KADINA DAİR

Yağmurun her bir damlasına karşın bir adım atıyordum buharlanan asfaltın üstüne. Derin bir sükutta, inceden inceye ruha işlenen yağmurun tadında. Az uz yürünen yolda yol üstü gördüğüm ilk cafeye attım kendimi. Bir çay molasına tabii tuttum bedenimi.İnce belli çay bardağının sıcağından yararlandım ellerimi ısıtmak için.Manzara iç ısıtıcıydı yalnız yanıltıcıydı. Kışı yaşıyorduk nihayetinde.Aslına bakılırsa yanıltıcı olan mevsim değildi, çayımı yudumlarken oturduğum pencere kenarında şahit olduğum bir kaç sahneydi. İnsanlardı her seferinde beni yanılgılara düşüren.. Pencerenin hemen altında bir bankı paylaşan, görünüşte erkek olan üç şahıs, karşıdan gelen bir kadının bacaklarına bakıp konuşuyorlardı, diğer kadın için gülüşüyorlardı,diğer bir kadın için ıslık çalıyorlardı..Duymuyordum ama gördüklerim anlamama yeterli oluyordu.Elbetteki iyi niyet aramıyordum yuvarlak yapılan dudakların arasından çıkan sese, gülüşlere, kötü niyetli bakışlara..Yeryüzünün en ilgi çeken, merak uyandıran öznelerinden biri olan kadın nedir diye sordum birden kendime.Sınırsız tanımlamaya açık bir soru farkındayım.Karmaşık bir yaratıktır kadın.Üstüne yazılan,çizilen,konuşulan,hissedilen her şeyi ile birlikte kadın harikuladedir. Ve bazen şeytaniliğin içselleştirilmiş örneğidir.Yan yana durması imkansız bütün duyguları girift bir şekilde taşıyan, değiştirip dönüştürendir. En çokta kendine mahkumdur kadın.Kendi karmaşık dürtülerine, isteklerine,yalnızlıklarına, çoşkularına..Doğurandır dolayısıyla hep bir adım öndedir kadın.Ve bazen akıl almaz biçimde erildir, güçlüdür.Bazende kendini tüketecek kadar zayıf.Kadın bir çok kelimenin telaffuzudur ve bir çok güzelliğin sebebidir.. Babil Kralı imparator II.Nabukadnezar için kadın; Babilin Asma Bahçelerine ilham veren güzelliktir.. Kadın; Şah Cihan'ın kadını için yaptırdığı Taç Mahal 'Dünyayı Taç Mahal'i görenler ve görmeyenler ' diye ikiye ayırandır.
Kadın aynı zamanda şiirlere de sebebiyettir.Cemal Süreyya için 'Burası bir yangın',Özdemir Asaf için ' Bir kadının dudaklarında değildir aşk', Edip Cansever için'Çoğullama' ve daha bir çok edebiyatçı kadını şiir yapar , kadın ise adamı şair. Ki kadın Nazım Hikmet'e
"Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde
dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran,
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır." dedirtendir.
Başarılarda bile dile getirilen yine kadındır. 'Her başarılı bir erkeğin arkasında bir kadın vardır.'sözüyle vurgulamış
bulunmaktayız.
Ama gel gör ki toplumun ötekileştirdiklerindendir aslında kadın.İkincildir her zaman için.İşte,evde,trafikte,dışarıda,okulda,filmlerde,masallarda... Pamuk prensesle büyüdüğümüz masaldan başlamak istiyorum. Kadın hep edilgen durumundadır, prenses bile olsa. Onu mutluluğa kavuşturan tek şey beyaz atlı prensidir, Onu öpüp iyileştiren de. Günümüzdeki filmlerden yola çıkarak devam etmek istiyorum.Yönetmeni Hilal Saral'ın olduğu 'Fatmagül'ün suçu ne ?' adlı dizisinde yine edilgen kadındır.Tecavüze uğrayan kadının tecavüzcülerinden biriyle evlendirilmek istenmesi.. Nereden baksan mantık dışı.Ve daha gösterilecek bir çok örnek vardır muhakkak. Bir kadının kurtarılması için bir erkeğe ihtiyacı yoktur.Kadın zaten kadının eridir. Peki ya para,mal,mülk karşılığı satılan küçük gelinler? Tamamen yasa dışı, mantık dışı ,vicdan dışı.. Kadın satılık değildir,satılan bir malda.
Size sevgiyi aşılayan bir 'kadındır',kendi elinizden içtiğiniz su ile kadının elinden içilen suyun farkındalığını ortaya koyan 'kadındır', yanlışı-doğruyu gösteren 'kadındır', her şeye rağmen affedici olan 'kadındır'. Her durumda can kurtaran gibi yetişen, bütün güzelliğin arkasından çıkan kadın olmasına rağmen bu ötekileştirme neden?
Unutmayınız ki,
Kadın; ne karıdır, ne yosmadır, ne avrattır KADIN KADINDIR...