Ülkemiz eskiye oranla iyi bir trend yakaladı. Üniversiteler ve sanayi birlikte çalışıyor ve genç dimağlardan yeni nesil ürünler projelendiriliyor. Bunun için Milli Eğitim özel yetenekli öğrenciler için binalar kuruyor, Üniversiteden bilim insanları bu çocuklara sadece hayalleriyle sınırlı olmak üzere her düşüncesinin hayat bulmasına yönelik bilgi veriyor.
Peki önceden de böyle miydi? Kesinlikle değildi. Bir fikriniz oldu mu, başta ebeveyn olmak üzere, yakın çevre ve hatta öğretmenler bile "başımıza adet çıkarma" diye o meşhur sloganı dillendirirlerdi. Eskiye yönelik size birkaç çarpıcı örnek vermek istiyorum efenim...
Batmanlı esnaf anlatıyor: Büyük büyük babam Hekim idi. Hani biz Kurmanci Hekim deriz ya, kırık-çıkıkçı gibi. Yani formel olarak eğitim almamış, diploması olmayan ama şifalı bitkileri ve merhemleri yapabilen, kırık-çıkıkları iyileştirebilen, hatta ameliyatlık bel fıtığını bile Allah'ın izniyle iyi edebilen Hekimler. İşte arkadaşın babası da atalarından gördüklerini kaleme almış ve bir dosya eşliğinde bundan 35-40 sene önce bir Üniversite rektörüne veya yetkilisine gitmiş. Anlatmış bildiklerini ve tıp bilimini destekleyici unsur olarak bu bildiklerinin üniversite tarafından sahiplenilmesini dile getirmiş. Vay efendim sen misin bunu diyen. Arkadaşın babasını kara cahil, üfürükçü olarak nitelendirmiş ve şimdi Jandarmaya-polise seni ihbar edeceğim demişte bizim arkadaşın babası zor paçayı sıyırmış. Bugün sülük ile tedavi, bir sünnet olan hacamat ve yeşil tıp diye adlandırabileceğimiz şifalı bitkiler ile tedavi artık tüm gezegende tamamlayıcı tıp olarak kabul görmektedir.
Yine bundan 35 sene önce Batman eski sanayi de çalışan bir grup genç bir otomobil yaparlar. Tahtadan şasesi olan bu araç bir çıkma motor eşliğinde yürür. Çocuklar çok sevinmişlerdir, zira atıl malzemeden bir araba yapabilmişlerdir. Araç Batman sokaklarında dolaşmış, çocuklar da hayallerini gerçekleştirebilmenin haklı gururunu yaşıyorlarmış. Taaaki o ana kadar. Trafik ekipleri çocukları takip edip bir köşede sıkıştırıyor ve "ver Allahım ver, ver Allahım ver". Sen misin ilkel bir araçla trafiğe çıkar, sen misin "eski köye yeni adet getiren". Tabii bu çocuklar bir daha bir icatta bulunurlar mı? Yedikleri kötekten sonra asla....Halbuki bugün büyüklerimiz çocukların fikirlerinin bile çok değerli olduğunu, öğrencilerin girişimcilik adına değerli görülen fikirlerinin bile parasal bir ödül ile ödüllendirildiği bir mekanizmayı kurmuş durumdadır. Üretime evrilmeyecek bile olsa değerli görülen projeler para ile ödüllendiriliyor. Patent anlaşması yapılıyor. Üretime geçmek isteyene DİKA veya KOSGEB tarzı destekler sunuluyor.
Nereden nereye. Boşuna demiyoruz ülke olarak iyi bir trend yakalandı diye. Bir fikri olan kişi bunu projelendirip bir kurumsal ad altında hayata geçirebiliyor ve kimse de sana "eski köye yeni adet ha" demiyor.
Tamam, belki bizim kuşak kaybetti, ancak şimdiki nesil bangır bangır geliyor. Sorguluyor, araştırıyor ve devletin imkanlarıyla bir şeyler üretiyor. Selçuk Bayraktar Batman Üniversitesine gelmişti. Çok genç bir ekibin başında neler yaptıklarını, ne badireler atlatarak SİHA-İHA ürettiklerini anlattı. Batman Havaalanı da dahil olmak üzere birçok yerde 5-10 metrekarelik konteynırlarda aylarca çalıştıklarını, uykusuz kaldıklarını ama sonuçta başarabildiklerini bizimle paylaşmıştı. Bayraktar "bir hayalim var" demiş miydi, bilemiyorum ama hayallerinin de ötesinde bir başarıya imza attığını biz biliyoruz. Ürettiği SİHA-İHA'lar ortada. Birçok yerde başarıyla kullanılan bu üstün özellikli araçlar sayesinde tarih yeniden yazılıyor. Yeni savaş konsepti Drone sayesinde Suriye ordusu ağır kayıp vermedi mi? Libya'da After'i SİHA-İHA'lar durdurmadı mı? Azerbaycan- Ermenistan savaşında Ermeni mekanize tank birlikleri hangi ülke Droneları ile vuruldu? Rus-Ukrayna savaşında Ukrayna ordusu Türkiye'den ithal ettikleri Drone, SİHA-İHA sayesinde Rus tanklarını ve topçu birliklerini imha ettiklerini deklere etmedi mi?
Eğer bu ülke gençlerine güvenir, onlara hayallerini gerçekleştirme yolunda destek sağlarsa işte Selçuk Bayraktar ve ekibi gibi gençler çıkar ve ülkeye katma değeri yüksek ürünler sağlar.
Kitap Zamanı: Yazar Leyla Erbil. Eserin ismi Karanlığın Günü. Can yayınları tarafından basılan kitabı okumanızı tavsiye ederim.