Batman Belediyesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen toplantıya görevden uzaklaştırılan Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Akel, İlçe ve Belde Belediye Eş Başkanları, Batman Belediyesi Eş Başkan Vekili Hürriyet Kaytar, Batman Belediyesi Eş Başkan Yardımcıları, DBP İl Eş Başkanları ve belediye personelleri katıldı. Toplantıda konuşan Eşbaşkan Gülistan Akel, “Dünyanın her yerinde halkın 4 büyük değeri vardır. Bunlar, barış, demokrasi, özgürlük ve kardeşliktir. Bu dört değere bu yasayla birlikte saldırı olacaksa bu ülkenin hiçbir yurttaşı bunu kabul etmeyecek reddedecektir. Çünkü bu yasa kardeşliğe vurulan bir darbedir” dedi. HDP dışında bütün partilerin büyük bir uzlaşmasıyla Türkiye’de sıkıyönetim yasası çıkarılmak istendiğini belirten Akel, “Yerel yönetimler demokrasinin bir ülkede bir toplumda teminatıdır. Demokrasi de ulaşılmak istenen hedef yerelin kendini yönetmesidir. Demokrasiyi kendine hedef koyan bütün ülkeler öncelikle merkeziyetçi yönetimden arınmak isteklerini pratikleriyle, uygulamalarıyla hayata geçirmek zorundalar. Ama bugün Türkiye’de 15 Temmuz gecesi yaşananlar, bu kadar kısa sürede yaşanan bir geceden sonra AKP ve diğer partiler eliyle adeta darbe içi darbe uygulaması tartışılmaktadır” şeklinde konuştu.
‘HALKIN İRADESİNE EL KOYMAK İSTİYOR’
Akel, “Biz DBP belediyeleri olarak bir yıldır sıkıyönetim uygulamalarına maruz bırakıldık. Dolayısıyla bu da aslında bu yasanın bir yıl önceden başladığının çok açık göstergesidir. Şuanda milletin iradesi, milletin egemenliğinden dem vuranlar, demokrasiden dem vuranlar milletin halkın iradesine el koymak istiyor. Bunu kayyumla, atanacak kişi eliyle halkın milletin iradesine el koymak istiyorlar. Kayyumun tam da amacı hedefi budur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümeti AKP, demokrasiyi diline pelesenk etmesin. Bu uygulamalardan sonra demokrasiden hiç bahsetmesin” ifadelerini kullandı. Yıllardır Kürt halkının ölümle, baskıyla, tutuklamayla sindirilmek istendiğini söyleyen Akel, ‘’Bugünde Kürt halkının en büyük değerlerinden biri, kendisini yöneten kurumu gasp edilmek isteniyor. Biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz seçilmişlerle, halkımızla yine bu kurumun emekçileriyle bunu kabul etmeyeceğiz. Bu zulmü kabul etmeyeceğiz. Milletin iradesi, halkın egemenliği üzerinden siyaset, politikanın samimiyetsizliğini de deşifre edeceğiz. Bu yasa zaten uygulamaya başlandığı andan itibaren deşifre olacaklar. Sıkıyönetim dönemlerinde belediyelere el konulur, eğer bizim belediyelerimize el konulursa bilin ki bu ülkede sıkıyönetim büyük bir hızla devam eder. Türkiye’nin bir bütün olarak iç savaşa sürüklenmesi anlamına gelir’’ diyerek bunun sadece Kürt halkının değil tüm halkların sorunu olduğunu söyledi.
