Bu yazının başlığı size ne kadar saçma geldi değil mi?
Bu da nasıl bir soru böyle?
Allah insanları bir tarağın dişleri gibi eşit görür ve amellerine göre değerlendirir. Hatta mesajının ulaşmadığı kimselere de pozitif ayrımcılık uygular, bunu Kur’an söylüyor.
Geçenlerde sürekli Cuma toplantısına/namazına gittiğim bir caminin imamı beni şoke etti!
Bir çocuğun babasının kendisine terbiye vermemesinden şikayetçi olduğunu, kendisi için iyi bir anne seçmediğini ballandıra ballandıra anlatıyor. Hikayeyi anlatırken hikayenin içeriğinde geçmemesine rağmen kendinden ekleme yapıyor:
“Sen bana anne olarak kötü bir kadın, qereçi bir kadın, mirtiv (çingene), zenci bir kadın seçtin.”
Bu sözleri duyunca hem şok oldum hem de kan beynime sıçradı.
İnsanları iyiye çağırmak, kötülükten uzak tutmak her sorumlu müslümanın görevi. Ancak özellikle de âlim olan kimselerin sorumluluğu daha fazla.
Ancak bir mela/imam/âlim kalkıp Allah’ın kitabının söylediklerinin tam aksini hem de hutbede insanlara söylüyor.
Hutbenin bitmesini sabırsızlıkla bekledim.
Hutbeden sonra kendisi de mela olan bir arkadaşımla beraber yanına gittim ve sordum: “Seyda, çingeneler ve zenciler cennete girer mi?”
Mela, yüzüme garip garip baktı…
Sen hutbede bunları söyledin! Bu şimdi hutbe mi oldu?
Yanlışlık yaptım, ağzımdan kaçtı demek yerine bana elinin tersini göstererek “Sen öyle anlamışsındır” dedi.
Yanlış olduğunda ısrar ettim.
Falan kişi bunu aktarırken denkliği vurgulamak istemiştir dedi.
Seyda, bir yanlışlık yaptın, bunu bari gelecek hutbede düzelt ve Allah’ın insanların rengine, sosyal sınıfına bakmayacağını, ameliyle ilgilendiğini anlatan bir hutbe oku.
Ertesi hafta tekrar hutbeye gittim, çok ayrı bir konu işlediğini görünce hutbeyi yarıda bırakıp terk ettim ve öğle namazını kıldım.
Eğer bunda bir günah varsa da o günah o melanın boynundadır, çünkü hutbede Kur’ana ve İslama tamamen zıt şeyler söylemiş, bir müslüman kardeşi onun yanlışlığını düzeltmeye çalışınca da nefsi ve kibri ön plana çıkmış ve yanlışında ısrar etmiştir.
Günümüz dünyasında İslamiyetin önündeki en büyük engel müslümanların bizzat kendisidir
Günümüz müslümanlarının çoğunluğunun İslamiyet anlayışı namaz, oruç, hac ve zekattan ibarettir.
Müslümanların İslami olmayan hal ve hareketleri İslamiyetin yanlış tanınmasına ve dolayısıyla insanların İslamiyeti sevmesinin aksine İslamiyetten nefret etmesine sebep oluyor.
Dolayısıyla insanların müslüman olmayıp kafir kalmasının en büyük sorumlusu da yine dinini yaşamayan müslümanlardır ve bu sorumluluk onların boynundadır.
Bakalım bu büyük veballe ahirette Allaha ne cevap verecekler!