Sevgili okurlar, değerli dostlar; gün geçmiyor ki, yaşamımızda kullanmakta olduğumuz başta gıda maddeleri olmak üzere diğer tüm ürünlere zam gelmesin. Bu zamlar da her geçen gün vatandaşların geçinebilme umutlarını kırarak, yaşamlarını zorlaştırıyor. Akaryakıt, enerji, gübre, yem gibi başlıca hammadde fiyatlarını yükselten kalemlerde indirim yapılmadıkça markette fiyatların düşmeyeceği, düşürüleceği de aşikar. Temel gıda maddeleri başta olmak üzere bütün ürünlere hammadde fiyat artışından kaynaklı zamlar devam edecek. Sadece bu mu? Hayır maalesef yeterli ve düzenli beslenemeyen ve özellikle ileri yaş grubu çoğunlukla olan ve gençlerle çocuklarında bulunduğu kronik hastalar veya hastalananlar da ilaca yapılan yaklaşık yüzde 40 oranındaki zamlardan dolayı tedavi de olamamak duruma geldi. Bırakın sağlıklı ve dengeli beslenmeyi maalesef insanların büyük bir kısmı açlıkla karşı karşıya.
Bu nedenlerle yapılan yüzde 7’lik indirimler sadece köpüğün köpüğünü almaktan başka bir şey değil.
Sadece tüketici mi? Hayır. Üretici de en az tüketici kadar mağdur ve zor şartlarda yaşamaya, mücadele etmeye çalışıyor. Tarlada bulunamayan, bulunmayan çözüm marketlere, pazarlara çözüm olmaz. Onun için çözüm tarladan başlayarak sofraya kadar ilerlemeli. Bu durum neredeyse her gün onlarca esnafın işyerini kapatmak zorunda kalmasına sebep oluyor. Hayvancılık yapan birçok kişi sütten zarar ettiğini ve bu nedenle süt hayvanlarını kestirmek için sattıklarını dile getiriyor.
Yani anlayacağınız şu sevgili okurlar ve değerli dostlar; üreten de, nakleden de, tüketen de birbirinden dertli. Görüşlerini aldığımız bütün kesimler üretmeden, dışa bağımlı olarak sürdürülen politikalardan vazgeçilmedikçe sorunun daha çık içinden çıkılamaz hale geleceğini dile getiriyor.
Yazıyı yazarken bir de nur topu gibi bir Rusya-Ukrayna savaşını yanı başımızda bulduk. Buda gösteriyor ki başta petrol, buğday, ayçiçek yağı ve doğalgaz sıkıntısı olmak üzere bir sürü üründe zam meydana geleceğidir.