‘BU YASA KARDEŞLİĞE VURULAN DARBEDİR’
Akel son olarak “Dünyanın her yerinde halkın 4 büyük değeri vardır. Barış, demokrasi, özgürlük ve kardeşliktir. Bu dört değere bu yasayla birlikte saldırı olacaksa, bu ülkenin ister Kürt olsun, ister Türk olsun, Alevi olsun, Ermeni olsun kim olursa olsun hiçbir yurttaşı kabul etmeyecek red edecektir. Çünkü bu yasa kardeşliğe vurulan bir darbedir. Özgürlüğe, demokrasiye vurulan en büyük darbedir ve biz bunu kabul etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
Akel’in ardından konuşan DBP İl Eşbaşkanı Abdulbari Karaağaç, “Uzun zamandır belediyelerimiz üzerinde büyük bir baskı uygulanıyor. Dün meclisten geçirilmeye çalışılan Torba Yasa ile kayyum atamaları bir kez daha gündeme geldi. Ancak belediyelerimiz üzerindeki kayyum atamaları bizim için yeni değildir. Uzun zamandır belediyelerimiz üzerinde kayyum varmışçasına tüm çalışmalarımız engelleniyor. Bu yüzden gelecek olan kayyumun bizim için herhangi bir önemi yoktur” dedi. DBP’li belediyelere kayyum atama yoluyla zorla el koymayı öngören yasa tasarısına karşı bir açıklama yapan İl Genel Meclisi Eşbakanı M. Salih Altun, “Darbeye karşı demokrasi mitingleri düzenleyen iktidar partisi, Kürt halkının tüm demokratik kazanımlarını darbe yoluyla yok etmeye hazırlanıyor. Mesele sadece seçilmişlerin yerine belediyelere bir bürokratın atanıp atanmaması meselesinin çok ötesinde, amaç, yerelde demokrasiyi tahrip ederek sivil alanı ortadan kaldıracak kusursuz işleyen bir baskı rejiminin tüm ülkede hayata geçirilmesidir” diyerek, bu darbeye karşı başta bölge belediyeleri olmak üzere bütün Kürt halkının sonuna kadar direneceğini açıkladı
‘DEMOKRASİ MİTİNGLERİ DÜZENLEYENLERİN AMACI DA DARBE’
Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin son bir yılda izlediği yıkıcı siyasetinin tüm ülkeyi bir felaketin eşiğine getirdiğine dikkat çeken Altun,“Kayyum Yasası 12 Eylül faşizminin uydurduğu bir yasaydı ve bugün bu uyduruk yasanın AKP eliyle yeniden güncellediğine tanıklık ediyoruz. Darbeye maruz kalmış ve 16 Temmuzdan bu yana darbeye karşı demokrasi mitingleri düzenleyen iktidar partisi, Kürt halkının tüm demokratik kazanımlarını darbe yoluyla yok etmeye hazırlanıyor. Mesele sadece seçilmişlerin yerine belediyelere bir bürokratın atanıp atanmaması meselesinin çok ötesinde, amaç, yerelde demokrasiyi tahrip ederek sivil alanı ortadan kaldıracak kusursuz işleyen bir baskı rejiminin tüm ülkede hayata geçirilmesidir” dedi. Belediyelere kayyum meselesi tam da böyle bir ortamda gündeme getirilmesi bize bir başka hayati tehlikeyi de hatırlatıyor. İktidar budan sonraki her yıkıcı hamlesini, tüm Türkiye toplumuna büyük acılara sürükleyecek her ölümcül darbesini, uydurduğu yalan ve iftiralarla yasallaştırıp olağan hale getirecek. Seçimle alamadığını darbeyle almak bir AKP klasiğidir, zorbalığı demokrasi diye yutturmak da onun geleneği. Bu uygulamanın kabul edilebilir hiçbir yanı yok. Kürt halkı bunu kabul etmeyecektir. Kentlerini yerle bir ettiği halde yönetemediği bir halkı, belediyelerine atanacak bir memur ile yönetebileceğini düşünmek için bir devletin akıl sağlığını bütünüyle yitirmiş olması gerekir. Son uygulama, devletin Kürt halkına karşı yüzyıllara yayılan kin ve garezinin tedavisi imkansız bir hastalığa dönüştüğünün kanıtıdır. Hizmetler dışında tek suç bulamadığı bölge belediyelerini de darbe yasalarıyla cezalandırma yolunu seçiyor” dedi. Haber merkezi