Sevgili dostlar ve değerli okurlar bu yazıda yine bana biraz sitem, biraz kırgınlık düştü. İnsan yazdığı yazıdan, okuduğu haberden keyif alsın istiyor. Başarı hikayeleri, yaşam öyküleri, şöyle çiçekli böcekli, sevgi pıtırcıklı yazılar yazsın. Çaydan kahveden dem vursun. Otursun surda kendi adına lüküs kahvaltı evlerinden, gezdiği tarihi yerlerden memleket paylaşımları yapsın. Ama ne mümkün.
Bizim payımıza yokluk, yoksunluk ve çokça intihar haberleri düşüyor. İnsan neden canına kıyar? Nasıl bir ruh hali yaşamından sevdiklerinden vaz geçirir. Burada intihar güzelleşmesi yada intiharin sosyolojik, ahlaki, psikolojik incelemesini yapmayacağım. Ne konun uzmanıyım nede bunu kaldıracak psikolojiye sahibim. Bildigim, anladığım vatandaş olarak gözlemim. Ülkece adım adım tükeniyoruz. İntihar videoları, kendini balkona asmış komşusunu videoya çeken komşu teyze. Yada iki gündür siftah yapmadım diyerek kendini asan esnaf veya cebindeki son 12 lirayı ailesine vererek kendini asan genç, her yer yıkım hem maddi, hem manevi. Kapanmada eklendi üzerine bu ruh haliyle yalnızlık, yoksulluk, kimsesizlik hissiyatı yalnızlaşan hiçleşen. Kimsenin umurunda değiliz hissi geldi yapıştı gırtlağımıza. El vermek çok mu zor bilmiyorum, kendime hepimize sözüm yalnızlık tükenmişlik batağına saplandık boğuluyoruz. İşimiz yoksa çıkar, menfaat değilse kimsenin kimseyi aradığı yok. Eleştirecek çok şey var yazılacak onlarca örnek. Çözüm olur mu? Dinlerler mi? Sanmam. Ama kimse birbirimizle dayanışmamıza, sahip çıkmamıza engel olamaz. Çalın yan dairenin kapısını bir kap yemekle, güler yüzle ama maskeyle. Sorun nasılsınız? Bu kadar zor olmamalı, intihar videosu çekmekten daha iyi ve daha insani. Bu inancımız, vicdanımız ve ahlakımızın da gereğidir.