ÖZGÜRCE AKAN TEK NEHİR DİCLE
Yıllardır Hasankeyf mücadelesi yürüten Doğa derneği Başkanı Dicle Tuğba Kılıç, Dicle Nehri’nin Ilısu Barajı ile büyük bir yıkım ile karşı karşıya kalacağını ifade etti. Bitki ve canlı çeşitliliği ile uygarlık tarihinin ilk geliştiği Dicle Nehri kıyısında bulunan Hasankeyf gibi binlerce yıllık antik kent ve höyüklerin de yok olacağını uyarısında bulundu. Özgür akan tek nehir olarak Dicle’nin kaldığını ifade eden Kılıç, Ilısu Barajının Hasankeyf’i etkilediği kadar, Şat-ül-Arap bölgesinde yaşayan kuş türleri ve Su Bedevilerini de etkilediğini ifade etti. Kılıç, “Dicle Vadisi, ülkemizde özgürce akan son nehir. Toros’ların uzantısından doğup, Basra’da bitmesi, yüksek dağlardan, soğuk iklimden, bozkırdan, Arap çöllerine uzanması nedeniyle aslında kısa bir nehirdir. Ama çok hızlı bir iklim değişikliğine dönüşüyor. Hasankeyf buradaki insanlar için önemli, ancak burası önemli olduğu kadar aslında Basra’da döküldüğü, Fırat Nehri ile birleştiği, Şat-ül- Arap dediğimiz bölgedeki, ülkemiz ve Avrupa’daki kuşların göç ederken konakladığı yer olduğu için çok önemli. Çok devasa bir sulak alanı ve orada yaşayan su Bedevileri, hatta Basra Körfezinde yaşayan balıklar için de önemlidir” şeklinde konuştu.
‘HASANKEYF’İ YARINA TAŞIYACAĞIZ’
Dicle Nehri ile yok edilmesi planlanan Hasankeyf’te yapılan arkeolojik kazı çalışmasında tarihe verilen önemin ortayı çıktığına dikkat çeken Kılıç, şöyle devam etti; “Dicle Nehrini korumak için ülkemizde bulunan ünlülerden, yurtdışında aynı problemi yaşayanlara ve Hasankeyf’e gidiyoruz. Mesela Dicle Vadisi üzerinde kurulu binlerce yıllık Hasankeyf’e verilen değerin restorasyon çalışmalarında bile görmek mümkündür. 10 bin yılı aşkın tarihi eserleri bile basit betonlarla restore edildiğini görmek mümkündür. Birçok yerin göçtüğünü, kırıldığını, eski kaledeki tahribat ortadadır. Aslında şimdiden Hasankeyf yok ediliyor. Dicle Nehri kum ocakları ile yok ediliyor. Ülkemizin son özgür akan nehri Dicle’nin özgürce akmasını sağlamaktır. Burada hem tarihiyle, kültürüyle, sosyolojisiyle, biyolojik çeşitliliği ile bize miras kalmış bu coğrafyayı gelecek nesillere ve kendisini özgürce akma hakkına sahip çıkmak istiyoruz.”