Lütfen bekleyin..

FLAŞ HABER

PAREKENDE - Cîhanê Hesûnî

OKULLARLA TİCARETHANELER ARASINDA…

11 Ekim 2021, 14:01 Okuma: 684

~~Bundan kırk yıl önce ilkokuldan liseye kadar olan okullarda kültürel etkinlik adı altında çeşitli etkinlikler düzenlenirdi.
Bu etkinliklerin kiminde özellikle uzak şehirlerden palyaçolar, illüzyonistler, şarkıcı-türkücüler getirtilirdi.
Bunlardan bazıları baldırı çıplak şekilde sahneye çıkar ve küçük çocukları kendilerince eğlendirirdi.
Okul idarecileri öğrencilere zorla bilet satar, bilet için para getirmeyenleri döverdi.
Parası olana da olmayana da zorla bilet satılırdı.
Küçücük bir konser sahnesine şehirdeki tüm ilkokul öğrencileri salonun kapasitesinin üç katı kadar doluşturulurdu.
Güçlü ve torpili olan öğrenciler en öne, en önde yer kalmazsa da diğer koltuklara oturtulur, ayakta kalanlar da ağlardı.
Ağlayanların bir bölümü üstüne üstlük öğretmenlerden azar işitir, bazıları dövülürdü.
Bu işte bir terslik olduğunu gören birkaç vicdanlı öğretmen de ya sessizce bir kenarda olanları üzgün üzgün izler ya da öğrencileri etkinliğin bitmesine kadar teselli etmeye çalışırdı.
Bazen ise parası olmadığından okul malzemelerini alamayan öğrenciler, malzeme getirmedikleri her gün öğretmenden dayak yerdi.
Sonunda ya bir hayırsever (tek tük kimi öğretmenler ya da idareciler de olabiliyordu) çıkıp malzemeyi alır, ya aile çevreden borç alarak malzeme alır ya da öğrenciler parasızlıktan dayak yiye yiye bıkıp okulu bırakırdı.
Bazen de adını sonradan öğrendiğimiz hayır kurumları (!!!) için okula zarflar dağıtılır ve parası olan veya olmayan herkesten zorla para toplanırdı.
Paranın alt limiti de idare tarafından takdir edilirdi.
Liseyi okuduğum yıllarda Kızılay için Kurban ve Ramazan bayramlarından önce dağıtılan zarflara para koymaya karşı çıktığım için sınıfın ortasında bir öğretmenden dayak yemiştim.
Dayak yedikten sonra hukuk kitaplarından araştırma yaparak bir şikayet dilekçesi hazırlamış ve adliyenin yolunu tutmuştum.
Hakimin görmesi gereken dilekçe için özel kalem beni savcıya yönlendirdi.
Savcı ise “ne olmuş öğretmenin seni dövmüşse? Sanki biz hiç okul okumadık! Bir yerini mi kırdı?” diye bana bağırıp çağırarak dilekçemi yüzüme fırlattı ve ikinci kez dayak yemekten zor kurtularak kendimi adliyenin dışına attım.
O gün bu ülkede adalete olan inancımı yitirdim ve liseyi bitirir bitirmez bu ülkede okul okunmaz deyip eğitimime yurt dışında devam ettim ve uzun yıllarım yurt dışında geçti.
Aradan geçen bunca yılın ardından neyin değiştiğine bir bakıyorum: Öyle görünüyor ki çok az şey değişmiş.
O zaman da üç beş idealist eli öpülesi değerli eğitimci bu yükün büyük kısmını sırtlıyordu, şimdi de öyle.
O zaman okullarda dayak çok yaygınken şimdi daha azalmış ki bu da Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde oldu, bize kalsa belki de hiç olmayacaktı:
Öğretmen sabah karısıyla/kocasıyla kavga eder gelir hırsını bizden alırdı. Burada adını vermeyeceğim ancak kıyamet günü kendilerine hakkımı asla ve asla helal etmeyeceğim, iki elimin yakalarında olacağı, benim gibi nice öğrenciyi eğitimden soğutup eğitim hayatını allak bullak eden, kendilerine eğitimci/öğretmen demeyi bile layık göremeyeceğim bazı kimseler başımızdaydı.
Bazen sırf birilerini dövmek için bahane arayanlar olurdu. Ellerinde sürekli sopayla dolaşır ve bir öğrenciyi dövmek için fırsat kollarlardı.
Şimdilerde ise bu eğitimciler (!!!) öldüklerinde sosyal medya üzerinden öyle bir övgü alıyorlar ki sanırsınız melek!
Bu tipler yüzünden zamanında bıkıp okulu bırakmış ve illegal işlere karışmış kişiler çok.

