Neşeli, esprili kişiliğiyle arkadaşlarını dama oyununda kahkahalara boğan yılların ticaret kurdu Tekin, bizi kırmadı ve iki güzel demli çay eşliğinde kurulduğumuz masada sohbet ettik.
“Nasılsınız? İsminiz nedir?” diye soruyoruz.
Kendinden gayet emin bir şekilde, “ Enver Tekin, yaşıma gelince, kemik yaşımı yoksa kimlikteki mi?” deyince, kahkaha atıyoruz. O da ardından gülüyor ve ekliyor; “61 yaşımı bitirdim, 62 yaşıma giriyorum önümüzdeki günlerde 62.yaşıma gireceğim inşallah” diyor.
Gayet sakin ama arada nükteli ve ders niteliğinde nükteler yapıyor; bazen de geçmişe, bugüne ve ticaret hayatına dair ahlaki tespitler yaparak sohbete başlıyor.
‘ESNAFLIK KALMADI, BİZİM YAPTIĞIMIZ ESNAFLIK DIŞIDIR’
Günümüzdeki süreci gerek süreç, piyasa ve ticari hayat olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Şeklinde bir soru daha soruyoruz. O da, cevaplıyor yine samimi ve yüreğini katarak. “ Benim görüşüme göre esnaflık kalmamış. Yani bizim şu anda benim de yaptığım esnaflık işi esnaflık dışıdır.Eskiden esnafın itibarı vardı. Ama şuan esnafın itibarı bir çoban kadar bile kalmamış. Eskiden Helal rızık vardı. Ben şu an belli günlerde Batman’ın bazı semt pazarlarında çalışıyorum. Örneğin, Cuma, cumartesi ve Pazar günü Karşıyaka, Petrolkent,Kültür ve İpragaz Pazarları gibi. Ama dediğim gibi helal yoldan kazanç tarih oldu artık” diyor ve biz sorularımızı sorup çaylarımızı içmeye devam ediyoruz.
Vaktiyle, “yess! Messs! Kes! Fesss, les! işte size açık adres!” gibi sayısız tekerlemelerle müşterilere ve halka hitap eden ve kendi ticari reklamlarını bizzat kendisinin radyo stüdyolarına girerek seslendirdiği ve meslek olarak reklamcılığı yıllar önce Ege’de yapmış olduğunu öğrendiğimiz bu tarihi şahsiyetin hayata ve ticaret hayatına dair tespitleri, bazen sitemli bir şekilde bazen şakayla karışık ama tecrübe kokan çıkışlarla devam ediyor.
‘BENİM ‘ALO TEWŞO’ İLE BAĞIM KALMADI’
Bu popülariteyi nasıl kazanıp yıllar geçmesine rağmen halen canlı olarak insanların hafızasında ve gönlünde yer alabiliyorsunuz sorusu üzerine de şöyle konuşuyor usta tüccar; “Ben eski bir reklamcıyım. Kendi ticari sloganlarımı kendim yazıp dillendiriyordum. Radyo ve Televizyonlarda canlı programlara katılıp hitap eder ve ürünleri tanıtırdım insanlara. Artık o eski formatı bıraktım; artık sürdürmeyeceğim. Allah beni o eski seviyeye getirmesin. Şu an maddi olarak sıkıntım yok. Yani idare oluyor diyelim artık. Ben şükür ediyorum Allahıma ve kanaat getiriyorum. Benim Alo Tewşo pazarında hiçbir şeyim kalmadı. Oraya da gitmiyorum. Beni tanıyanlar, yani yakın olanlar hiç sevmiyor; yani beraberce birbirimize emek verdiğimiz insanlar benden uzak kalıyor ama bunun dışındakiler, beni tanımayanların hepsi beni seviyor.
‘KANAAT KALMAMIŞ’
Sohbetimizin sonuna doğru şöyle konuşuyor Ergün, “Ben kanaatkar bir insanım; ama şimdi kalmadı. Ben 1985’ten 89’a kadar Ege bölgesinde ayakkabı satıyordum. Senede sadece 3 ay çalışır, 9 ay yatardım. Neden? Çünkü kanaat vardı. Benim kafamda, ‘şu adamın apartmanı var, şu otobüs almış ve ya diğeri araba almış’ takıntısı yoktu. Toplamda 4 senelik bir iş hayatım oldu orada. Batman’a geldikten sonra, Altun Çay Evi vardı, ki halen var; sene 1989 yıllarıydı. O zamanlar yevmiye 10 Lirayken, benim 100 Lira idi. Yani ben 10 maaş alıyordum.
‘VİCDAN 5 KİLO’DAN 1 KİLO’YA DÜŞMÜŞ’
Hayata, ahlaki ve toplumsal tespitlerini sıralarken son görüşlerini de alarak bitiriyoruz bu güzide ve Renkli şahsiyetin. “Yahu dürüstlük sıfıra inmiş; vicdan 5 kilo’dan 1’e inmiş ve emeği helal olan, pazarlarda yoktur artık.” diye bitiriyor sözlerini. Recep Akın