Evet sevgili okurlar, değerli dostlar, gün geçmiyor ki ayrı bir kabusa uyanmayalım. Önce adına sığınmacı mı, mülteci mi, özel statü ile geçici koruma mı ne derseniz deyin bu ülkede yaklaşık 9 milyon kişi yaşıyor. Aylar öncesinden İstanbul, Gaziantep, Ankara, Şanlıurfa, Elmadağ gibi gibi bir sürü yerde katılmadıkları sokak kavgası, bombalama vs olayları kalmayan bu kişiler son olarak Hatay’da sınıra takın yerlerde arsa almaya başlarken, Adana’da ise araçlarının arkalarına “515” yazarak konvoylar oluşturmaya başladı. Açık kaynaklardan da görüleceği gibi “515 sayısı, Arap milliyetçiliğini savunan El Naim, Kariyş, Seliym, Heziy, Kenani aşiretlerinin sembolü olarak biliniyor. Söz konusu aşiretler, büyük Arap Devleti fikrini savunan radikal Arap milliyetçileri olarak tanımlanıyor.” Dahası selefi cihatçı örgütlenmesi de denilebilir. Özellikle Çukurova, Güneydoğu Anadolu illerinde çok ciddi örgütlenmeleri dikkat çekiyor.
Durum böyle iken özellikle son zamanlarda neredeyse toplumun tamamı gitmelerini istiyor. Fakat o kadar kolay değil neden mi? Çünkü birçoğu burda doğum yaptı ve o ilk geldiklerinde doğanlar okullu oldu çoktan, evlilik yapan ve vatandaş olmak için ev alan yatırım yapanlar da hiç azımsanmayacak kadardır diye düşünüyorum. Bunların içlerinde yada tepe yönetiminde halen Ankara Keçiören’de Ezidi kızı sattığı için yakalanan da kayıtlara geçti. Acaba bir dönüşüm mü yaşatılmaya çalışılan bilemedim.
Eeee daha bunlar konuşulamadan yeteri kadar özellikle muhalefetin bile gündemine giremezken önce Antalya’da bir öğrenci kaçak olduğu iddia edilen yurdun ahçısı tarafından kafası kesilerek katledildi. O olay hakkında gizlilik kararı alınmıştı ki bu sefer Elazığ’dan geldi bir başka acı haber yine kaçak yurt olduğu iddia edilen bir apartmanda bulunan ve cemaat mı? tarikat mı ne olduğu açıklanmayan bir yere ailesinin zoruyla yerleştirilen bir üniversite öğrencisi Enes Kara adındaki genç yaşadıklarını anlattığı bir video ile yaşamına son verdi.
Ha siyasilerden eften püften sebeplerle çok cılız itirazlar geldi. Kimi gelirsem kapatırım dedi, kimi kapatmakla olmaz dedi, kimi siyasete malzeme yapmak istemedim dedi, kimi de çözümü bende dedi. Bir siyasi partinin bir yetkilisi de “Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız?" sözleri tepki alınca bunun latife olduğunu söylediğini söylemiş. Ama ama ama… Enes yok artık.
Ha yiğidi öldür hakkını yeme, yine sanatçı Tarkan ve gazeteci Ayşenur Arslan, İsmail Saymaz ve İrfan Değirmenci ile Barış Yarkadaş yerinde tespitler ve en sert tepkilerle olaya dikkat çekti.
Baba yaptığı ve sonradan kaldırılmasını istediği açıklamada neredeyse çocuğunu sorumlu tuttu ölümünden. Yoruma gerek var mı? diyeyim sizlere.
Hal böyle iken fiyat güncellemeleri, tarife değişiklikleri ise devam ediyordu LGP'de, pazar, market ve çarşı da.
Bana da herkese selam ve saygılar demek düşer.