İlim Yayma Cemiyeti Batman Şube Başkanı Davut Okçu tarafından karşılanan aileler, yaşadıkları mağduriyetleri anlatarak destek talebinde bulundular. Ailelerin sıkıntılarını dinleyen Okçu, ailelerin hak arayışını bir hukuk mücadelesi olarak niteledi. İnsan hürriyetinin kısıtlanmasının hiçbir anayasada ve beşeri anayasalarda da mevcut olmadığını söyleyen Okçu, “28 Şubat’ta bir darbedir. Her ne kadar 82 anayasasını tamamen lav etmemiş olsa bile özellikle dindar insanlara yönelik bir darbedir. Ne yazık ki 28 Şubat darbesinin saç ayaklarından birisi de Gülen cemaatidir. Gülen cemaati faaliyetlerine başladığı günden bu yana Müslümanlarla, muhafazakârlarla bir ve beraber olmamıştır. Kendi dindarlığını da bizim topraklarımıza ait bir dindarlık olarak ifade etmemiştir. Tam tersine daha light (hafif) bir dindarlık, düzenin kabul edebileceği bir dindarlık, sinirleri alınmış bir dindarlık olarak ifade etmiştir. Batının kabul edeceği, Batının ittifak edebileceği bir dindarlık olarak kabul etmiştir ve Türkiye’ye bunu dayatmaya çalışmıştır” dedi. Son 15 Temmuz darbesinin de yine dindarlara, muhafazakârlara yönelik yapılmış bir darbe teşebbüsünün olduğuna işaret eden Okçu, “Gülen hareketi faaliyete başladığı günden bu yana tamamen dindarlara yönelik bir çaba içerisinde olmuştur. 28 Şubat’ta da yaptıkları dindarlara yöneliktir, 15 Temmuz’da yaptıkları da dindarlara yöneliktir. Bugün 15 Temmuz’a destek veren hakimlerin, savcıların, askerlerin ve emniyet güçlerinin büyük bir kısmı içerdedir. Bunların muhafazakâr düşmanı, hukuk düşmanı olduğu ortaya çıkmıştır. O halde tekrar 15 Temmuz’dan sonra bugün meşruiyet, hukuk, adalet düşmanı olan bu kesimlerin verdiği bütün kararlar tekrar masaya yatırılmalı ve yok hükmünde sayılmalıdır.” diye konuştu.
‘FETÖ TARAFINDAN VERİLEN HÜKÜMLER, GÖZDEN GEÇİRİLMELİ’
Konuşmasının devamında Okçu, şunları söyledi: “Çünkü o insanlar bugün devlet, hukuk, demokrasi düşmanı olarak yargılanıyor. Görevden atılan bu insanların verdiği kararların hiçbirinin meşruiyeti de kalmamıştır. Bunların verdiği bütün hukuki, siyasi kararlar masaya yatırılmalı, bütün o kararlar bozulmalı ve adil mahkemelerde FETÖ bağlısı, mensubu yargıçlar tarafından verilen, FETÖ mensubu emniyet güçleri tarafından düzenlenen o raporlar tekrar masaya çıkarılmalı, tekrar gözden geçirilmelidir. Bunun yapılması hukukun gereğidir. Kimseye bir minnet olarak yapılmamalı. Nasıl ki gün verilen Balyoz kararları yeniden masaya çıkardılarsa, yeniden onlara yargılanma hakkı verdilerse, muhafazakârlara yönelik 28 Şubat’tan bugüne kadar FETÖ tarafından verilen hükümler, davalar tekrar gözden geçirilmelidir. Bunu hükümetin çok kısa süre içerisinde gündeme taşıması, gerekli hukuki düzenlemeyi yapması gerektiğine inanıyorum.” Mağdur aileler adına konuşan Hüseyin Olam ise 28 Şubat ve FETÖ mağduru mahkûmların aileleri olarak bir inisiyatif kurduklarını belirterek, amaçlarının hem 28 Şubat’ın darbecileri tarafından hem de 15 Temmuz FETÖ darbecileri tarafından mağdur edilmiş mahkumların tekrar, yeniden yargılanabilmelerini sağlamak olduğunu söyledi. FETÖ’nün yargıçları, hakimleri, savcıları tarafından verilen kararlarla on binlerce Müslüman’ın cezaevine girdiğini hatırlatan Olam, “Cezaevinde olan kardeşlerimizin sayısı 700’e yakındır. Bunların en azı 15 yıldır cezaevindedir. 25 yıla yakın cezaevinde olanlar da vardır. FETÖ’nün yargıçları tarafından haksız yere, uydurulmuş delillerle bunların cezalandırıldığını düşünüyoruz. Bunların yeniden yargılanmalarını talep ediyoruz” dedi.