CORONAVİRÜS COVİT19 küresel salgınının gezegen çevresinde uğramadığı tek bir yerleşke kalmadı gibi. Ama yoğun, ama seyrek her insan oğlu-kızı bundan nasibini aldı ve almaya da devam ediyor.
Nice sporcular, mankenler, dizi oyuncuları hastalıktan kırılıp gitti.
Marketlerde yiyecek ve temizlik maddeleri yok sattı.
Salgın kelimesi yerine Pandemi kelimesi kullanılır oldu. İsmini vermekten imtina ettiğimiz büyüklerimiz bile Türkçe "salgın" yerine Ecnebi "Pandemi" kelimesini tercih etti ya, helal olsun !!! (2017 senesini Türk Dili Yılı ilan edenlere ithaf olunur; İyi ki varsınız, sayenizde yabancı kökenli bir kelime daha Türkçe'ye girdi)
Avrupalı devletler birbirlerinin tıbbi cihazlarını yağmalarken Türkiye tıbbi yardımda bulundu Avrupa'ya.
Dünya'nın jandarması, süper gücü Amerika çaresizce Türkiye'den yardım dilenir oldu: Lütfen acil olarak maske, yatak ve eldiven gönderiniz.
Bu gözler neler gördü, neler? Hey, heeeeyyyy
Hac kafilesi piri fanilerinin polise zorluk çıkarttığını, yurtlara girmemekte direnmelerini gördü. Gencecik polislerin bu kişilerden virüs kapabileceği gerçeğine rağmen.
Önceliklerimizin nasılda yer değiştirdiğini gördü.
Arabasını beğenmeyen, evinden sıkılan biz biçareler salgın hastalıkta acı çekerek nefessiz kalındığını ve göz göregöre acılar içinde boğularak ölündüğünü gördü.(Tv ve Sosyal Medya'da hayatlarını kaybedenlerin itirafları bu yöndeydi)
Şehirlerin ablukaya alındığını, 70 liralık otobüs fiyatlarının 350 TL'ye çıktığını.
Kolonya fiyatlarının tavan yaptığını, hastane acilleri önünün boş kaldığını,
Tekel ürünü içkilerin raflarda tozlandığını,
Yaşlıların gençlerden ve çocuklardan kaçtığını gördü bu gözler.(virüs bulaşacak korkusuyla)
Şehirlerin giriş ve çıkışlarının tutulduğu (30 Büyükşehir ve Zonguldak),
Fırın önlerinde ve marketlerde ekmek ve gazoz için yumruklaşanları gördü.
Derslerin bittiğini, uzaktan eğitimin başladığını, memleket olarak yardımların yapıldığını, durumu olmayanlara bu paraların verileceğini, evde uzun saatler kalmanın sıkıntılarını ve aile denilen şeyin aslında bu süre zarfında fark edildiğini de gördü.
İNGİLTERE BAŞBAKANI BORIS JOHNSON BİR OSMANLI ÇOCUĞU MUDUR?
Zengin veya fakir, ünlü veya ünsüz, siyasi veya siyasiz (bu olmadı:)) eşitleniverdi gari. Bu yazı kaleme alındığında İngiltere Başbakanı Boris Johnson salgın hastalıktan dolayı durumu ağırlaşmış, hastaneye kaldırılmıştı. Osmanlı İmparatorluğunun son İçişleri Bakanı Ali Kemal, Boris Johnson'un büyük dedesi oluyormuş, yada iddialar böyle. Şimdi Terresa May'den sonra gelen Boris bizim kayıp yiğenimizdi, tam da hasret giderecek iken mefta mı olacak bizim Borris be ya? Boris Johson ile ilgili haber metnine bu linkten ulaşabilirsiniz. Bizde öyle salla gitsin haberciliği yok. Alın size ispat.:
https://www.sabah.com.tr/yasam/2019/07/24/ingilterenin-yeni-basbakani-boris-johnson-kimdir-boris-johnson-kac-yasinda?paging=2
Okumaya fırsat bulmadığımız kitaplara hücum ettik, okuduk.
İzlemeye fırsat bulamadığımız birçok filmi izledik. Hatta bazı hit olmuş filmleri tekrar izledik.
Sabahlara kadar ailecek sohbetlerin yanı sıra, akıllı telefon ve internet uygulamalarıyla uzaktaki yakınlarımızla video sohbetler ettik.
Uyanmayı bazen geciktirdik ama en azından oyalandık ve sokaklardan uzak durduk.
Bol bol internet sörfleri, sosyal medya hesaplarından komik videolar paylaşıp, üzerimizdeki o salgın korkusunu bir nebze atmaya çalıştık. Çünkü umut korkudan güçlü tek duygudur
Umut, bir bahar sabahı gibi kışın o kasvetli havasının yok olup gitmesi gibidir ve bu salgın hastalıkta bitecek inşallah en yakın zamanda. Korkmuyor da değiliz, dahası korku insanın hayatta kalmasını sağlayan en önemli duygusal tepkidir. Ancak korkunun ecele bir faydası olamayacağı gerçeğinden yola çıkarak, tedbir alınması gerektiğini düşünüyorum. Tedbiri elden bıraktıysak şayet işte o zaman korkabiliriz.
Kitap Zamanı: Doğan Kitap tarafından basılan eserin ismi; BENİ ÖDÜLLE CEZALANDIRMA. Yazarı Dr. Özgür Bolat. Eser çocuk eğitimi ve doğru bilinen yanlışlar üzerine ve de özellikle ödül verme yöntemiyle nasılda çocuklara zarar verildiğini konu edinen bir şaheser. Kitabı çocuklarıma hediye eden Dr. Abdullah Manap Hocama teşekkürlerimi iletirim.