401'inci haftada bir araya gelen aileler, kayıpların fotoğraflarını taşıdı. Eylemde konuşan İHD Şube Başkanı Mehmet Bağatır, Cumartesi anneleri etkinliğinin başladığı günden bu yana 21 yılı geride bıraktığını hatırlatarak, “Türkiye’de zorla kaybedilme olgusu denince kurum olarak öncelikle İHD akla geliyor.
Cumartesi annelerinin 27 Mayıs 1995 tarihinde Galatasaray Lisesi önünde başlattığı ve geçen hafta Türkiye genelinde 600. Bölge özelinde de ise,400.kez tekrarlanan efsanevi direnişle devam ediyor. İHD’nin 1 Haziran 1995 tarihinden itibaren başlattığı ikinci kez kayıplar kampanyası hatırlardadır. Zamanın İHD ve TİHV başkanları (sevgili Akın Birdal ve sevgili Yavuz Önen) ortak basın açıklamasıyla başlattılar ‘kayıplar bulunsun’ kampanyasını.
İHD en az beş kez özel sayı çıkardı. Son iki yıldır da BM Kayıplar Sözleşmesinin ve Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma statüsünün onaylanmasını isteyen imza kampanyasını sürdürüyor. Kaybedilmeyi önlemek mümkün. En ufak bir ihmale gevşemeye tahammülü yok bu konuların. Cumartesi anneleri etkinliğinin başladığı günden bu yana nerdeyse 21 yılı geride bırakmasına karşın halen kayıp insanları soruyoruz değil mi?
‘MEDYA BASKI ALTINDA’
Önceki yıllarda kaybedilenleri unuttuk sanılmasın. Ama tıpkı 90’lı yıllar gibi, darbe püskürtüldü ama sanki darbe dönemi yaşanıyormuş gibi bir uygulama ve hava var etrafta. Bu yönetme pratiğinin ve hukuk pratiğinin devam edeceği ima ediliyor. Yasama organı devre dışı bırakılmış durumda. Yargı bağımlı hale getirildi. Medya baskı altında. İfade özgürlüğü darbe dönemlerinde ve 90’lı yıllarda olduğu gibi yoğun bir biçimde ihlal ediliyor. Herkes, hepimiz, düşüncelerimizi açıklama suçu (!?) nedeniyle ‘terörist’likle suçlanabiliriz. Çok kötü bir dönemden geçiyoruz. Elbette dileriz, umarız ki daha fazla sürmez bu baskı dönemi. Ama dilekten/temenniden öte, bence eleştiri hakkımızı kullanmalıyız. Biz ilkeleri ve değerleri hatırlattıkça ve talep ettikçe, ihlallere itiraz ettikçe hükümet ya bu uyarılar doğrultusunda yanlış, hatalı karar ve uygulamalarından vazgeçer ya da bildiği yolda yürür. O zaman da halk ilk seçimde memnuniyetsizliğini ortaya koyar. Demem o ki, demokratik mücadele şart.
Kaybedilme, hem uygulama hem yasa hem de eğitim ve denetleme konusudur. Doğrudan hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye bağlı bir rejim sorunudur” dedi. Açıklamanın ardından kayıp yakınları 5 dakikalık oturma eylemi yaptılar.