Nijerya'da Kaçırılan Çocuklar…
Nijerya'da kaçırılan çocuklar dünyanın ve jandarması Amerika'nın (ABD) umurunda değil. Çünkü emperyalistlerin çıkarlarına ters bir durum yok. Sözüm ona nesli tükenme tehdidi altındaki hayvan ve bitkilere ne kadar da ilgililer.... Yersen..... Hatırlayın lütfen Saddam Halepçe'de Kürtleri Dünyanın gözleri önünde kimyasallarla vururken dünya Saddam ordusunun koalisyon güçlerinin hava saldırılarında perdeleme yapması için Körfez’deki petrol platformlarını patlatması, yakması ve sızan petrole bulanmış Karabatak görüntüleriyle manipüle edilmekteydi. Nijerya'da çocuklar mı kaçırılmış, kimin umurunda. Çünkü işin ucunda para yok, menfaat yok, çıkar yok. Çok zalimsin dünya, çoook.
Nijerya'daki haberin metni ve linki aşağıda verilmiştir.
Haber Metni: Kuzey Nijerya'da 136 öğrenci silahlı kişiler tarafından kaçırıldı.
https://www.trthaber.com/haber/dunya/nijeryada-yine-onlarca-cocuk-kacirildi-585880.html Erişim Tarihi 6 Haziran 2021
Minibüs Hattı..
...... hattı minibüsleri Hindistan araçları gibi. Bir yolcu aracı gösteriyor. Peugeot marka bir araç. Radyatör kısmı ön panel yok.
Mahalle sakini: Diğer mahallelere gidin araçlar lüks ve konforlu ama bizim tarafa gelen araç Hindistan araçları gibi. Bu hattın elden geçirilmesi gerekiyor. Araçların daha lüks ve konforlu olmasını bekliyoruz. Bütün araçlar böyle değil ama böyleleri de var.
Antalya'ya gidenler görmüşlerdir, şehir içi bazı araçlar minibüs, otobüs ve hatta traktör tarzı araçlar öylesine güzel bir şekilde dizayn edilmiştir ki bir yerden bir yere gitmenin yanı sıra şehir turu atasınız gelir. Kenarları açık, enfes müzik eşliğinde şehir içi tur gibi. Neden Batman'da da olmasın.
Nane Parısi Ketiye Zikete....
Bu kinayeli bir söz. Dilencilik yaparak hayatını kazananlar için sarfedilmiş. "Dilencilik ekmeği midene inmiş" gibi bir tercüme yapabilirim ancak. Günümüzde ne çok bunlardan var değil mi? Üç kuruş para için beş takla atan mı desen, hangi parti iktidar ise ona eklemlenen mi? Daha düne kadar aşırı bir şekilde savunduğu partinin bireysel ve ailesel istikballerine ve de menfaatlerine zarar verebilmesi ihtimalinden ötürü topppaç gibi yer değiştirip iktidarın yılmaz bir savunucusu olmalarını nasıl okumak gerek?
Ayrıca ikisi bir demiyorum ama bir de dilenen Suriyeliler gerçeği var. Bazısı diyecek ki ikisi de bir. Ha dilenen Suri mağduri edebiyatı, ha menfaat için topppaçlık eden. İkisi içinde geçerli bu "Nane Parısi Ketiye Zikete" lafı. Neyse ne?
Dilencilik konusunda söylemek istediğim bir ara Polis-Zabıta ne güzel bunları derdest ediyordu. Ne oldu da şimdi ortalık onlara kaldı? Batman'ın en işlek caddelerinin trafik ışıklarında bunları bir tek ben mi görüyorum? Valimizden istirhamımız bu dilencilere geçit vermemesi. Batman'ı bu duygu sömürücülerinin insafına bırakmaması ve kentimizin Hindistan sokaklarına benzetilmemesi.
Hıristiyanlık filmleri…
Hıristiyanlık filmleri ışıklı, huzurlu ve sevgi dolu. Kilise tertemiz. Kamera alttan çekim yapıyor ve mekan oluyor sana devasa bir yapı. Pencere vitraylarından giren ışık yasaklı renklere bölünüyor mu bilemem ama manevi bir atmosfer yaratma iddiası azımsanmamalı. Papaz efendi güler yüzlü, pembe yanaklı ve tontiş. Her daim gülümsüyor ve ayinde şarkılar söyleniyor. Dini terminolojileri baba üzerine kurulu ve sürekli sevgi dininden, kardeşlikten söz ediliyor. Gerçeği maskeleme adına beyaz perdenin ve dahası Yeşil perdenin tüm hilelerinden faydalanıyorlar.
Gelelim bizimkilere. Bizim filmlere bakın hele. Yarım imanlı kişi kesin dinden çıkar, murted olur yahu. Murtedin hakkı da malum. Dini bütün Müslüman imajı beyaz perdede o kadar kötü ki. Müslümanlar kaba, sakallı-bıyıklı ve yekpare kaşlı, sert mizaçlı, yeniliklere kapalı ve de güç taraftarı. Sürekli Allah ile korkutup, cehennem ile terbiye eden ve asık suratlı. 35-40 yıl öncesinin Türk dini filmlerine bir bakın. Kemal Sunal filmlerindeki Hacı-Hoca diye tabir edilenleri bir göz önüne getirin. 1981 yapımı Üç Kağıtçı filmindeki yağmur duasına giden ama suratı ile nefret kusan ve "kafir kafir" diye bağıran, yağmur yağdıramayan Hocayı, yada 1987 yapımı Kiracı filminde "Allah'ın bahşettiği nefesi boş yere harcamayalım" diyen ama bir yandan da yüksek kira isteyen sakallı dini bütün imaj veren ev sahibini. Veyahutta 48 yıl öncesinin Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik'in oynadığı 1973 yapımı Rabia filmlerine. Son derece ucuz ve hayatın gerçeklerine ait olmayan prodüksiyonlarına. Hatta 25 sene öncesinin Perihan Abla dizisinde bile Perran Kutman her "Hocam" kelimesini duyduğunda "Hoca Camide" diye azarlaması da söylediklerimizi destekler mahiyette olacaktır. Kısacası belli bir dönem öncesindeki Türk filmleri ve dizilerindeki Müslüman, Hoca, Hacı ve dini bütün yurttaş algısı son derece sakat. Belki bu algı ülkenin son 20 yılına damgasını vuran Ak Parti ile bir miktar olumlu manada değişmiştir ama yine de konunun önemine binaen yapılması gereken çok şey var. Bu konu hakkında ileride detaylı bir araştırmanın sonucunu siz değerli okurlarımla paylaşmayı isterim.
Kitap Zamanı: Kitabın ismi Deliliğe Övgü. Yazarı Desiderius Erasmus. Öteki Yayınevi tarafından 2017'de beşinci baskı olarak basılmış. Kitabın yazım tarihi 1509. Delilik ile ilgili ilginç tespitlerin yer aldığı kitap çok basit ama ilginç resimlerle bezenmiş. Pandemi, işsizlik, bunalım derken bence 500 sene öncesine gidip kafayı dağıtmakta fayda var.