Geçtiğimiz yıl 28 Kasım’da Diyarbakır-Sur İlçesinde basın açıklaması yaptığı sırada yaşanan çatışmada yaşamını yitiren Tahir Elçi’nin, savaşın ve çatışmanın sadece insanlar üzerinde değil, doğal çevre ve kültürel miras üzerinde de yarattığı yıkımı göstermek, kalıcı çatışmasızlığı ve barışı istemek için orada olduğu sırada katledildiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi; “Tahir Elçi, faili meçhul cinayetlerin ve gözaltındaki kayıpların aydınlatılması ile faillerinin bulunması için cezasızlıkla mücadele eden en önde insanlardan birisi idi. Faili meçhul cinayetlerin ve gözaltında kayıpların aydınlatılması ile faillerinin bulunması için çok sayıda davanın açılmasını ve birçok olayın aydınlatılmasını sağladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’yi sayısız kere mahkûm ettirmiş bir hukukçuydu. İlçelerde ilan edilen “sokağa çıkma yasaklarında” hukukçulara öncülük ederek bu ilçelere girmeye çalışan cesur insanlardan birisiydi. Tahir Elçi, hukuki birikimini insan hakları değerleri ile birleştiren ve bunu halkının hizmetine sunan nadir insanlardandı. İnsan hakları savunucusu arkadaşımız Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden tam bir yıl geçmesine rağmen yetkili adli merciler hala etkili bir soruşturma yapmamış ve faillerin yargı önüne çıkarılmasını sağlamamıştır. Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından olay yerinde ancak 110 gün sonra keşif yapılmıştır. Gelişi güzel bilimsel bir değeri olmayan bir bilirkişi raporu ile olay kapatılmaya çalışılmıştır. Hükümete yakın yayın organlarıyla olayda sahte delil ve beyanlar yaratılmaya çalışılmıştır. Dosyaya uzun süre erişim kısıtlamaları konularak müşteki tarafın ve avukatların katkı sunması engellenmiştir. Bilinmelidir ki İnsan Hakları Savunucuları olarak bizler, tıpkı Tahir Elçi gibi yılmadan ve usanmadan gerçeklerin açığa çıkarılması mücadelemize devam edeceğiz. Bizler, arkadaşımız Tahir Elçi’nin ölümünü “sonsuzluğa yolculuk” olarak algılıyor ve “Unutmadık, Unutturmayacağız!” diyoruz.”