HAMMURABİ KANUNLARI
MADDE 229: "Eğer bir inşaat ustası bir adama ev yapar ve yapılan ev yeterince sağlam olmayıp sahibinin üstüne çökerek ölümüne sebep olursa, o inşaat ustasının başı uçurulur." (M.Ö 18. Yüzyıl)
1930 Hakkâri 7.6-2 : 514 Can
1939 Erzincan 7.9 : 33.000 Can
1944 Bolu 7.2 : 3.959 Can
1949 Karlıova 6.7 : 450 Can
1953 Yenice 7.2: 265 Can
1970 Gediz 7.2 : 1.086 Can
1971 Bingöl 6.8 : 878 Can
1975 Lice 6.2 : 2.385 Can
1976 Çaldıran 7.5 : 3.840 Can
1992 Erzincan 6.8 : 653 Can
1999 Marmara 7.4 : 17.118 Can
2003 Bingöl 6.4 : 176 Can
2011 Van 7.2 : 601 Can
2020 Elazığ 6.8 : 43 Can
2020 İzmir 6.9 : 115 Yasasızlık.
Rastgele aklımda olan depremlerin ölü sayılarına baktım. Hammurabi kanunlarından o kısmı hatırladıktan sonra ki hafızam ve hatıratımdan silinmeyecek olanlarda var Bingöl ve Van depremi gibi. Dostlarımızı sevdiklerimizi kaybettik o depremlerde. Gerçi her deprem yıkım acı ölüm demek. Kimimiz için sadece bir isim olan deprem kayıpları eş, dost, akraba, anne, baba, evlat. Ateş düştüğü yeri yakıyor kuşkusuz.
Peki deprem kuşağında olan bizden daha şiddetli deprem yaşayan Japonya gibi ülkelerde nasıl olmuyor bu yıkımlar. İnsan hayret ediyor. 7 Üstü deprem yaşıyor bu ülkeler insanlar evinde uyumaya devam ediyor, kimsenin burnu kanamıyor. Bizim televizyonlarımızda yıkım sonrası kurtarma çalışmaları tartışılıyor. Efendiler önemli olan enkaz üzerine çıkmak değil, ülkenin üçüncü büyük şehrinde bu yıkıma izin vermemektir marifet. Dere yatağına ev yaptırmamak, imar affı çıkarmamak, depreme uygun olmayan yapıya ruhsat vermemek. Yıkımın olduğu binayı yapanın elini kolunu sallayarak gezmesine izin vermemektir. Bakınız Bayram otel vs vs...
Yoksa olduktan sonra ah edip, vah etmenin ne ölenlere, ne de kalanlara faydası var. Pazarlığı ettiğiniz yediğiniz o rantların bedeli bir lise öğrencisinin enkaz altında kalmasıyla sonuçlanır, Bayram otelde gazeteciler, Japon doktor ölür, enkazdan Buse 'imdat' der.
Çözüm basit görev yasa koyucuda. Göreviniz en ağır yaptırımları uygulamak, sıkı imar yasası çıkarmak, imar planını uygulamak.