Aslan, konuşmasında şunları söyledi; “1873'te doğan ve 24 Nisan 1947'de vefat eden Şeyh Fethullah Hamidi'yi 69'uncu yılında rahmetle anıyoruz. Kendisi büyük bir âlim, takvalı, muhlis biri olmasının yanı sıra, tarihe özellikle şu kayıtlarla geçmiştir; 1915'te yaşanan olaylarda Süryanileri kurtarmıştır. Kendi oğlu Şeyh Siracettin'i ve yine yeğeni Şeyh Sıddık'ı rehin vererek İttihat ve Terakki'nin ve Hamidiye Alayları'nın Süryaniler üzerinde ‘Aynverd’ köyünde yapmış olduğu kuşatmayı, çocuğunu -sahip olduğu tek çocuğu- ve yeğenini rehin bırakarak barış imzalatmıştır. Bu şekliyle de tarihe geçmiştir. Tabii, yine, aynı şekilde, Bediüzzaman da birçok Ermeni'nin kurtulmasına vesile olmuştur ki bu konuda yine Hrant Dink 16 Ekim 2005, Yeni Asya gazetesinde Bediüzzaman'ın bu örnek davranışından dolayı “Kendisinden Allah razı olsun” demiştir. Âlimlerin misyonu ve İslam'ı temsil etme noktasındaki kendi hayatlarını hiçe sayarak gösterdikleri duruş, bizim örnek almamız gereken duruşlardır. Özellikle Şeyh Fethullah'ın kendi dilinden olmayan, kendi dininden olmayan ve kendi ırkından olmayan Süryaniler için, Süryanilerin kurtulması için, ölmemesi için çocuğunu ve yeğenini rehin bırakması, bizim bundan büyük dersler çıkarmamız için bir örneklik teşkil ediyor olsa gerek. Bugün, bizler, acaba bu ölümlerin durması için -bırakın kendi çocuklarımızı rehin bırakmayı, kendi çocuklarımızın hayatını riske atmayı- milletvekilleri olarak, halk olarak, yetkililer olarak neler yapıyoruz, bunu sorgulamamızı istiyorum ve yine şu anda Türkiye'de yaşayan din adamlarımız Kur'an'a ve sünnete uygun olarak hareket eden Şeyh Fethullah gibi, Bediüzzaman gibi, Şeyh Ahmet gibi ve yine, oğlu Şeyh Alaattin gibi âlimlerin yolundan neden gitmiyor, neden bu kardeş katli, bu fitneyi söndürmek için neden sorumluluk almıyorlar? Özellikle, hem Diyanet imamlarına hem de gayriresmî olan medrese mollalarına buradan çağrı yapıyoruz: Lütfen, elimizi taşın altına koyalım.” Haber merkezi