Müziğini felsefi düzleme taşıdığı müzikli söyleşilerle geniş ilgi uyandıran Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Göktepe, “Bilgi Dediğin…” adlı yeni müzikli söyleşisiyle hem düşündürdü hem de eğlendirdi.
Rektörlüğe Prof.Dr Aydın Durmuş’un atanmasıyla birlikte Batman Üniversitesi’nde hız kazanan sanatsal etkinliklere bir yenisi daha eklendi. Düzenlediği müzikli söyleşileriyle Batmanlıların yakından tanıdığı bir isim haline gelen Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Göktepe, “Bilgi Dediğin…” adını verdiği müzikli söyleşisinde hem duygulandırdı, hem düşündürdü hem de eğlendirdi.
Mehmet Emin Göktepe, müziğini sosyal bilimlerin farklı alanlarında aldığı eğitim yoluyla elde ettiği birikimle harmanlayabilen ve bunu felsefi düzleme aktarabilen sıradışı bir akademisyen. Bir yıl önce “Müzik ve Sınırlar” ismiyle düzenlediği müzikli söyleşide, farklı müzik türlerinden seçtiği şarkıları piyanosu ile beşerli gruplar halinde ara vermeden arka arkaya çalarak günlük hayatta yan yana gelmesi mümkün olmayan bu eserlerin aslında ne kadar uyumlu olduğunu; bir başka ifade ile bunların arasına konulan sınırların ne kadar anlamsız olduğunu gösteren Göktepe’nin bu sefer hedefinde “bilgi” vardı.
Felsefe tarihinin en önemli problemlerinden birisini oluşturan ve epistemolojinin en temel sorularından birisi kabul edilen “Mutlak bilgi dediğimiz şey mevcut mudur?” sorusunu müziğine aktaran Göktepe, filozofların bin yıllardır tartıştığı sorunun yanıtını Gordion düğümünü çözen İskender benzeri bir yaklaşımla “yoktur” diyerek verdi.
Burgmuller, Bajar, Mozart, Riccardo Cocciante, Korsakoff’tan çaldığı parçalarla mutlak bilginin imkânsızlığını anlatan Prof. Göktepe, “…bilgi, bizim o şeyle olan ilişkimiz kadarıyladır. Bu dünyada gerçekliği kendimize göre duyumluyor ve böylece ondan kendimize göre fikirler elde ediyoruz. Demek ki ben bir şeyi, sadece onunla olan ilişkimdeki haliyle tanırım, o şeyin diğer hallerini bilemem. Bunu, bilse bilse o şeyin içinde bulunduğu sistem bilir. O halde mutlak bilgiye olsa olsa bizler değil sistemin kendisi sahiptir” sözleriyle de Foucaultvari bir yaklaşımla bilgiyle iktidar arasındaki ilişkiyi kurdu.
“Bilgisizliğin en büyük kötülük olduğu, insanların, alın yazılarından çok, kendi bilgisizliklerinden acı çektikleri” yönündeki yaygın görüşü sorunsallaştıran ve “En büyük kötülük bilgisizlik midir, yoksa yanlış bilme midir?” sorusuyla bu görüşe katılmadığını açıkça ortaya koyan Göktepe, bilgisizlikten çok yanlış bilginin insana zarar verdiğini, bir şeyi bildiğini sanan insanın, onu kullanmak hevesine düştüğünü, bundan da çok kere, yarardan çok zarar gördüğünü Chopin, Ortaçgil, Schubert’den parçalar çalarak ifade etti.
Programın sonunda John Williams, Livaneli ve Vivaldi’den seçtiği parçalarla türü ne olursa olsun edindiğimiz bilgileri sorgulamamız gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Emin Göktepe, piyanosundan dökülen notalarla sorgulamaksızın doğru kabul ettiğimiz bilgilerin hayatımızı nasıl çekilmez hale getirdiğini gösterdi.
Kendisine bizlere böyle güzel bir gece yaşattığı için teşekkür ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyoruz.