‘Taş Kale Hasankeyf’ başlığı taşıyan yazıda, şöyle denildi; “Hasankeyf’e doğru ilerlerken Raman Dağları’nın, petrol kuyularının arasından geçtim ve dağlarda mağaralar görünmeye başladı. Sağımda o büyük, muhteşem, yeşil, yemyeşil vadisiyle Dicle akıyor, solumuzda asırlar öncesinden günümüze kadar varlığını sürdürmüş mağaralar tebessüm ediyor. Hasankeyf, yaklaştıkça kendine daha da çekiyor ve efsanevi bir güzelliğe bürünüyor. Efsaneler, masallar öyle tatlı anlatılır ki, gerçek olmadığını bildiğimiz hâlde inanırız. Hasankeyf öyle güzel bir gizemle kuşanmış ki, orada her anlatılana gerçekmiş gibi yaklaşıyor insan. Dünyanın ilk mağara evlerinin serinliğini, Artuklu Sarayı’nda dünyaya harikalar bırakan mühendis Cezerî’nin ve minareye çift merdiven yapan kalfanın seslerini duyarak ayrılıyorum kayadan yapılma kale Hasankeyf’ten.”