Evet sevgili okurlar Türkiye’de 2018 yılından beri daralan ekonomi malumunuz tüm dünyada ekonomik sıkıntılara sebep olan pandemi ile birlikte maalesef tavan yaptı. Türkiye’de daralan ekonomi iktisatçıların, analistlerin, siyasetçilerin ve en önemlisi halkın da gördüğü yaşadığı gibi en öncelikli konusu.
Pandemi ile birlikte ekonomik sıkıntılar nedeniyle işyerlerinin kapanması, işsizlik, işyerlerinin kapanmasına, iflaslara ve hatta birçok kişinin bu sebeplerden dolayı yaşamına son vermesine kadar varmış durumda. Yakın zamanda çözülebilinecek gibi de durmuyor çünkü esnaf evine ekmek götürebilmek, vergilerini, borçlarını ödeyebilmek için işyerlerinin açılmasını, önlemlerin esnetilmesini beklerken Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca yaptığı son açıklamada mutasyon nedeniyle ve vaka sayılarındaki artışlar nedeniyle bunun yakın zamanda mümkün olamayacağının altını çizerek Mart’ta görüşülebilineceğini dile getirerek yakın bir zamanda çok da mümkün olamayacağının işaretini verdi. Durum böyle iken gündem iş, aş iken hayal uzay oldu biranda ülkemizde. Elbette bilimsel açıdan uzaya gidilecek olmasına kimsenin karşı çıkacağını düşünmüyorum ve karşı çıkılmaması da gerektiğine inanıyorum. Fakat şöyle de bir gerçeklik söz konusu bununda gözardı etmek mümkün değil. Bu enaz 10 yıllık bir yatırım programı ve çok çok ciddi bir bütçeyle mümkün olabiliyor maalesef. Uzaya da çıkılabilinir mi? Elbette. Ama bu konuda uzman olan bilim insanlarının söylediklerine bakıldığında 100 milyarlarca dolarlık yatırımlar yaparak o pastayı paylaşan birkaç ülke var. Ha gidilen yerde de öyle çok oda ve yatak yokmuş 3+3'lük bir yer varmış. Doğal olarak bu ülkelerden birinin kontenjanından parasını vererek oraya bir seyahat yapmak mümkünmüş.
Siyasetin geldiği nokta ile vatandaşın gündemi maalesef çok da örtüşmüyor. Hergün gelen zamlar, artan ekonomik sorunlar vatandaşın belini her geçen gün biraz daha bükmeye devam ediyor. İşsiz sayısı resmi olarak 15 milyona yaklaşırken, başta gıda ürünleri olmak üzere fiyatlar enaz yüzde 40 civarında artarken, sanırım çocuklarının yüzüne bakacak babaların sayısı her geçen gün daha da azalıyor. Okulların kapalı olması belki bunu bir nebze kolaylaştırıyor, eğer okullar açık olsaydı harçlık, kırtasiye, servis parası vs vs... bir çok velinin, babanın bu şansını ortadan kaldırmış olacaktı diye düşünmeden edemiyorum.
Herkesin evinde bol malzemeli tencerelerin kaynaması, her anne babanın çocuklarının yüzüne istediklerini alabildiği ve başı dik bakabileceği günler dileğiyle.