“Kürt” Sorunu Çözülüyor

“Kürt” sorunu çözülüyor.

Öyle ya, Kürt yoksa sorun da yoktur.

Kürt kültürünün tamamen baskı altında ve yasaklı olduğu dönemlerde insanlar işyerlerinde tezgah altlarında özellikle Şıvan’ın kasetlerini gizli gizli dinliyorlardı.

Dinledikleri zaman başlarına ne geleceğini, ne tür cezalara çarptırılacaklarını, işkenceye maruz kalacaklarını biliyorlar ancak tüm bunları göze alarak dinliyorlardı.

Ne zaman ki serbestlik oldu, yavaş yavaş inatlaşma da bitti ve insanlar artık kültürlerini terk etmeye başladı.

Alpaslan Türkeş ve Orhan Doğan 1991 yılında Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programına çıkmıştı.

Türkeş, o programda “Onlar ne kadar Kürtse biz de o kadar Kürdüz, biz ne kadar Türksek onlar da o kadar Türk, biz kardeşiz” dediğinde insanlar hayretler içinde kalmıştı.

Bense hiç hayret etmemiştim ve bu açıklamadan dolayı ödüm kopmuştu.

Çünkü bu açıklamanın ne manaya geldiğini iyi kavramıştım ve haklı olduğumu zaman gösteregeldi:

Kimileri Kürtleri zorla asimile etmenin mümkün olmadığını anlamış ve çözümün ancak onları tatlı dille ve menfaatle asimile etmekte olduğunu kavramıştı.

Ve zamanla projelerinin zamanla başarıya ulaştığı da gün gibi ortadadır artık…

Dilini, kültürünü kaybetmenin nelere mal olabileceğini hiç hesap etmeden, gözlerini kapatıp uçuruma doğru giden bir yürüyüştür bu…