~Yaz yağmuru beraberinde serinliği aklımda bol bol şeytanın gör dediği sorular
Sevgili dostlar ve saygıdeğer okurlar; Amed'de yağmur yağıyor, Sur’un küçelerine sadece Sur’a mı hayır hayır her tarafına ama şunu bilin ki ben çok romantik değilimdir, ajitasyon yazıları yazmayıda beceremem.
Gerçi zaten o tarz yazanlar ve paylaşanlar da çokça mevcut, yazmayışımın eksikliği çokta hissedilmez bizim mahallede.
Yağmurda bir cümle yoksulluktan, yıkımdan, çokça bahseden yazıları getiriverdi aklıma.
Hani ansızın gerçeğin patlar ya yüzünüze. Pandemi dönemi yoksulun, yoksulluğun halleri nicedir diye düşünüverdim bende. Günlerdir 75’e 75 metre uzakta olan boş arazide ailecek evden getirdikleri odun, çalı çırpıyla babağanuç yapanları, o lüks sayılan sitelerin balkonlarında ve site korkuluklarında sıra sıra asılmış biber, kabak ve patlıcanları gördüğümde tamda bu mevsimde günlük yevmiyelerinden biriktirdikleriyle kış hazırlıkları yapan yoksullar düştü aklıma. Burnumu dayayıp 75’in bol ışıklı caddesine bakan evimin mutfak penceresine idare edin artık ay ışığı, deniz, romantizm falan yok benim tarafta.
Sahi bolca yazıp sıradanlaştırdığımız, ağzımıza sakız ettiğimiz o mahallelerde pandemi etkisi nedir? Evsiz, işsiz kalanların halı nicedir?
Her gün yoksulluktan kaynaklı onlarca mağduriyet haberi düşüyor önüme engel olmak için ne yaptık, yada neyi eksik yaptık diye soruyor mu acaba müsebbipleri. Bu gece de belki yağmur çoğunun kuruyan kışlıklarını da vurdu.
Ben korunaklı camıma burnumu dayayıp kendime önce batırıp çuvaldızı, ki elimden gelen yoktur ki ben kimim? Çok şatafatlı ünvanlara kendini adamış olanlara sorasım geldi. Sahi pandemide ne yaptınız çaresiz biri için? Hata Mart'ın başında 3 gün dostlar alışverişte görsün diye alkışladığımız ve evinin merdiveninden çocuklarını görüp tekrar nöbete giden ve hala aynı şekilde yaşayan ve bir çoğu hayatını kaybeden sağlık çalışanları için. Kimi otelden kovdu, kimi otobüsten ve bazıları da oturdukları apartmanın panosuna yazdıklarıyla hakaret etmişti sahi.
Sadece ahkam kesmiş olabilir misiniz?
Yaz yağmuru beraberinde serinliği aklımda bol bol şeytanın gör dediği soruları getirdi.
Amed'de gece yağmur yağıyor, korona da üstümüze yağmaya devam ediyor. En çokta yoksullara, kimsesizlere, o fedakar sağlık çalışanlarına.
Dostlar daha önce de korona fırsatçılarına değinmiştik ama sıkı durun bakın o yağmurlu gecede önüme düşen açıklamayı birlikte değerlendirelim. Ne mi olmuş koyun can derdindeyken kasap et derdinde. Romatizmal hastalıklarda ve aynı zaman da ağır korona vakalarında kullanılan bir ilaç ismi lazım değil 2 bin liradan 10 bin liraya çıkmış. Kim mi satmış? Buyrun;
44. Bölge Batman-Siirt-Muş Eczacı Odası Başkanı Adnan Bayhan’dan uyarı geldi. Batman’da bir eczanede bu durumu tespit ettiklerini belirten Bayhan, “Bu ilaç eczaneler tarafından bile öyle kolay temin edilebilecek bir ilaç değil. Temini çok zordur. Meslektaşlarımın böyle bir fırsatçılığa tevessül edebileceklerini düşünmek bile istemiyorum. Bir eczanede tespit ettik ve hemen işlem başlattık ve haysiyet divanına sevkettik.”
Aynı saate Şırnak'tan bir haber. Ha Şırnak evet nüfusu 550 bine dayandı ve günlerdir korona tavan yaptı, pike yaptı, 2 dalga geldi denilen ilimiz. Ama ne yazık ki günlük vakaların hiçte azımsanmayacak. Şırnak'ta halen test laboratuvarı yokmuş ve testleri alınanlar sonuç gelinceye kadar eve gönderiliyor. Sonuç pozitif gelinceye kadar da bulaşı olanlar da artıyor beyler. Herşeye el atıyoruz Türkiye’nin dört bir yanına yetişiyoruz bir zahmet şu laboratuvar işine bir el atalım.