Tabi bunlar da hiş şaşılmayacak şekilde sadece güçlerinin yettiğine öyle davranırlardı, kimi öğrenciler ise çeşitli silahlar, bıçaklar kullanırlardı ancak bu tipler onlara gıklarını çıkaramazlardı.
Ama güçlerin yettiğine de çok zalim davranırlardı.
Geçen gün bir anasınıfının önünden geçerken içeriden öğretmenin öğrencileri aşağılama ve bağırıp çağırma sesleri geliyordu.
Yine bir başka okul müdürü kendince kendi zamanıyla karşılaştırmak için bir örnek veriyor:
Zamanında oyun oynarken öğretmenim beni taaa uzaktan çağırdı. Evirip çevirip döndü. Bana dedi ki “öğrencinin oyunla işi olmaz, sadece ders çalışır, başka birşey yapmaz”.
Allah aşkına bir okul müdürünün verdiği örneğe bakın. Sanırsınız ki tek bir gün okul okumamış.
İnsaf!
Daha okula ilk adımını atmış öğrenciler, daha taptaze, daha okulun ne olduğunu yeni yeni kavramaya başlamış olanlar.
Daha en baştan onları eğitimden nefret ettirmeye ne hakkınız var?
Başka bir okulun müdürü öğrencileri karşılarken “aslanım, koçum” deyip ailelerinin yanlarında övüyor, hatta arabanın kapısını açıp okula buyur ediyor. Aileler gittikten sonra ise türlü hakaret ve ufak tefek sebepler yüzünden aşağılamalarla öğrencilerin üzerine yürüyor…
Başka bir okulda öğretmen birinci sınıfı öğrencisinin tuvalete gitmesine izin vermiyor ve çocuk altına kaçırıyor.
Diğer bir okulda üniforması olmadığı için bir genç okula alınmıyor.
Yine öğretmenin biri okula yeni başlamış çocuklara “yere çöp atarsanız dilinizle temizletirim” diyor. Disiplin, temizlik gerekli ama böyle iğrenç bir örnek vermek zorunda mısınız?
Neyse ki dayak devri büyük oranda bitti, çünkü iz bırakıyor, inkar edemezler.
Bu toplumda fiziki ve sözlü şiddet ve insanları kalıplara koyma, kişiliksizleştirmenin temeli ailede atılıyor, okulda devam ediyor ve sonra da toplumun başı beladan kurtulmuyor.
O zaman da okullarda bazı adlar altında paralar toplanırdı şimdi ise yine şüpheli bazı durumlar var:
Bir öğretmen bir kırtasiyenin adını da vererek, gidip falan kırtasiyeden falan kitabı, seti alacaksınız diyor. Neden o kırtasiyeden?
Belki başka bir yerde aynısını daha ucuza bulurum.
Böyle bir kaynağa madem ki ihtiyaç var, o zaman Milli Eğitim Bakanlığı neden bu görevi kendisi yürütmüyor? MEB'in verdiği kitaplar işe yaramıyor mu? Maddi durumları kötü olanlar bu kaynakları hangi parayla alacak? Zorunlu olmasa bile peki ya bir sınıfta ya da okulda birilerinin elinde bu kaynaklar olursa ama arkadaşlarının elinde olmazsa ne olacak? Hani eğitimde fırsat eşitliği?
İşporta tezgahından 20-30 liraya alınabilecek üniformaların anlaşmalı mağazalar tarafından 70-100 lira arası satıldığı iddia ediliyor.
Okulların da öğrencileri, o mağazalardan üniforma satın almak için zorladığı söyleniyor. Normalinde birkaç yıl önce kıyafet serbestliği çıkmıştı ancak son söz okul aile birliğinin kararına bırakılmıştı. Okul aile birliğinden soran kaç idareci var?
Bu konuda önyargılı davranmayacağım. Bu gazetenin sütunları herkese açık, öyle bir şey yok diyorlarsa açık açık söylesinler.
Bu toplumun ve tüm sorunlu toplumların tek çıkış yolunun eğitim olduğuna olan inancımı asla yitirmedim.
Bunu da yitirirsem elimde hiçbir umut kalmaz çünkü bu toplumun tek çıkış yolu ciddi bir eğitimdir.
Bunun için eğitimcilere büyük görev düşüyor.
Eğitimci derken eğitim veren herkesi kastediyorum: Okul öğretmenleri, meleler (imamlar), bilinçli anne baba vs. sözü dinlenen, eğitim verebilecek herkes…
Ancak eğitimcilerinin büyük bölümünün eğitimsiz olduğu bir toplumun sonunun da gittikçe daha da kötüleşeceğini görüyor, tecrübe ediyoruz.
Gitmeyi hiç istemeyeceğimiz ülkelerden tutun gitmek için can atacağımız ülkelere kadar, her ülkede doktor, mühendis, avukat vs. var. Ama aralarında bu kadar büyük farklar var.
Suçlulara en ağır cezaların uygulandığı kimi ülkelerde suç asla bitmiyor ve hapishanelerinin sayısı artıyor.
Diğer tarafta cezaların hafif uygulandığı, insanların eğitim yoluyla topluma kazandırılmaya çalışıldığı, hapishanelerinin okul gibi çalıştığı ülkeler ise bir bir hapishanelerini kapatıyor.
Suçlulara dokunulmayan, eğitimin de olmadığı, cezanın da olmadığı ülkelerin durumu ise yukarıdakilerinden çok daha vahim.
İnsanlar, devlet kurumunun vermesi gereken tedbir ve cezaların yetersizliği nedeniyle ya bu durumu ya sineye çekiyor ya da kendi eliyle kendi hakkını arama yoluna gidiyor.
Ya aklımızı başımıza alıp toplumun sorunlarını kendi kişisel kaygılarımızdan daha çok önemseyecek ve hep birlikte ilerleyip hep birlikte huzura ereceğiz ya da hep beraber battıkça batacağız ve televizyonlarda görüp korkup ürktüğümüz ülkeler gibi olacağız.
(Bu yazının web versiyonunda resimleri göremeyeceksiniz, PDF versiyonunda görebilirsiniz.)

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
885 gün önce
941 gün önce
1570 gün önce
2152 gün önce
RSS
© 2024 - Batman Medya Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=