte, yoğurda zam yapan biz. Yağ saklayan esnaf bizim esnafımız. Bal tutan parmağını yalar misali siyasilerle dirsek temas kurup kocasını, gardaşını işe sokturan yine bizimkiler. Sorsan torpil yok, çevremiz geniş derler. Yazık ki çok yazık. Ama işte tam da bu yüzden de devler liginde değil de, 45 yıldır "gelişmekte olan ülkeler" kategorisindeyiz. Biz insanlığımızı, inancımızın gereğini yapmayı unuttuk ya, Allah'ta belamızı verdi.
Kitap Zamanı: Yazar Selma Lagerlöf. Eserin ismi Nils Holgersson'un Serüvenleri. Cem Yayınları tarafından basılan eser ülkemizde de bir zamanlar Uçan Kaz adı altında çizgi film dizisi olarak yayınlanmıştı. O zamanlar sanırım çocuktum yada ergen. Yazar 1909 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazanan ilk kadın yazardır.