Müteahhitler hızlı bir şekilde yeni yıla merhaba dedi. Yüzlerce apartman, binlerce bina sahiplerini beklemekte. Evler son derece konforlu, akıllı ama pahallı da. Sorsan genç müteahhide, diyecek ki çimento, demir, işçilik maliyetleri artmış. Haklı ama ev almak isteyen taliplilerde yüksek fiyatlardan dertli. Dairelerin fiyatı daha temelde 750 bin lira. Batman için oldukça yüksek bir meblağ. Orman yok, turizm yok, sanayi yok, deniz yok ama maşallah fiyatlar yazlık villa fiyatı ama satılıyor da. Demek ki neymiş, alan da memnun, veren de. 55 Yıllık eski, virane iki katlı bir ev düşünün. Müteahhit ev sahibine 4 daire, bir dükkan vermiş, ayrıca oturanlardan bazılarına da kira yardımı yapılmış kentsel dönüşümden. Sanırım % 50 toprak sahibine verilmiş gibi. Böyle olunca gider artıyor ve her bir daire çıkıyor 700-800 bin TL'ye. Ama müteahhitler yine de peynir-ekmek gibi satıyor bu daireleri.
Müteahhitlerin ortalama yaşı 30 civarı. Genç ve gözü pekler. Yüksek tahsil yapmış, bir çoğu yurtdışı deneyimine sahip. Öyle eskisi gibi, ilkokul mezunu, ikinci el araç satıcısı, apartman boyacısı, mahalle kebapçısı değil. Bildiğin mimar, yüksek mühendis. Bu da yaptıkları sitelere yansıyor her açıdan. Maşallah, maşallah...
Ancak insan yine de o eski yapıların yok oluşuna üzülmüyor değil. Çünkü birebir yaşanmışlıklar gidiyor, hatıralar siliniyor. Gösterişli ama sessiz evler ki eskiden "darutahta" evler vardı. Basit ama cıvıl cıvıldı. Halen çocuklar, öğretmenleri ev çizin dediğinde tek katlı ev çiziyor. Apartman çizen yok. Gözüme çarpan bir ayrıntı; bir sürü yüksek katlı bina arasında idamını bekleyen mahkum gibi tek katlı bir ev. Henüz yıkılmamış, müteahhit girmemiş ama toprak sahibi ile anlaşabilse hemen dozerleri sokacak. Yerine yapay, hiçbir yaşanmışlığı olmayan, soğuk bir apartman dikilecek.
* * *
Covid 19 toplumsal hafızayı siliyor, büyükler ve sevdiklerimiz gidiyor. Dede ve ninelerinden eskileri dinleyemeyecek bir nesil var şimdi. O elleri öpülesi büyüklerimiz, hayır dualarını eksik etmeyen nur yüzlülerimiz birer birer vakitsizce gidiyor. Esasında bir çalışma yapılmalı ve Batman'da covid 19'dan ölenlerin resminin veya isimlerinin paylaşıldığı bir arşiv, ne bilim, bir site kurulsun. Kaç yılında doğdukları ve ne zaman öldükleri gibi. Gerçi yıllar önce ölen babaannem Dadike Hano gibi yaşlılarımız Rumi takvim kullanırdı. Belki bugünün nesli kaybettiklerinden dolayı Rumi takvim kullanan atalarının da olduğunu bilmeyecek, kim bilir?
* * *
Zincir markette çalışan kasiyer, ülkenin sayılı üniversitelerinden birinden mezun mimar.
Kurumda otobüs kaptanı olan kişi bir mühendis.
Doktorasını temel bilimlerden birinde yapmış hanımefendi işsiz, ev kadını.
Gıpta ile bakılan bir büyük üniversitenin mezunu yaşı geçtiğinden atanamamış.
Alanında söz sahibi bilim insanı çiğköfteci.
Makinede mastır yapmış kişi pastacı.
Bu ülkenin değerleri, beyin insanları maalesef alanlarında değerlendirilmemekte, ya alakasız işlerde karın tokluğuna çalışmakta, ya da işsiz, aç-bilaç ortalıkta dolanmakta.
Bazıları da hariçten gazel okumakta "canım kazanan nasıl kazanmış" diye. Ancak bunu söyleyenler, genelde yaşı ileri, emekli olmuş, zamanın kendilerine torpil geçtiği kimseler. Aziz Sancar'a atfedilen bir sosyal medya yazısı vardı: "Batıda okuma yazma, Doğu da Türkçe konuşmasını bilenin memur-işçi olduğu nesil, üç üniversite bitirip iki dil bilenin iş bulamadığı ve de bulamayacağı kesime ahkam kesiyor."
Gerçekten de öyle.
Zamanında bir şekilde petrol şirketlerinde iş bulmuş olanların bugün yaşasalar böyle bir şansları olur muydu? İlkokulu bile bitirememiş bir kesimdi bu ilk yerleşimciler. Bugün liseyi hakkıyla okumuş bir genç, emekli olmuş olanların aynı yaş aralığındaki bilgi seviyesinden birkaç kat ilerde olabilirler. Zira unutulmamalıdır ki bu ülkede bir zamanlar lise mezunlarının bile öğretmenlik yaptığı, eğitim fakültelerinin 2 yıllık bir eğitimle öğretmen mezun ettiği dönemler yaşandı. Hatta iki yıllık mezun olup öğretmen olanlar halen mevcut, emekli olmalarına ramak kaldı. Sonradan tabi ki fark dersler, açıköğretimlerle bu durum iyileştirilmeye çalışılmış olabilir. Demek istediğim bu günkü neslin işe girme, ekmek kazanma derdi eskisine oranla bir hayli farklı zor. Bu yüzden birçok bölümü okuyup, birden fazla dilde etkin olan gençleri eleştirirken biraz vicdanlı olalım.