Dünyadaki her devletin diğer ülkelerin vatandaşlarına yönelik uyguladığı bir vize politikası vardır.
Allah toprağa sınır çizmemişken insanoğlu dünyayı parselleme hakkını kendinde bulmuş.
Kuşlar özgürce sınır tanımadan istedikleri yere uçarken insanlar kendilerini duvarların ardında hapsetmiş.
Ancak vize başvurularında çoğu zaman akla hayale gelmeyen gerekçeler sunuluyor.
-Bir gerekçeyle bazen vize verilebilirken aynı gerekçe başka zaman ya da başka bir kimse için uygulanmıyor.
Yani vize görevlisinin o andaki psikolojisine ve insafına kalmışsınız.
-Konsolosluklarda çalışan Türkiye vatandaşı vize görevlileri ise açık açık ayrımcılık uyguluyor. Hele bir de bu bölgenin insanıysanız ister Kürt, Arap veya Süryani olun açık açık ikinci bir ayrımcılığa maruz kalıyorsunuz.
Buna defalarca bizzat şahit oldum.
Hatta bir tanıdığım, başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmiş ancak aslen Türk olan bir vize görevlisinin vize işlemleri sırasında kendisiyle ileri geri ve kaba bir şekilde konuştuğunu söyledi.
Birinci sefer vize başvurusu yaptığımda Türkçeyi iyi konuşamayan birisi vize verirken aynı konsolosluğun Türkiye vatandaşı olduğu belli olan bir başka görevlisi birkaç gün sonra yaptığım vize başvurusunu, doğum yerime bakıp çok kaba bir tavırla reddetti.
-İstedikleri tüm belgeler tastamam olmasına rağmen keyfi şekilde vizenizi reddedebiliyorlar.
İtiraz hakkınız olduğu söylenmesine rağmen yaptığınız itiraz başvurusu cevapsız bırakılıyor, muhatap bile alınmıyorsunuz.
-Pasaportunuza bir kez başvurusu damgası basılıyor. Eğer vize verilmezse o damga sonraki başvurular için bir konsolosluk çalışanının tabiriyle “buu red damgaşiii” oluyor ve kapı dışarı ediliyorsunuz ve bir daha asla size vize verilmiyor.
Bu ahlaki bir tutum değildir.
-Bu şekilde dünya üzerindeki seyahat özgürlüğünüz ihlal ediliyor, hukuksuzluk yapılıyor.
Bunların dışında bu konuda kirli ilişki ve isteklere dair iddia bir yığın iddia var ancak o konulara hiç gir(e)miyorum.