OHAL ile ilgili toplumda oluşan kaygıların haklılığının, yayınlanan ilk Kanun Hükmünde Kararname ile açıkça ortaya çıktığını belirten Sevim, “Kanun Hükmünde Kararname ile gözaltı süresi 4 günden 30 güne çıkarılmış, şüpheli-avukat görüşmeleri yasaklama ve sınırlamaya tabi tutulmuş, avukat-müvekkil görüşmelerinin mahremiyetini ihlal edecek düzenleme ile denetime açık hale getirilmiş ve Cumhuriyet Savcılığınca Baro tarafından bildirilen avukatın değiştirilmesinin isteyebilmesi ile savunma mesleği adeta hâkim/savcı vesayetine alınmış, tutukluluk değerlendirmesinde avukatın hazır bulunması zorunluluğunu ortadan kaldıran ve bütünüyle mesleğin doğasına aykırı düzenleme ile savunma hakkı işlevsizleştirilmiştir. Bir taraftan temel hakların kısıtlayan diğer taraftan savunma makamını yargılamanın şekli bir unsuru olmaktan bile çıkararak önemsizleştiren ve hatta açıkça güvensizliğini ortaya koyan düzenlemedeki yaklaşımı kabul edilmez buluyoruz. Hiçbir koşul ve şartta savunma ve adil yargılanma hakkı ve genel olarak hukuk güvenliğinden vazgeçilemez. Bu nedenle toplumun demokratik duruşu ile ortaya koyduğu kazanımların güçlenmesi ve yaşamın hızlıca normalleşmesi ve hukuk güvenliğinin sağlanması için adil yargılama ve savunma hakkına halel getiren düzenleme ve uygulamalardan vazgeçilmesini çağrısını yapıyoruz” dedi.