Bin bir emek vererek, başarı basamaklarını bir bir çıkarak önce A klasmanı ardından ise FİFA kokartını takma başarısını göstermiş olan böylesi kıymetli bir spor adamımız ile karşınızda olmanın sevinci içindeyiz.
Son derece başarı giden hakemlik kariyerine ve önünde 14 yıl daha hakemlik yapma şansı ve hakkı bulunan Deniz Ateş Bitnel'in yönetmiş olduğu Galatasaray & Trabzonspor maçında Trabzonsporlu dört oyuncuya göstermiş olduğu sarı/kırmızı kartlar sonucunda oyundan atarak bir anda ülke gündemine düşerken, özellikle Bitnel'in kartını göstermeye çalıştığı esnada Trabzonsporlu Salih Dursun'un, hakemin eline vurarak kartının düşmesini sebebiyet vererek ve düşen kırmızı kartı yerden alarak hakeme gösterip dışarıyı işaret etmesi ile ortalık tamamen karışmıştı.
Yaşanan bunca tatsızlıklar karşısında duruşunu bozmayan ve olsa yine de yaparım diyerek vermiş olduğu kararlarının arkasında durarak hakemliği zirvede bırakmayı gözüne alarak erdemli davranan ve hakemliği bıraktıktan sonra ise bir süre dinlenen ve şimdilerde ise TV 100 kanalında Ertem Şener'in sunmuş olduğu VAR Odası spor programında yorumcu olarak düşünce, görüş, öneriyle futbolumuza katkı sunmaya devam eden FİFA kokartlı eski hakemlerimizden Deniz Ateş Bitnel hocam ile gerçekleştirdiğimiz Tele-Röportajımız sizlerle...
* Deniz Ateş Bitnel kimdir?
- 1982 Yılında Mersin /Tarsus'ta doğdum. İşçi emeklisi anne ve babanın 3 oğlundan en küçüğüyüm. Çeşitli spor branşları ile ilgilendim. İlkokulda hentbol takımında, ortaokulda basketbol takımında ve voleybol takımında, lise de ise futbol takımında yer aldım. Aynı zamanda amatör olarak futbol oynadım ve Mersin İdman Yurdu altyapısı antrenmanlarına davet edildim. Lise mezunu olduktan sonra babamın işi dolayısı ile İstanbul'a taşınmak zorunda kaldık. İstanbul'da oynayacak kulüp bakarken sezonun bitmiş olması dolayısı ile hakem olan akrabamız rahmetli Kadim Doğan'ın teşviki ile hakem kursuna gittim. Amacım kuralları öğrenmek ve futbolu kuralları bilen bir futbolcu olarak oynamaktı. Fakat hakemliğe başladıktan sonra bir daha bırakamadım. Beni hakemliğe yönlendiren Kadim Doğan'ın ben hakemliğe başladıktan bir hafta sonra trafik kazasında vefat etmesi de beni manevi olarak hakemliğe daha çok bağladı. Kısa ve uzun vadeli hedefler koyarak ilerledim.
* Hakemliğe başlama fikri ve arzusu nasıl gelişti?
- Hakemlik dışında Kartal Belediyesi Kreş Müdürlüğünde Beden Eğitimi Öğretmeni olarak görev yapıyordum. Anadolu Üniversitesi spor yönetimi mezunuyum.
* Hakemlik dışında ne gibi uğraşlarınız vardı?
- Hakemlik dışında seyahat etmeyi, yürüyüş yapmayı, futbol oynamayı ve ailemle birlikte vakit geçirmeyi severdim
* Hakemliğinizin ilk yıllarında beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız isimler kimlerdi?
- Örnek aldığım hakemler Orhan Erdemir ve koşu stilini beğendiğim Metin Seval o dönemin Süper lig hakemleri idi. Yabancı hakemlerden Markus Merk Collina ve Anders Frisk’i örnek alırdım.
* En çok hangi maçları yönetmekten keyif alırdınız?
