Lütfen bekleyin.. Lütfen bekleyin..
Star Tv'de "Sabah Sabah" programında Demet ve Alişan adında hiçte seyretmediğim bir ikiliye denk geldim. Tam zappingleyecekken şair Hayati İnanç adında çok da severek dinlediğim bu zatı görünce izlemeye karar verdim.
Şair Hayati İnanç bir Avukat ama şiire gönül vermiş bir gönül dostu. İnançlı ve de vicdanlı bir insan. O kadar güzel anlatıyor ki meseleleri, bir rüya alemindeymişçesine transa geçiyorsunuz.
Anlatıyor o güzel sesiyle kah kafiyeli, kah düz yazı: Meşhur Harun Reşit Alman İmparatoruna bir çalar saat gönderiyor. Zamanının harikası bu saat bir çeşit guguklu kuş gibi sanırım ve dönemine göre bir hayli ileri bir teknolojiye sahip. Ama Alman İmparatoru bu saatin içine şeytan kaçmış deyip korkuyor ve saatin akibeti meçhul.
Bugün ileri medeniyet (!) diye dünyaya caka satan Angeline Markel'e bu olayı sormak lazım.
Hey yavrum hey. Müslüman ecdat, ilim ile uğraşıp, şekilcilik ve taklitçilikle uğraşmadıkları zamanlarda neler başarmışlar neler?
Tam tersi Batı medeniyeti de bir o kadar dibe vurmuştur vakti zamanında.
Batı'nın barbarlığı konusunda Endülüs'ü de unutmamak gerek.
Endülüs diye bir medeniyet yok edildi. Tarihten silindi, atıldı. Yok ettikleri o medeniyetin çok güzel müzikleri, yöresel yemekleri vardı. Sur taşlarına belki de kazınmış isimler, aşklar vardı. Ama artık yok.
Osmanlı donanması İspanyol dinci Hristiyan yobazlarından kurtarabildiği kadarını kurtarırken ayrım da yapmamıştır Endülüs'te. Hem Müslümanları kurtarmış ve hem de Yahudileri.
Birilerinin bu olayı Yahudilere hatırlatması lazım. Filistin'de insanlık suçu işlediğinde Endülüs'ü hatırlasınlar bir zahmet.
Batı ve dahası özelde Amerika Birleşik Devletleri tarihin ilk, inşallahta sonuncu nükleer bombalarını attı Japonya'ya. Hiroşima ve Nagazaki şehirleri yok oldu.
Müslümanların tarihte yaptıkları ile Batı'nın yaptıklarını karşılaştırınca aradaki farkı görebiliyorsunuz.
Ancaaak gel gelelim günümüze.
Müslümanların ahlakı artık kapitalist ahlak. Müslümanların isimleri Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma ama bakıyorsunuz en kötü hasletler de yine bizde.
Kadına şiddet en çok bizde. Gün geçmiyor ki Televizyonlarda bir kadın cinayetine daha denk gelmeyelim.
İşsizlik had safhada. Bırakın en büyük şehirleri ve ultra zenginleri. Alın size küçük bir Anadolu şehri Batman'ı ve zengin ile fakir arasındaki makas ayrımını. Bir tarafta 800 bin TL'lik evlerde oturmalar ve öte tarafta günde 12 saat çalışmaya karşılık üç kuruş para. Evli ve çocuklu kadın diyor ki günlük 40 TL'ye çalıştırıyorlar. Çalışmazsan çalışma diyorlar. Eve ekmek götürmem lazım.
Köprünün altından çok sular geçti. O anlı şanlı tarih ve dünyaya örnek olmalar artık bir tarih bizim için. Hatta öyle olaylar oluyor ki "vay be" dedirten cinsten. Alın size Şintoizm ve Budizm'i din olarak benimsemiş Japonlar. "Japonya, Arakanlı Müslümanlar için 19 milyon dolar hibe desteği sağlayacak" başlıklı yazının linkini aşağıda paylaşıyorum.
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/japonya-arakanli-muslumanlar-icin-19-milyon-dolar-hibe-destegi-saglayacak/2169277
Biz bir zamanlar dünyaya iyilik ve medeniyet götürme iddiasındayken şimdi birbirinin mezhebini ve ırkını inkar ve imha etme çabasındaki argümanları duyuyor-görüyor olmamız size de ilginç gelmiyor mu? Özümüzü kaybettik özümüzü. Allah'ta belamızı verdi.
Allah aşkına şöyle çevrenize bir bakın da son dönem ailelerin çocuklarına ne isim verdiklerine görün de anlayın vahameti. Birçok kişi çocuklarına izledikleri dizilerdeki kahramanların isimlerini veriyor. 10 sene önce manken isimleri veriliyordu, bir furyaydı ve şimdi de dizi kahramanlarının isimlerini. Hiçbir manevi değeri olmayan, dahası pagan döneminin izlerini taşıyan bu isimler bile durumumuzu anlamaya yeterli.
Gülelim mi, ağlayalım mı halimize?
