* Osman Kına kimdir?
- Osman Kına 1960 yılında güzel atların ülkesi Kapadokya’da doğdu. 4 Yaşında Ankara’ya geldi. İlk, orta, lise ve üniversite hayatını bu şehirde yaşadı, ta ki 1999 yılına kadar Ankara’da yaşadı. 2 Çocuk babası, ne yazık ki şuan akrabası olmayan biri olarak Muğla'da tek başıma yaşıyorum, ama dostlarım var. Benim özel hayatım oldukça sıkıntılı devam etmekte. Bunun en başında sağlık sorunları yaşayan biri olarak hayata direnmeye devam ediyorum. Belki bu sorunların oluşmasında benimde biraz da olsa payım var. Benim hayatta en büyük onurum annem ve babamdır. Çünkü bana AHLAKLI olmayı öğretti.
* Hakem olma fikri ve arzusu nasıl gelişti?
- Hakem olmayı hiç bir zaman düşünmemiştim. Taki bir Türkiye - Avusturya milli maçı vardı. Televizyonda ben o zaman Ankara Askerlik Dairesinde birlikte çalıştığım büyük spor adamı, sporcu, siyasetçi, milli atlet, Beden Terbiyesi Genel Müdürü Jandarma Albay rahmetli Yücel SEÇKİNER ile birlikte maç seyrederken hakemleri görünce benim hakem olmam için Hakem İşleri Müdürü Özcan Ergül'e telefon açıp kursa yazılmamı sağladı. Tarih 1984 bende bu hakemler kervanına katıldım. Aday, il, klasman hakemi olarak 18 yıl tozlu ve yeşil sahalarda bulundum.
* İlk maçınız hangisiydi ve o an ki duygularınızı bizimle paylaşır mısınız?
- İlk profesyonel maçım Bingölspor - Batman Petrolspor (2-4) maçı idi. Gözlemcimizde Gaziantep’ten Ziya TÜRKMEN’di. Yaşıyorsa uzun ömürler, vefat etti ise rahmet dilerim. Ev sahibi takım yenilince bir bardak su dahi vermediler. Taki Elazığ’a kadar da kovaladılar. Bizim ülkemizde ev sahibi takım kazanırsa kebaplar yersin, deplasman takımı kazanırsa dayaklar yersin. Berabere biterse babayı yersin.
* Ordu'da askeri bir disiplin ile yaşamış biri olarak, bu size saha içinde katkılar sundu mu?
- Ben TSK’nın bir mensubu olarak hakemlik yaptım. Bana disiplin olarak bir katkısı olmadı. Hakemliği ben emek üzerinden değerlendirdim ama şu bir gerçek ki benim zamanım da Ankara’da 17 tane Süper lig orta hakemi vardı. Saygılı olmayı onlardan öğrendik. TSK’daki hiyarşiden çok daha fazlası hakem camiasında vardı. Sevginin ve saygının en üst düzeyde olduğu dönemleri yaşadım.
* Süper lig dahil olmak üzere bütün liglerde görev almış biri olarak sizi en çok zorlayan lig hangisiydi?
- Süper lig başta olmak üzere tüm liglerde görev aldım. İnanın en zorlandığım maç İstanbul Acarlarspor - Ankara Büyükşehir Belediyespor bayanlar ligi maçı idi. Bu maç aynı zamanda Türkiye’de oynanan ilk resmi maçtı. Bu onuru da ben yaşadım, yani tarihe geçtim diyebilirim. Hakemlikte zor maç yoktur. İyi veya kötü hakem vardır. İyi bir hakem isen maçı zaten kolaylaştırırsın.
* Birlikte maç yönetmekten keyif aldığınız yardımcı hakemler kimlerdi?
- En keyif aldığım yardımcı hakemlerden biri rahmetli oldu. Osman Dikmen kardeşimdi. Nurlar içinde uyusun çok genç yaşta göçüp gitti ne yazık ki.
* Saha içindeki ile saha dışındaki Osman Kına arasında ne gibi farklılıklar vardı?
- Saha dışındaki Osman Kına sadece işini ve evini düşünürdü. Evcimen bir insandım. Sahada ise oldukça sevecen bir yapım vardı. Futbolculuktan hakemliğe geldiğim için daha yumuşak toleranslı biri idim. Kuralı uygularken abilik, arkadaşlık ve liderlik vasıfları olan biriydim. Zaman zaman sıkıntı yaratsa da su istimal edenleri asla affetmedim. İyi niyetli futbolcuları mutlak koruma duygusunu taşırdım.
