Aslan, Milli Eğitim Bakanı Naci Avcı’ya verdiği soru önergesinde, “Günümüzün en önemli mesleklerinden biri olan öğretmenlik karmaşık sosyal yaşamın küreselleşen dünyanın bütün sorunların doğrudan hissedildiği sorunlarla dolup taşmaktadır. Değişen dünya ve insanla birlikte öğretmenlik anlayışı ve sorunları da değişmektedir. Bu nedenle kamusal niteliği olan bu meslekte sorunların güncel tespiti ve çözüm arayışları ihmal edilmemesi gereken çok önemli bir olgu olmaya devam etmektedir. Çünkü insan ve sorun bir arada olması kaçınılmayan temel fenomendir. İnsanın olduğu her yerde sorun da var demektir öyle ise yapılması gereken şey sorunları reddetmek, sorunlardan uzak durmaya çalışmak yâda sorunsuzluğu hedeflemek olmamalıdır. Sorunların mümkün olan en az ziyanla çözümlenmesi gerekir. 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı yasa ile çalışanlarına yıpranma hakkının kapsamı daraltılmıştır. Yeni yasa ile yalnızca madenciler itfaiyeciler polisler ve askerler yıpranma hakkından yararlanmaktadırlar. Yıpranma hakkı çalışanlara prim ödeme gün sayısını artırma erken emekli olma emeklilikte alacakları maaşın daha fazla olması gibi faydalar sağlamaktadır. Öğretmenlik çok fazla çaba ve emek sarf edilen kutsal mesleklerden biridir bu koşulsuz ve sınır tanımaz çabanın sonucunda vücutta ve bünyede olumsuz etkiler olabilmektedir. Öğretmenlerin mesleki hayatları boyunca ses, göğüs sorunları, ortopedik rahatsızlıklar ve varis gibi sağlık sorunu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Ögretmenlik diğer bütün mesleklerden farklı olarak sadece okuldaki mesai saatlerinde çalışmaz. Ayrıca evde de okulda harcadığı mesai saati kadar mesleğine hazırlık ve çalışma süresi tüketir. Dolayısıyla öğretmenin çalışma saatleri diğer memurların çalışma saatleri gibi değerlendirilemez ve kıyaslanamaz. Bir öğretmenin 20 yıllık çalışması diğer memurun 30 yıllık çalışma saatine denk gelmektedir. Bu adil olmayan durumun ortadan kaldırılması için yıpranma hakkı zaman geçirilmeden düzenlenmelidir. Öğretmenlerimize hakları olan ve şimdiye kadar bu hakkın verilmemesinden dolayı oluşan mağduriyet bir an önce giderilmeli, ülkenin ve toplumun geleceğini inşaa eden öğretmenlere süre ve yaş olarak en az 5’er yılı içeren “yıpranma hakkı” tanınmalıdır. Bu bağlamda; Türkiye genelinde polis ve askerlere yapılan yıpranma payı adı altında erken emeklilikten neden öğretmenlerimiz yararlanamıyor? Bakanlığınızın bununla ilgili herhangi bir çalışması ya da ileriye dönük bir projesi var mıdır? Varsa da ne zaman başlanacak? Türkiye de ortalama aynı şartlarda çalışmasına rağmen polis ve uzman askerlere tanınan pozitif ayrımcılıktan neden öğretmenlerimiz yararlanamıyor? Öğretmenlerimiz yaşamış olduğu ses, göğüs sorunları, ortopedik rahatsızlıklar ve varis gibi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmaktadırlar bunlar göz önünde bulundurularak onlara da erken emekli olma şansı neden tanınmıyor? Sizin bugünlere gelmenizde büyük katkıları olan öğretmenlere hakları olan yıpranma hakkını ne zaman tanıyacaksınız? Toplam çalışma süreleri diğer kamuda çalışan memurlarla kıyaslanması adil midir? Sadece okulda değil evinde de mesleğine hazırlık için çalışma süresi tüketen öğretmenlerimizin sizce de yıpranma payı hakkından faydalanması gerekmez mi?” dedi. Haber merkezi
Lütfen bekleyin..
