Başaran, “AKP Hükümetinin mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik teklifi, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşmeleri tamamlanarak genel kurula sevk edilen kanun tasarısında yer almasına rağmen ilgili kanun tasarısının genel kurulda görüşülmesi beklenmeden OHAL KHK’si ile yasalaştırılmıştır. Bu uygulama OHAL sürecinin topluma izah edilen gerekçesi dışında işletilmesinin somut bir örneği olarak karşımızda durmaktadır. AKP iktidarının 15 Temmuz darbe girişimini fırsat bilerek eğitim sisteminin temel dinamiği olan eğitim emekçilerini hukuka aykırı bir şekilde “terör” suçlaması ile hedefleştirmesinin asıl amacı kendi kadrolarını adım adım eğitim sistemine yerleştirmesidir. Öğretmenlik alımlarında mülakat uygulaması bu amaç ile hayata geçirilmiştir. Sözleşmeli öğretmenlik mülakatlarında adaylara sorulan sorular, Milli Eğitim Bakanının konuya ilişkin basın mensuplarına verdiği cevap AKP’nin bu uygulamadaki siyasi amaçlarını açığa çıkarmaktadır. Yakın bir zamanda AKP’li olmayan ve siyasal iktidara yüzde yüz biat etmeyen hiç kimse ne kadar başarılı olursa olsun bu mülakatları geçemeyecektir. Mülakat sistemi doğrudan siyasal iktidara kadrolaşma için büyük bir zemin yaratmanın yanında beraberinde telafisi imkansız çok sayıda eşitsizliği ve ayrımcılığı da üretmektedir. Örneğin mülakatlarda başarılı olan adaylara "Torpilci", başarısız olan adaylara ise "Örgüt mensubu" damgası vurulduğu belirtilmektedir. Mülakatlar hamili kart yakınımdır, hemşericilik, siyasal ve ideolojik yakınlık vb. torpil uygulamasına doğrudan açıktır. Siyasi iktidarın kadrolaşmasına hizmet eden, bilimsel kriterlerden, objektiflikten, tarafsızlıktan, nesnellikten uzak olan ve telafisi imkânsız hak kayıplarına, eşitsizliğe ve ayrımcılığa neden olacak öğretmen alımlarındaki mülakat uygulamasının TBMM tarafından araştırılması elzemdir” dedi.