1- Kur'an-ı Kerim'e Saygısızlık Eden İbo:
Şimdi bir insan müsveddesini düşünün ki Yüce Rabbimizin biz insanlığa gönderdiği Kur'an-ı Kerim'e hakaretler edip canlı yayında sayfalarını yırtsın. Bu mahlûkatın ismi İbrahim Atabey. Emniyet Genel Müdürlüğünün basınla paylaştığı bilgiye göre Rusya'da yaşıyor ve Türkiye'de 11 ayrı suçtan aranıyor. Sosyal medyadan bu ite tepkiler çığ gibi büyüyor. Bazı haber kanalları "gün gelir MİT kapını çalar" şeklinde haber başlıkları atarken Dışişleri Bakanlığı Rusya'dan resmi kanallardan bu suçlunun iadesi için çalışma başlattıklarını açıkladı. Valla öyle eskisi gibi ABD Başkanlarının karşısında el pençe divan duran silik Başkanlar yok. Bir Meksika atasözü, "ya masadasınızdır yada menüde". Türkiye birçok konuda hem sahada, hem de masada. Bu "ismine kurban olsun" dediğim İbrahim Atabey keferesi ya resmi kanallardan Türkiye'ye paket yapılacak, yada haber kanallarının da belirttiği gibi polis tarafından yürütülen gizli bir operasyonla ülkeye getirtilecek. Maaa hangi Qullik'e de (delik) girse çıkmayacak ölünceye kadar. Gebersin inşallah.
2- Çocuğa Şiddet Uygulayan Mahmudo:
Hep kadına şiddeti konuşuruz ya, maalesef çocuğa da şiddeti konuşur olacağımız hangimizin aklına gelirdi? Urfa'da Mahmut Arıcı isimli bir esnaf dükkanından su içen küçük çocuğu önce yumruklamış, sonrasında da havaya kaldırıp var gücüyle yere vurmuştu. Vicdanları sızlatan bu görüntüler üzerine Urfa Valiliği ve Savcılık konuya el atmış, vicdansız Mahmudo tutuklanmıştı. Bir insan küçücük çocuğu nasıl öyle döver. Sende hiç mi insan, hiç mi vicdan yok hee Mahmudo? Çocuğun ailesi şikayetçi olmamış, ne yapsın, düşman mı kazansın? Yüz yüze bakıyorlar. Ama Allah'tan yüz yüze bakma seçeneği olmayan mahkemelerin soğuk yüzü var. Mahmut Arıcı toplumsal belleğe kazındı bir kere. O esnaf, artık "çocuğa şiddet uygulayan ve televizyonlara çıkan" kişi olarak bir ömür boyu etiketlendi. Yok pişmanmışmış, yok bir anlık öfkesine kapılmışmış. Geç bunları. İnşallah ibretlik bir cezaya çarptırılırsın Mahmudo.
3- Diyarbakır Caddesinde Dolanan Malo (bildiğiniz mal işte):
Diyarbakır caddesi Valilik karşısı. Yürüyüş yapan kişilerden 23 dakika içerisinde yüzlerce maskesiz kişi saydım. Bunu ispatla diyene karşı elimde cep telefonu ile çekilmiş bir video yok. Ama "Halep ordaysa, arşın buradadır" kabilinden gidelim dediğim lokasyona eğer fazlası çıkmazsa bir şey bilmiyorum. Hatta bir abi vardı, hadi işini de söyleyeyim, Belediye çöp temizleme ekibinden, takmamıştı maskesini. Bende "Abi yapma gözünü seveyim, bak toz-toprak, çer-çöp ile uğraşıyorsun hasta olacaksın" dediğimde, beni sanırım şivemden ve sarışınlığımdan gizli polis mi ne sandı, korku ve saygı ile karışık bir psikoloji ile selamladı beni. Yaşlı bir amca da benden güç aldı sanırım, başladı "maskeni tak, niye takmıyorsun" diye bağırmaya. Valilik karşısı ve Ak Parti sokağı ile kafelerin bulunduğu ara sokaklar en çok maske takılmayan yerler. İnanın en fakir kesimin bulunduğu, köyden gelenlerin köy ürünlerini üç kuruşa sattığı Alo Tevşo Pazarı esnafı ve müşterileri Batman'ın en gözde yeri olan Diyarbakır Caddesinden çok daha fazla maske kuralına riayet ediyor. İroni gibi değil mi?
4- Araba kiralayan Genco:
Araba kiralama (Rent a car) esnafından araç kiralayan Genco. Almışsın kendin gibi 5 arkadaşını sıkıştırmışsın araca, teypte John Wick film müziği, o sokak senin-bu sokak benim basıyorsun gaza. Diyarbakır caddesinde ne kırmızı ışık dinliyorsun, ne gecenin bir vaktinde yüksek müzik kuralını. Araçlar arasından tehlikeli manevralarla hem kendi güvenliğini ve hem de diğer sürücüleri tehlikeye atıyorsun. Çok değil, bundan 3-4 sene önce yine araç kiralayan gençler Hasankeyf yolunda kaza yapmış, öldürmeyen Allah öldürmüyor ya, kimse ölmemişti ama gençlerde biri aylarca hastanede yatmıştı. Kendinize de, çevrenize de yazık etmeyin. Ananız-babanız üzülmesin, biz de üzülmeyelim he babam.
5- Servisçi Mamo (Amca): Okulların 31 Aralık tarihine kadar ertelenmiş olması okul servisi sahiplerini kötü etkiledi. Ayrıca bazı veliler 16-20 Kasım ile 12-16 Nisan bir haftalık tatil ile 15 tatil diye adlandırılan 25 Ocak- 5 Şubat tatillerinde de ücretin tam olarak istenilmesine itiraz etmişlerdi. Çocuğumuzun gitmediği tarihlerin parasını niye istiyorlar, derlerken Başkan Erdoğan'ın yılsonuna kadar tatil açıklaması okul servisçilerine büyük bir sürpriz oldu. Tabii buradan ekmek yiyen şoför, bakıcı abla, muhasebeci.... hepsi açısından pandeminin bir diğer darbesi oldu. Servisçi Mamo (Amca), Allah yar ve yardımcın olsun. Elindeki onca aracın boş boş yatması, ama vergilerinin, pullarının, kaskolarının, ofis kirasından tutun da çalışanların kısmen bile olsa ücretlerinin ödenmesine kadar bir sürü giderin seni bekliyor oluşu zor bir imtihan. Umarım kurumsallaşma /dernekleşme çalışmalarınızla konuyu etkili/yetkililere iletir ve bir hal çaresi bulursunuz.