* Hiç rüşvet ve tehdit ile karşılaştınız mı?
- Hakemlik yapan her insan hem tehdit hem de rüşvet teklifine maruz kalmıştır. Ama genellikle zayıf karakterlileri bilirler ona göre davranırlar. Ben tehdidi çok yaşadım, rüşveti de yaşadım. Meslek yaşamımda da haram bizim boğazımızdan geçmedi.
* En çok hangi maçları yönetmekten keyif alırdınız?
- En keyif aldığım maçlar Ankara’da amatör küme maçları idi.
* Sizi en çok neler sinirlendirir ve neler mutlu ederdi?
- Hakemlik yaşamımda haksızlığa uğradığımda çok sinirlenirdim. Ne yazık ki çok haksızlığa uğradım. Hakem diye yanımızdan geçmeyecek zatları bir yerlere getirmek için çaba sarf eden ikiyüzlü yöneticileri asla affetmedim. Beni mutlu eden en önemlisi de iyi bir maç yönettiğim zaman herkesin mutlu bir şekilde sahayı terk etmesidir. Siz kendinize inandırırsanız herkes bunu kabullenir. Futbolcu da, seyircide, yöneticide zeki insanlardır. Cin olmadan şeytan olursan yemezler. Aptal ederler seni.
* Hangi stadyumlarda maç yönetmekte zorlanırdınız?
- Benim en çok zorlandığım statlar genelde her şeye küfür eden seyircilerin olduğu yerlerdi. Ne yazık ki bu küfür bizim ülkemizin her köşesinde var. Buna çanak tutan TFF yöneticileri var. Bir FİFA hakemimiz bunun yüzünden hakemlik baharında düdüğünü TFF binasına astı. Yine çanak tuttular, o çanak tutanlar unutuldu ama düdüğünü asanı unutmadık. (SERDAR ÇAKMAN)
* Size göre en başarılı bulduğunuz TFF ve MHK Başkanları kimlerdir?
- Benim başarılı bulduğum tek bir Federasyon Başkanı vardı o da Şenez ERZİK’ti. MHK ise hiç olmadı. Sadece şahıs olarak dürüstlüğünden hiç şüphe duymadığım biri vardı. Nurlarda uyusun Ahen TÜZÜN’dü. Sessizlerin sesi idi.
* Döneminizde olmayan ikazlı bayrak ve mevcut VAR sisteminin olmasını ister miydiniz?
- Bizler hakemliği yürek işi olarak gördük, ne ise onu yaptık. Bayrakları kaldırırken de, düdüğümüzü üflerkende yürekten yapardık ve bundan da çok keyif alırdık. Günahı da, sevabı da biz yaşadık. Öten bayrakla hakemlik olmaz, mutlu etmez seni. Çaldığın düdüğü yukarıdan biri sana yediriyorsa buna hakemlik denmez. Zaten de hakemlik yapmıyorlar. Kukla gibi hisseder adam birileri seni kumanda ediyor.
* VAR sisteminden yeterince istifade edildiğine inanıyor musunuz?
- VAR geldi mertlik bozuldu. Ben faydası olduğuna inanlardan değilim. Ne gördüysen onu yaptığın zaman adı HAKEMLİK, diğeri işine burnunu sokmaları gibi. Sen sahaya çıkarsın adam gibi maç yönetirsen seni herkes takdir eder. Yok kafanda tilkilerle çıkarsan seyirci daha ilk düdükte seni çözer. İşte o seni sana boğdurur. Tilkiler kurnaz denir. Oysa kargalar daha kurnazdır. Herhalde anladınız.
* Yıllarca hakem olarak görev alan birçok kişinin bu camiadan tatsız bir şekilde ayrıldığını görüyoruz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
- Bu camiada o kadar kaliteli insanlar vardı ki, bu anlatılmaz yaşanır. Fakat o kadar çok karaktersiz yöneticiler de vardır. Ne yazık ki o güzel insanlar, bu karaktersiz yöneticiler yüzünden kendini bu camiadan soyutladı. Hep haksızlık, hep haksızlık, hep haksızlık. Kötüler daha çok olduğu için ve bu kötülüğe çanak tutan yalakalar varken maalesef iyiler azınlıkta kaldı. Bunlara yüzlerce örnek vermek mümkün. Doğru insan dediğiniz kişi gücü eline alınca bir fazla maç için babasını satanı bilirim. Böyle olunca o güzel insanlar tamamen camiadan koptu. Üzücü ne yazık ki.
