Okumuş, kültürlü insanlarla okumamış, kültür yoksunu insanların ne farkı var biliyor musunuz? Şöyle örnek vereyim Efenim: Evrimini tamamlamış bizlerle, tamamlayamamış primatlar arasındaki fark. Neyse somutlaştırayım. Televizyonlarda bilim insanlarını izliyor, dinliyoruz. Mesela Bilim Kurulu Üyesi ve en az bir aile ferdimiz kadar yakinen tanıdığımız Prof. Dr. Mehmet Ceyhan. Bu zatı muhterem bir Tv programında salgının, pardon pandemi demem lazımdı, bu kadar çok ilerlemesinin sebebi maske takmayan duyarsız kimselerdir ve bunları uyarmayan sizler/bizleriz dediydi.
Oldu, çok da güzel oldu. Yurdum insanı bir Amıca, metrobüste iriyarı genci uyardı maskeni tak diye ve genç, babası yaşındaki bu güzel insanın gözünü çıkardı. Adam kör olduğu için özel sektördeki işinden de atıldı. Üstelik göz çıkaran kişi mahkemede Üniversite sınavlarına hazırlandığını söylediği için serbestte bırakıldı. Detaylar aşağıdaki linkte. Erişim Tarihi 01.10.2021
http://www.gazetevatan.com/metrobuste-kor-eden-maske-uyarisi--1414476-gundem/
Burası Türkiye ve bu memlekette öyle televizyonlarda söyleyebildiğiniz gibi kolay kolay kimseyi uyaramazsınız. Uyardıysanız da alimallah bir gözünüzden olursunuz.
20'li yaşlardaki gençler kırmızı ışıkta çöp ve su şişelerini arabanın penceresinden dışarıya attılar. Hadi kolaysa git uyar. Kazası belası 10 sene döşek. Biraz Gazapizm oldu ama inanın mahalle karışacaktı. Minibüsçüyle durumu kritik ettik ve en iyisi susmak dedik. Bende dedim ki cezalar caydırıcı olmazsa bireysel çıkışlarla nereye kadar? Hatırlarsan dedim bundan 20 sene öncesine kadar araçlarda da sigara içilirdi de cezalar kesilmeye başlanır başlanmaz kimsecikler içmemeye başladı. Kaptan ne derse beğenirsiniz; "Ee wala abe iki sene öncesine kadar araçta sigara içilmesinin yasak olduğunu bende bilmiyordum." Demek ki bu adam sosyal yaşamın yoğun olmadığı bir yerden gelmişti ve esasında yaptığı meslekte de acemiydi. Çünkü sigara yasağı neredeyse çeyrek yüzyıldır vardı ve bu kişi polis tarafından iki yıl önce uyarılmasına kadar da bunu bilmiyordu. Hey yavrum hey...
Geçelim böyle kasvetli mevzuları. İki nahoş mevzudan sonra iki hoş muhabbete geçelim. Biri çay, diğeri de tırşık.
Çay asla sadece çay değildir. Bazen günün yorgunluğunu alan, bazen muhabbetin dibine sayesinde vurulan, fakir-zengin fark etmeksizin dert ortağı olan mükemmel bir şeydir.
Adam diyor ki; Gardaşım bizim evde niçin televizyorlardaki gibin mıhabbet yokudur? Biraz sohbet ettik ve o'na sordum "sizin evde akşam yemeğinden sonra çay içiliyor mu?" diye. Dedi ki hayır. Bende dedim ki çaydandır, çaydan... Eşiyle yan yana, diz dize oturmayan, iki lafın belini kırmayan bu kişiye çay sayesinde makus talihinin değişebileceğine, eşiyle çayı yudumlarken duygusal bir muhabbete de gark olabileceğine dair telkinlerde bulundum. Çünkü sizde pek iyi biliyorsunuzdur ki çay asla sadece çay değildir. Ne demiş atalarımız, Gönül ne çay ister, ne çayhane, gönül sohbet ister, kahve bahane....
Gelelim tırşık meselesine. Tırşık geleneksel bir Kürt yemeğidir. Türkçesi güveç, Arapçası metfune. Ancak tırşık denildiğinde tıpkı çaydaki gibi bir de yan anlam vardır. Nasıl ki çay asla sadece çay değil ise tırşık'ta asla tek başına bir yemek değildir. Kürtlerde düğün yemeğidir tırşık. Hatta yaşları biraz ilerlemiş erkek ve kızlara "tırşıkını ne zaman yiyeceğiz" diye takılınır. O yüzden tırşık biraz da manalar içeren bir yemektir. Tıpkı muhabbette çay, kız istemede kahve, piknikte mangal, evlerden uzak vefatlarda helva bir gereklilik olduğu gibi iki genç insanın hayatlarını birleştirdikleri düğün ritüellerinde de tırşık bir gereklilik olarak yerini bulur. Ne güzel adetlerimiz var, her biri bir diğerinden güzel.
Kitap zamanı: Yazar John Dunn. Eserin ismi Locke Düşüncenin Ustaları. Altın Kitapları Yayınevi tarafından 2008 tarihinde basılmış. Ünlü düşünür John Locke üzerine yazılmış bir eser. Ancak çeviri hataları eserin güzelliğine resmen gölge düşürmüş. Bu kadar özensiz basıldığına göre kesssin korsandır....