- Maç ayırt etmezdim, her türlü maçı yönetirdim. En iyi antrenman maçtır ve profesyonel maçımın olmadığı haftalarda amatör maçlarda görev almayı isterdim.
* Yönettiğiniz maçlarda sizi aldatma olasılığı olan oyuncular kimlerdi?
- Oyuncuların beni aldatmak kaygısından korkmazdım ve öyle bir kaygım yoktu. Pozisyonlara yakın olduğum sürece herhangi bir sıkıntı yaşamadım.
* Birlikte maç yönetmekten keyif aldığınız yardımcı hakemler kimlerdi?
- Maç içerisinde yardımcı hakemlerimle çok fazla sohbet ederdim. Erdem Bayık ve Hakan Yemişken bu konuda iyi yardımcı hakemlerdi.
* En iyi ve en kötü yönettiğinizi düşündüğünüz maçlar hangileriydi?
- Hakemler her maçı iyi yönetmek için sahaya çıkar. İllaki şanssızlıklar olur. Çok iyi yönettiği maçlar olmuştur ve kötü yönettiği maçları da olmuştur ama özellikle maç belirtmekte aslında çok sağlıklı olmaz
* FİFA kokartını takmayı başarmış ender kişilerden biri olarak kokart haberini aldığınızda neler hissettiniz?
- FİFA kokartını taktığımda resmî açıklama yapılmadan herhangi bir hisse kapılmadım, sadece heyecanla bekliyordum. Tabii açıklandığında çok mutlu oldum ve artık önümdeki hedeflere odaklanma zamanı geldi diye düşündüm o an.
* Sizce Avrupa'da mı yoksa, ülkemizde mi maç yönetmek daha zordur?
- Tabii ki Türkiye'deki kaos ortamında Türkiye'deki maçları yönetmek çok zor. Avrupa'daki futbol bilinci maçların daha kolay yönetilmesini sağlıyor.
* En yoğun taraftar baskısını hissettiğiniz stadyumlar hangileriydi?
- Taraftar futbolun güzelliği. Seyircisiz maçlar zevk vermiyor, dolayısıyla seyirci olan maçlarda baskıdan çok zevk alarak maçı yönetmeyi düşünüyorsunuz hiçbir statta baskı altında kaldığımı düşünmüyorum.
* Olsa yine yaparım dediğiniz şeyler var mı?
- Maç içerisinde saygısız olan futbolcuları ve hakeme saygı duymayan futbolcuları oyundan atardım. Şu an olsa yine atarım.
* Hakemliğiniz boyunca hiç tehdit ve rüşvet teklifi aldınız mı?
- Maç öncesinde tehdit veya rüşvet teklifi olmadı. Rüşvet teklif hiç olmadı ama maç içerisinde ve sonrasında tehditlerle karşılaştık gülüp geçtik.
* Maçlarınızda samimiyetine inandığınız oyuncular kimlerdi?
- Maç içerisinde samimi olan futbolcular kendini belli ediyor. İkili ilişkilerle her futbolcunun samimi olabileceğini sağlayabiliyorsunuz.
* Size göre hakemlik kariyerinizde görev almış en başarılı TFF ve MHK Başkanları kimlerdir?
- Türkiye Futbol Federasyonu'nda en başarılı olmuş kişi Haluk Ulusoy ve Merkez Hakem Kurulunda en başarılı olmuş kişi şeffaflığı ile klasman belirleme yöntemi ve hakemlere verdiği güvenle Zekeriya Alp'in ilk dönemi.
* Trabzonsporlu dört oyuncuyu attığınız ve Salih Dursun'un düşen kırmızı kartı size gösterdiği GS-TS maçında tam olarak neler oldu?
- 4 kişiye attığım Galatasaray - Trabzonspor maçında elimden düşen kart diye bir durum söz konusu değil. Salih Dursun isimli oyuncu elime vurarak kartın düşmesine sebebiyet verdi. Futbolcuların iyi niyetli olmadığını düşündüm ve bir maçta iyi niyetli olmayan oyuncuların sahada kalması da doğru olmazdı.