* Hakemlik camiasında da VEFA bir semt adı mıdır? Vefalı olma durumu nedir camianızda.
- Hakem camiasında vefa yoktur. Menfaat vardır, çıkar vardır, yağdanlık vardır, bir maç fazla vardır. Vefasızlığı en çok yaşayanlardanım. Çalıştığım kuruma önünü düğmeleyip taklacı güvercin gibi gelenler uçunca tepemize sıçtılar. Telefonuma çıkmayanlar var. Sosyal medyadan silenleri biliyorum. Selam vermeyenleri bilirim. Dedik ya bir maç için karakterini sat, işte camiadaki VEFA...
* Siyasetin bu denli futbolun içine sinmiş olması hakkında neler söylemek istersiniz?
- Ülkemizde kokuşmuş bir yerde SİYASET, o kokuşmuşluk ne yazık ki spordan hiçbir zaman elini çekmedi. Sporu basamak olarak gören çok kişi var. Bu sporun her alanında var. Bundan dolayı da bir arpa boyu ileriye gidemiyoruz. Siyasetçinin kuyruğunda yaşayan bu zatlar zamanla mevki peşinde koştular ve de kendinden olmayanlara her türlü kumpası kurdular. Siyasetin girdiği her yer ne yazık ki karanlık. Hal böyle iken aydınlanmak gerek, bu aydınlık bizim ülkemizde çok uzaklarda. Sporun içindeki siyaset hep KİRLİ...
* TFF Başkanlarının futbolun içinden gelenlerden ziyade iş insanlarından oluşması hakkında neler söylemek istersiniz.
- TFF’nin başkanlarının işadamlarından oluşması tesadüf değildir. Siyaset kullanmak için kurumun başına yolluyor. Kulüplere, şehirlere şirin görünmek, oy deposu olarak gördüğü şehirlere öpücük dağıtıyor. Yeri geldiğinde kendi lehine çevirmek için. Buna en iyi örnek 3’üncü ligi kurduran ÖZAL ve bunun devamı olan partiler. Oysa bunu yapmakla Türk futbolunu yerlere serdiler. Halimize bakınca anlaşılmıyor mu? Avrupa 3’ncü liginde oynuyoruz. Uluslararası maçlarda bir gol atıp eve dönüyoruz. Siyasetin girdiği her yer kirli dedim. Ben milli takıma sporcu seçimlerine kadar bu kirliliğin bulaştığını biliyorum. Ne yazık ki bu gerçek. Başkanı, işadamı olsa ne yazar, sporcu olsa ne yazar. Ha Hasan, ha kel Hasan. Sen bozuksun tamir olmazsan hiç bir zaman işler düzgün gitmez. İşadamını bırakalım, Fatih’i başkan yapalım mı? Hakeme tükürsün, az gelirse küfür etsin.
* Özerk olduğu halde TFF'nin siyasetin baskısından kurtulmaması hakkında neler söylemek istersiniz.
- TFF hiç bir zaman özerk olmadı. Belki kağıt üzerinde öyle. İşlev olarak kimin eli kimin cebinde. Kurullarına girmek için veya bir karar alınması gerekirken acaba kimlere sözler veriliyor. Son 50 yıldır hiçbir zaman standart bir kararları yok. Her olay aynı ama kararlar ayrı ayrı. Adamcılık almış başını. Diz boyunu aşmış kirlilik. Haklı hiç bir zaman haklı değil, her zaman haklı değil, güçlü olan kazanmıştır. Kurullara girmek için çaba sarf edenlerin arkasında kimler var? Hak ederek mi giriyorlar, yoksa iyi özerklik masalına uyanlar mı? Neden hep aynı isimler gider-gelir başarısız gider. Başarısız geri gelir bu ancak özerk adı altında bizde yaşanıyor. İnandık ya... İnanan var mı? Yerim sizin ÖZERKLİĞİNİZİ.
* Ülkemizdeki hakem eğitimlerini yeterli buluyor musunuz?
- Hakemlik eğitimle olmaz. İstersen OXFORD’a gönder, yetenek yoksa eğit eğit olmuyor. Eğitiyorlar da eee yine olmuyor. Babadan oğula saltanat sistemini yıkmazsan ittir kaldırla yürütürsen geleceğin nokta. İşte buraya kadar. Adam yeteneksiz hala hakem yapmak için pompalarsan sonuç bu olur. Hayatında top görmemiş vatandaşı hakem yaparsan sonuç bu olur. Daha yüzlerce neden yazarım. Hakemlik yetenek ve yürek işidir. Göreceksin, bileceksin, yapacaksın bunlar yoksa OXFORD’da okut çocuğu ADAM OLMAZ ÇOCUK...
