Aslan, “7 Haziran seçimlerinden bu yana ülkemiz büyük bir kaosun içine sürüklenmiştir. 1990'ları katbekat aşan acımasız hak ihlallerinin yoğun yaşandığı barış ve kardeşliğin büyük yaralar aldığı bir süreci yaşıyoruz. Hukuk askıya alınmış, genelgelerle, yönetmenliklerle ya da sözlü talimatlarla tüm muhalif kesimler üzerinde istibdati bir baskı oluşturulmakta, uygulanmak istenen politikalara karşı potansiyel tüm muhalif noktaları ortadan kaldırılmak istenmektedir. Son zamanlarda artan muhalif partilere, sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskılar artık kamu çalışanlarına da açıkça yapılmaya başlandı. Son bir sene içerisinde binlerce kamu çalışanı hakkında soruşturmalar açıldı. Birçok kamu çalışanı görevden alındı, sürgün edildi ve çeşitli cezalarla sindirilmek istendi. Başbakanlığın 17 Şubat 2016 tarihinde yayımladığı 2016/4 nolu genelge ile ise muhalif ya da iktidara tehdit oluşturabilecek potansiyelde olan kamu çalışanlarına yapılan baskı resmiyet kazandı. Bölgeden birçok öğretmen, sağlık çalışanı, kamu emekçisi ve imamlar artık çeşitli bahanelerle soruşturmalar geçiriyor. Mardin’de, Batman’da, Şırnak’ta, Diyarbakır’da, Hakkari’de, Ankara’da, İstanbul’da ve daha bir çok ilde demokratik eylemlere katılan kamu çalışanları bu genelgeye dayandırılarak ‘illegal faaliyet yürüten kişiler’ olarak tanımlanıp soruşturmalar geçiriyor. Bu bağlamda; Türkiye genelinde öğretmenlere ve milli eğitimin diğer çalışanlarına açılan soruşturmalara muhalif kesimi baskı altına alma politikası mıdır? Muhalif ya da iktidarınıza yakın olmayan kamu çalışanlarına yapılan bu soruşturmalar bilinçli bir baskı politikasının sonucu mudur? 2015 ve 2016 yılları içerisinde kaç memur soruşturma geçirdi? Bunlardan kaçı görevden uzaklaştırma, görevden alınma ve başka yere sürgün cezası almıştır?” dedi.