Ancak eskisi kadar çok kazanamadıklarını belirten Ayşe Eke, “Kendi ellerimle yaptığım gümüşleri burada satmaya çalışıyorum. Üç yıldır gümüş işçiliği ile ilgileniyorum, gerçekten çok severek yapıyorum. Batman'da atölyem var, ablam ile beraber çalışıyoruz. Elimizden geldikçe insanların hoşuna gidecek işte çıkarmaya çalışıyoruz. Hasankeyf daha önce yılda binlerce turisti ağırlarken bugün el parmaklarını geçmeyecek kadar sayı var. Esnaf da eskisi gibi kazanç elde edemiyor” dedi. Sanatını severek yaptığını söyleyen Ayşe, "Sanatın her türlüsünde yer almak gerekiyor. Bir taşa, bir ağaca ve bir gümüşe hayat vermek gerçekten çok büyük bir sanat benim açımdan. Özelikle sanat kadınlara çok yakışıyor, sanat ve kadın bir bütün oluyor yeniden hayat buluyor. Kadınlar yaratıcılıklarından mutlaka yararlanmalıdır" dedi.
'ÇALIŞMANIN CİNSİYETİ OLMAZ'
Ayşe Eke, gümüşün sanatla nasıl birleştiğini ise şöyle anlattı; “Önce gümüşü eritiyorum ateşin üzerinde. Daha sonraki aşama kalıplarda silindirle parladıktan sonra, yapacağım işin modelini kalemle çizmek. Daha sonra bunu gümüşe işletiyorum. Yoğun bir emek harcıyoruz, çok zorlanıyorum ama çok da severek yapıyorum. Bir bileklik eğer bir kadını mutlu edebiliyorsa bu bana haz verir ve daha çok çalışma isteği verir. Kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum, kendi yaşamıma kendim kurmak istiyorum. Yeni bir şeyler öğrenmek beni mutlu ediyor. Kendi mücadelesini vermek kadına yakışan tek şeydir. Herkesin çalışması gerekiyor, çalışmanın cinsiyetinin olmaması gerekiyor. Karşında duran çok kişi oldu, işime engel olmak isteyen çok insan oldu ama ben yine pes etmedim ve bu gün kimseye gerek kalmadan yaşamımı kendim kuruyorum.” Hasankeyf'in tarihini sular altında bırakma projesinin kendilerini endişelendirdiğini de belirten Eke, “Tarihin yok olmasına gerçekten çok üzülüyoruz Hasankeyf tarihi yüzyıllardır var olan bir tarihtir. Bu yerleri baraj gibi, HES gibi çalışmalarla yok etmelerine izin vermemeliyiz. Tarihi Hasankeyf hepimizin çocukluğundan kalmış bir mirastır” dedi. Haber merkezi