* TFF ve MHK’nın terfilerde bölge bazında adil davrandığına inanıyor musunuz?
- Gerek TFF, gerek MHK hiç bir zaman hakem terfilerinde adil olmadılar. Ben dürüst bir MHK Başkanı ve üyesi tanımıyorum. Tanıyan varsa bana da sizlere de söylesin de bilelim. Herşeyden önce babası MHK Başkanı veya üyesi bir olan birinin hiç bölge hakemi yan klasman C veya B klasmanı olduğunu gördünüz, hepsi süper lig hakemi oldu. Nerde dürüstlük gördünüz mü, geçin bunları yatacak yerleri yok. Allah kul hakkı yiyenleri asla affetmez. En azından ben hiçbirine hakkımı helal etmiyorum. İki elim yakalarında olacak ahirette. Binlerce kişinin ahı var. Her bölgede binlercesinin hakkı yenmiştir. Yahu bir gözü kör olan adamı FİFA hakemi yaptılar. Daha ne olsun, sizce şimdi ADALETLİ Mİ BUNLAR!!!!!
* Osman Kına'nın ülke futbolumuzun gelişmesi için üç altın önerisi neler olurdu?
- Ülke futbolunun kurtuluşunda en önemli unsur;
a) AHLAK
b) AHLAK
c) AHLAK
bunun olmadığı yerde her türlü yozlaşmayı bulursunuz. Buda ne yazık ki Türk sporunda çokkkkk fazla var. Bu oluşumun içinde olanları iyi analiz ederseniz GÖRÜRSÜNÜZ... YAŞARSINIZ.. DUYARSINIZ.. ULU ÖNDER NE DEMİŞTİ; '''BEN SPORCUNUN ZEKİ ÇEVİK AYNI ZAMAN DA AHLAKLISINI SEVERİM.'' Anlayana..
* Hakemlikteki baba-oğul devir dayımı hakkında neler söylemek istersiniz?
- Hakemlikte BABA -OĞUL saltanatı kul hakkı yemenin en önemli acı tarafıdır. Başkalarının omuzuna basarak bir yerlere gelenlerde bu işin diğer bir acı tarafı. Bugünde siyasetin ve iyi yalamanı mükafatını görenler var. Adam hayatında hiç 3. ligde de dahil düdük çalmayanlar bugün 2. lige gözlemci gidiyorlar. Kural bilmeyen süper lig hakemini ne yazık ki bu ülke gördü. Kimdi bunun babası çıkıpta sahiplenmedi mertçe. Bu topraklarda nice cevherler bu baba-oğul değirmeninde un oldular yada lanet okuyup gerçek dünyalarına döndüler. Ben bu hakemlikte 1989’da soğudum. O zamanın terfilerinde beni klasmana düşürdüler. Sonra o düşüren zat “Git itiraz et asıl amaç sen değildin, senin altındakini düşürmekti” dedi. Ben çıktım yeniden o arkadaş hiçbir zaman bir daha çıkamadı. İşte size ADALETLİ MHK üyesi. Dürüstlük taslayıp hak yemenin en güzel örneği
* Son olarak okurlarımıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz.
- Öncelikle bu fırsatı bana verdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra size ailenize sevdiklerinize sağlıcaklar diliyorum. Okurlarıma ise bu kısa ömür de sağlıklı, huzurlu ve de mutlu ömürler diliyorum. Hayatta dik ve onurlu bir yaşamı seçen hakem camiasında azda olsa tüm dostlarıma selam olsun. 75 Yaşında olupta halaa taklacı olanlara vede onların peşinden gidenleri hayatımdan çoktan çıkardım. Hakem camiasında dost yoktur. ÇIKAR İLİŞKİSİ VAR. Bitti mi senide bitirirler. Benim hakem camiasında birkaç dostum olduğunu bunların da hep omurgalı dik duran helal süt emmiş yiğit insanlara da selam olsun. Onlar kim olduklarını çok iyi bilir. Onlar benim yüreğimde ayrı bir yer tuttuklarını bilmelerini isterim. Uzun zamandır bir hastalıkla uğraşan biri olarak yıllarca emek verdiğim hakem camiasının yöneticilerini ALLAH’a havale ediyorum. Tüm dostlarıma selam olsun....