Kürsüye çıkarken yeni hicri yılı ve Muharrey ayını kutlayan Aslan, şunları söyledi; “Öncelikle, 1438’inci hicri yılbaşı ehlibeyte, Alevilere, Caferilere, Şiilere, ehlisünnet vel cemaate kutlu olsun diyerek sözlerime başlıyorum ve inşallah bu hicri yılbaşı ülkemize, bölgemize ve bütün dünyaya hayırlara vesile olur. Tabii, bu temennilerin yerine gelebilmesi için madem dinî bir literatür, dinî kavramlar kullanıyoruz; din sahibinin bu muharrem ayının ve hicri yılbaşının selamet, huzur ve ihsanla geçmesinin de şartları yine Kur’an-ı Kerim Azimüşşan'da belirtilmiş. Bakara 217’nci ayette buyuruyor ki: “Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar.” Ben orayı tekrar etmek istiyorum. Bu hicri yılbaşının ve muharrem ayının huzurlu, bereketli ve ihsan dolu geçmesinin şartlarını Allahutaala ezeli ve ebedi olan Kur'an-ı Azimüşşan'da belirtilmiş, Bakara 217’nci ayette demiş ki: “Sana haram aylarda savaşı soruyorlar, de ki, o ayda savaş büyük bir günahtır, zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyük bir günahtır.” Bu meal Diyanet İşleri Başkanlığının mealidir. Yine, Tevbe 36’da: “Öyleyse haram aylarda savaşarak nefsinize zulmetmeyiniz.” diye buyurmuş. Yine Tevbe 5’te, Müslümanlar müşriklerle savaşırken Allah-ü Teala yine Kur'an’ı Kerim’de buyurmuş ki: “Haram aylarda müşriklerle savaşmayınız.” Dolayısıyla bizim huzurumuzun, bereketimizin, kardeşliğimizin, muhabbetimizin tesisi için bu savaşın, ölümlerin bir an önce durdurulması gerekiyor. Ne büyük bir tevafuktu ki 1 Ekimde Meclis açıldı ve 2 Ekim de muharrem yani hicri yılbaşı ama biz burada barış tezkeresini oylayacağımıza, barışı konuşacağımıza maalesef savaş tezkeresi oylanıp kabul edilmiştir. Bu, az önce okuduğum ayetlere aykırı bir girişimdir. “Yurtta sulh cihanda sulh.” diyenlerin Meclisin daha ilk günü, bismillahı miftahı olan günde yurtta savaş cihanda savaş demesi büyük bir çelişkiydi.”