Gazete ve gazeteciye dair…

Gazete kamu denetçiliği yapar, gazetecide muhaliftir tamam ama gazete, hiçbir siyasi gurup ve ya örgütün siyasi propagandasını yapmaz-yapmamalı ve gazetecide kendisine verilen denetçilik görevini kötüye kullanmamalı.
Gazetenin meslek ilkeleri dışında adı konulmamış-yazıma dökülmemiş ilkeleri de vardır. Bunlar gelenek-anane, kültür, inanç temelinde toplumun yazılmamış kurallarıdır. Gazeteci bu kuralları da göz önüne almalıdır.
Gazete edebi bir nüsha değil ama yine de “edipler edepli olmalı” şiarıyla hareket etmeli ve hiç kimseyi ötekileştirişi ve hiç kimseye hakaret etmeden yayınını sürdürmelidir. Tarafsızlık mümkün olmadığı süreçlerde vicdan muhasebesi yapabilmeli ve objektif kalem sallamalı.
Mahalle ağzıyla köşe yazıları kaleme alınmamalı ve gazete topluma yön gösterici olurken, gazetecide davranış ve filleriyle toplumda güvenilir bir kaynak ve örnek bir kişilik olarak sunulabilmelidir.
Kim ne yapar ve nasıl davranır o hiç kimseyi belki bağlamaz ama toplum vicdanı kalbinde notunu verir.
Son kertede söylenecek söz, herkesin kendisine yakışanı yaptığıdır. Bence de öyle herkes kendine yakışanı yapar ve toplumda onu ona göre bir yere koyar.
Hadi bu da nokta olsun, iyi mi?

KIŞIN ORTASI, HİKÂYELER HEP AYNI…
Batman’da kış öyle çok sert geçmez ama yine de kıştır ve soğuk geçer. Hava kirliliği olur ve yağmur çamur cabası. Sokaklar ve caddelerde çukurlar yüzünden isyan eden şoförlerle sık karşılaşmak mümkün.
Batman çok daha iyisini hak ediyor. Bugün çok modern çizgilere sahip, yeşil alanı kentin üçte biri olan bir kent olabilirdik ama değiliz. Galiba problem geçmişten bugüne taşınıyor ve görünen o ki, bugünlerden de geleceğe taşınacak.
Neden mi?
Çünkü, yeşil alana karşı büyük bir duyarsızlık var. Aslında yeşil alan yerel yönetimler için vazgeçilmez bir gündem olmalı ve bu kente yapılacak en büyük iyilik kent ormanlarının çoğalmasıdır.
Kent ormanı diyorum, park değil. Park mantığında betonlaşma vardır, bense parklarda dahi betonlaşmayı kabul edemiyorum ama kent ormanı farklı bir durumdur.
Kent ormanı bayağı hayalinizde canlandırdığınız ormandır. Batman’da sadece Yaşar Kemal Kent Ormanı vardı, dı diyorum çünkü önce ortasından yol geçirdiler sonra güneyinden, kuzeyinden, doğusundan, batısından yollar geçirdiler.
Hem de futbol sahası büyüklüğünde yollar, şimdi geride kalanı da park kafasıyla yollarla örecekler. Sonra daha da güdük kalacak. Oysa bu kent ormanına dokunmadan daha da büyütülmeliydi, orman olmalıydı ve korunmalıydı ama bu orman hiçbir zaman tam manasıyla korunamadı.
Geleceğe taşıyacağımız bir ormanımız yok. Oysa en çok Batman’ın ormana ihtiyacı var. Malum yaz sıcağı burada cehennem misali geçer. Ormanlarımız olsa bir nebze nefes alırdık ama nerde. Betonlaşan şehirde sıcaklar misliyle artıyor.
İyi mi? Hadi bu da nokta olsun.