Geçen gün bir seçim propaganda arabası yolda geçiyordu.
Müziğin sesini sonuna kadar açmıştı.
Bir çocuk kulağını kapatmış bağırıyordu: “Bes eeee!” Yani “Yeteeer!”
Anlaşılan, gürültü artık çocuğun bile canına tak etmişti.
Partiler öyle sanıyorlar ki ne kadar yüksek sesle müzik açıp bağırıp çağırırlarsa taraftarları o kadar artar.
Oysa ki kimin hangi partiye oy vereceği zaten bellidir.
Bu Ramazan ayında insanların kafalarını şişirerek insanların verecekleri kararları da bağırıp çağırıp değiştiremezsiniz zaten.
İnsanların eline broşür tutuşturup da değiştiremezsiniz.
Kul hakkına giriyorsunuz.
Ne gürültü kirliliğiyle ne de kağıt israfı ve dolayısıyla ağaç israfı ile de taraftar toplayamazsınız.
Eğer insanları ikna etmek istiyorsanız öyle toplu ve grup halinde değil de az sayıda kişiyle gidip sohbet edip doğrularınızı anlatırsınız.
İnsanlar ikna olur ya da olmaz, o kendi bilecekleri iş.
Kimsenin kendilerine gelecek insanlara saygısızlık yapmaya hakkı da yoktur. Herkes fikrinde özgürdür.
Sonra yaptığınız gürültü insanların canına tak ederse insanlar oy pusulasını ellerine aldığında “en iyisi kimsenin gönlü kalmasın, bunların hepsi birbirinden daha değerli parti ve adaylar, en iyisi hepsine birden oy vereyim” diyebilir, ona göre…