* GS-TS maçı adeta dönüm noktanız oldu. Önce maç almamaya daha sonra ise FİFA kokartınız elinizden alındı. Bu olanlar için neler söylemek istersiniz?
- Bu olay gerçekleştiğinde 34 yaşında ve önünde 14 sene daha hakemlik yapabilecek bir kariyere sahiptim. Belki Dünya Kupası finali, belki de Avrupa Şampiyonası finalini yönetebilecekken bu olan olayların bir maçla bütün kariyerimin heba olması ve arkamda kimsenin durmaması pek yakışık almadı.
* TFF ve MHK'nin yanınızda yer almasını beklerdik ama aksine davranıp sizi harcadılar sanki. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Merkez Hakem Kurulu ve Türkiye Futbol Federasyonu yöneticileri o koltuklarda ömür boyu oturacakları düşündükleri sürece Türk futbolu asla gelişmez!
* O Maçta o kartları gören Trabzonspor'un yerine başka bir takım olsaydı şayet, yine bu olanlar sizce olur muydu? Çünkü burada TS lobisi ağır bastı gibi.
- Trabzonspor lobisi evet ağır. Trabzonspor aleyhine çok fazla hakem hatası yapıldı. Bunun için günah keçisi gerekiyordu ve günah keçisi olarak da Deniz Ateş Bitnel seçildi...
* Reklamın kötüsü olmaz deyipte, bu maçın popülerliğinizin yükseldiğini düşündünüz mü hiç?
- Reklamın iyisi kötüsü olmaz diye bir söz var evet. Trabzon'da bir heykelinin olduğu da doğru evet. Fakat Türk futbolu bu şekilde düzelmeyecek ve buda ne yazık ki acı bir gerçek.
* Ülkemizdeki hakem eğitimlerini yeterli buluyor musunuz?
- Ülkemizde hakem eğitimleri çok yetersiz. Sezon başında 1,5 gün seminer yapıldı ve devre arasında ise 5 gün. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Eskiden sezon başı seminerleri en az bir hafta olurdu, devre arası seminerleri ise 5 gün. O kadar yetersiz ki hakemlerin çok konuşulması normal.
* TFF ve MHK’nin terfilerde bölge bazında adil davrandığına inanıyor musunuz?
- Her bölgeye eşit şartlarda şans tanınmıyor. Bazı bölgelerden hakem bile alınmıyor. Halbu ki Türkiye'nin çok birçok bölgesinde çok yetenekli hakemler mevcut. Hepsine eşit şans tanınmalıdır.
* Genç ve yeni hakem adaylarına ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?
- Yeni hakem arkadaşlara tavsiyem çok fazla çalışmaları, çok fazla maç izlemeleri, üzerlerine düşen ne varsa eksiksiz yapmaları. Yabancı dillerini geliştirmeleri, koşu problemlerinin olmaması, kısacası ellerinden geleni yapmaları ve sabretmeleri.
* Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
- Galatasaray - Trabzonspor maçı dışında çok fazla güzel ve hoş anım var. Fakat yaşadığım daha büyük olaylara sahne olmuş bir Boluspor - Gençlerbirliği Asaş maçı var. Maç 1-1 sona ermişti ve yardımcı hakemin kafası yarıldı kanlar içindeyken diyagonal değiştirmek zorunda kaldık. O zaman soyunma odasına girmek serbesti, girdik tedavisi yapıldı. Tekrar çıkıp maça devam ettik. Maç bittikten sonra Bolu Devlet hastanesinde kafasına dikiş atıldı ve 18 sayfa rapor yazmak zorunda kalmıştım.
* Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
- Son olarak okurlara hakem de bir insan ve her insan hata yapar demek istiyorum. Röportaj teklifinizden dolayı size ve Batman Medya ailesine teşekkür ediyor, selam saygı ve sevgilerimi iletiyorum.