20 Ocak 2003 yılında kendi gazetemizi çıkarmaya karar verdiğimizde Batman’da bugün gibi çok fazla gazete yoktu. Hem okunabilirlik hem de tasarım olarak farkındalık olması amacıyla tabloit gazete çıkarmaya karar vermiştik. 17. yüzyıl sonrası 19. Yüzyılda gazeteciliğe farklı bir boyut kazandıran tabloit gazetecilik amaçlı değildi bizimkisi. Tabloit gazetecilik, ilk çıktığı yıllarda tasarım olarak renkli, fotoğrafların büyük, yazıların az yer aldığı biraz sansasyonel biraz da magazin ağırlıklı olmasıyla diğerlerinden ayrılmıştı. Bizimki ise sansasyonel olacaktı, ama asparagas haberler yer almayacaktı. Yazılmayanı yazmak, okunabilirliği artırmak amacıyla da tasarım olarak tabloit çıkardık. İyi ki de çıkardık. Gazetemizin çıktığı yıllarda internet yaygın kullanılmıyordu. Haftalık çıkardığımız gazetemizi iş yerimizin camına ve yanı başında duran duvara asardık. Gazeteyi okumak isteyenler gelip duvardan okur, bazen okumak isteyen yurttaşlar kuyruk oluştururdu. Ortada yazılmış haberler ve teyidi mümkün yazılar vardı. Bugün ise sosyal medyada asparagas haberler ile algılar oluşturulurken, o yıllarda duvardaki gazetemiz yerelin nabzını tutarak haftalarca konuşulurdu. Yıllar sonra günün şartlarına uymak amacıyla ebadımızı standartlara dönüştürüp gazetemizi de günlük çıkarmaya başladık.
Değişmek zorundasınız, değişime uymak ve takip etmek kaçınılmaz. Eğer değişime uymaz iseniz kaybolup gidersiniz. Eskimemek adına yeniyi takip günümüz şartlarında elzem. Yıllar geçti, gazetemizin 19 yılına giriyoruz. Baba mesleği olarak girdiğimiz bu yol bizim vazgeçemediğimiz kimliğimiz oldu. Gazetecilik her ne kadar günümüz şartlarında zor ve hobi mesleği haline dönüşse de biz paradan çok bulunduğumuz şehre ne kazandırabiliriz idealiyle yola çıktık. Aynı kulvarda yolumuza devam etme gayretindeyiz.
Zaman hızlı akıyor. Sosyal medyanın hız kazanması, dünya genelinde baş gösteren pandemi koşulları ve ekonomik kriz; ülkemizdeki döviz kurlarının da sürekli yukarı yönlü hareketi yerel gazeteciliği bitirme noktasına getirdi.
Artık biliyoruz ki, gelecekte basılı yazılı basın kalmayacak. Prestij amaçlı tek tük basılı gazete görme umudunu taşıyoruz, ancak dijitalleşmeyle “haber” daha çok ve çabuk tüketilen olacak. Hızlı bir dünyada ertesi günü bekleyen yazılı basın çok öncelerinden televizyon haberciliğine yenilmişti. Şimdi sosyal medya ekran haberciliğinin önüne geçti. Bu dönüşüm kavramında basılı eserlerin tutulması ise z kuşağından sonra alfa kuşağında mümkün olmayacaktır.
Gazetecilik para kazandıran meslek olmaktan uzaklaşıyor. Meslekler kendini tüketirken, ayakta duracak meslekler ise parmak sayısını bile bulmayacak girdap içindeyiz. Daha fazla ve daha iyisini isteme arzusu idealizmi de “hırs”a dönüştürdü.
Gazeteciliği ayakta tutmak için gazete derneklerine ve federasyonlarına çok büyük işler düşüyor. Bugün kendimizi korumak adına adım atamazsak bu mesleği kaybederiz. “Gazetecilik bitmez, yüzyıllardır var” yaklaşımıyla geleceğe adım atarsak biteriz. Hiçbir zaman dönüşüm bu kadar hızlı olmadı. 17. Yüzyıldan bugüne bakıldığında en büyük değişim ve dönüşümü son yıllarda görürsünüz. Eğer ön görülerimizi önümüze sermezsek kaybederiz.
Nasıl değişmeliyiz?
Bu meslek nasıl ayakta duracak?
“Gazetecilik, olay yerinde haber yapar fotoğraf çeker paylaşırız. Ya da haber değeri bulan bir olayı araştırır gündeme getirerek paylaşırız. Bunu nasıl zengin hale getirebiliriz” denebilir. Haklı olarak gazetecilik mesleğinin malzemesi bellidir. Üstüne birkaç renk paleti eklenebilir. Görsel zenginlik, haber metninde değişim… Peki bu yetecek mi?
Öncelikle gazeteciliği itibarsızlaştırmaktan kurtarmalıyız. Eleştirel mekanizmasını kurmalıyız. Gazeteciliği liberal yaklaşımdan uzaklaştırıp halkın içinde, onların gördüğü gerçeklerle sunmalıyız. Sistemin eleştirilmesi ilk hedef olmalı. En önemlisi ise gazetecinin ekonomik kaygılarından sıyrılıp kralın çıplak olduğunu her zaman duyurabilecek güvenceyi vermeliyiz. Bu güvence ekonomik, siyasal ve hukuksal zeminde olmalıdır. Gazeteciliğin eleştirel sınırlarını kanunen güvence altına almak için güçlü girişimlere ihtiyaç duyulmalı. Gazeteci kanunen ve ekonomik olarak korunduğu takdirde gazetecilik ayrıcalıklı meslek gruplar arasında yerini hep koruyabilecektir.
Ekonomik,
Siyasal,
Hukuk,
Bu üç olgu, gazeteciliğin varlığında temel taşlardır.
Umarız bu mesleğin devamı gelir. Geleceğe daha umutla bakan gazeteciler olarak tüm meslektaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü tebrik ediyorum.