Maçlardaki başarılı yönetimiyle dikkat çeken ve yıllarca Süper ligde düdük çaldıktan sonra, FİFA kokartını takmayı başarmış olan ender hakemlerimizden biri olan, hakemliğinden sonra ise Sözcü, Ajansspor, AMK, Ayaklıgaste, ETV, Ekotürk TV, Kent Türk TV, Beyaz TV ve TRT Spor gibi son derece önemli mecralarda yorumculuk ve yazarlık yaparak engin görüşleriyle futbolumuza katkı sunmaya devam eden Vahap Beyaz hocam ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız sizlerle.
* Vahap Beyaz kimdir?
- Kayseri doğumlu, AÜ işletme fakültesi, Gaziemir Hava Teknik okulu, Güzelyalı İngilizce lisan okulu mezunu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Astsubay olarak emekli, evli, 2 çocuk, 4 torun sahibiyim.
* Hakemliğinizden önce futbolculuğunuzda olmuş, nerede futbola başladınız ve hangi takımlarda oynadınız?
- 1967 Kayseri amatörde lisansım çıktı. Kayseri Pınarbaşı Gençlik, Yahyalıspor ve Esenspor'da futbol oynadım.
* Antrenörlük B lisansına sahip olarak antrenörlük deneyiminiz nedir?
- Kayseri amatörde oynarken Tamer Güney'in açtığı kurstan antrenörlük diploması aldım. Ankara 1985'de B lisans kursundan mezun oldum. Hiç takım çalıştıramadım.
* Hakem olma fikri ve arzusu nasıl gelişti?
- Profesyonel futbolcu olamayınca 1975 yılında Kayseri Gençlik Spor Bölge Müdürü Aydemir Doğan, hakem kursuna beni davet etti. Başarılı oldum fakat hakemliği istemeyip Esenspor teklifini kabul edip, 3 yıl daha futbol oynadım. A. Doğan (mekanı cennet olsun) lisansını vize etmemiş ve beni çağırıp, "Senden futbol geçti, hakem olacaksın, sende kabiliyet var" dedi ve bir hakem ağabeyimin elbiseleri ile yardımcı hakem olarak başladım.
* Eski bir futbolcu ve teknik adam olmak, size hakemlikte ne gibi avantajlar sağladı?
- Benim başladığım dönemde profesyonel liglerde görev almak için 5 yıl amatör hakemlik şartı vardı. İkinci yılı Ocak ayında beni 3. lig yardımcı kadrosuna aldılar. Hakem Kurulu Başkanı Sabri Cila nurlar içinde uyusun, Ankara'ya ara seminere gidildiğinde Hakem İşleri Müdürü E. Aybay'a "dosyayı aç, Vahap Beyaz'ı klasman listesine ilave et" demişti. Yani torpille girmişim. Her yönettiğim maç sonrası, bütün kesimlerden beğeni ve övgüler alıyordum. "Sanki Milli kokartlı gibisin" diyorlardı. Bir yıl sonra Diyarbakır'a tayin oldum. 3 Yılda klasman yükselme şartına rağmen, bir yıl sonra klasman hakemliğine yükseldim. Prof. Dr. Günal Akbay, beni iki maçta izledi ve "Evladım sende kabiliyet var, bir an önce Ankara'ya gel" dedi. İki yıl sonra Ankara'ya geldim. Bir yıl sonra B klasman, iki yıl sonra A klasmanı ve ikinci yılında FİFA hakemi oldum. Futbol oynamış olmanın başarısı bu hızlı yükselme ile ispatlanmış oluyor sanırım.
* Hakemliğinizin ilk yıllarında beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız isimler kimlerdi?
- Aykan Köseoğlu ve İbrahim Acar'ın maç yönetimlerini beğenirdim. Fakat örnek almadım. Çünkü ben farklı yönetim tarzı uyguluyordum.
* Saha içindeki ve saha dışındaki Vahap Beyaz arasında ne gibi farklılıklar vardı?
- Saha içinde otoriter, kararlarımı kabul ettiren, futbolcu ve teknik kadroya saygılı olmaya özen gösterirdim. Adil, göreve layık, görenleri mahcup etmemek için çok dikkat ederdim. Yaşantımda insana saygılı, yardım sever, hoşgörülü, dinlemeyi seven ve yanlış fikri bilgiyle doğrulayan kişiyim.
* Vahap Beyaz hangi yardımcı hakemlerle maç yönetmekten keyif aldırdı.
- Cengiz Akyüz, Sürhat Müniroğlu, Turgay Güdü, Serdar Çakıroğlu ve Engin Çırakoğlu bana güven veriyorlardı.
* Maç yönetmekte zorlandığınız stadyumlar hangileriydi?
- Zorlandığım diye bir maç olmazdı. Maçın büyüğü-küçüğü diye bir ayırım yapmazdım. Sadece Ali Şen zamanında Fenerbahçe stadı maça hazırlık döneminde çok problem olurdu. Soyunma odası için dakikalarca görevli beklerdim. Sahayı kontrolde küfürlü tezahürat başlar, devre arası koridorda sataşmalar olur, maç başladığında özgür olurdum. Maç sonu mutlaka polis aracı ile stadı terk ederdim.
* Hiç rüşvet ve tehdit ile karşılaştınız mı?
- Hiç bir kulüpten çirkin bir teklifle karşılaşmadım. Bizimle maç öncesi görünen hakem kökenlilerin bizi ayarladığı gibi asılsız söylemleri duyardım. Buna inanan kulüp yöneticilerine acırdım.
* 1997'de Galatasaray - İstanbulspor maçında Arif Erdem için çaldığınız penaltı kararı nedeniyle ‘HAYATIMDAKİ KARA BİR LEKEDİR’ demiştiniz. Bize o anı ve sonrasını anlatır mısınız?
- O, benim hakemlik sonrası kariyerimde negatif sonuçlara sebep oldu. Çok abartılı ve yalan yorumlar sonrası Arif Erdem'in "Kandırdım" açıklaması elimi kolumu bağladı. Bu da beni rakip görenlerin ekmeğine yağ sürdü. Hakem camiası maalesef böyle. Yukarıya çıkanı aşağı çekip avantaj yakalamada usta bir zümre.
* Kuşkusuz ani bir karar vermek durumundaydınız. Peki düdüğü çaldıktan sonra Arif Erdem'in bunları zaten sıklıkla yapışı aklınıza geldi mi ve eyvah dediniz mi o an?
- Maçta geçmişi hiç dikkate almam. Ne gördüm ise gerekiyorsa yardımcımdan onay alıp kararı verirdim. Bu da böyle bir prosedür idi. Yardımcımız onaylayıp yerini aldığı için doğru olduğuna emin bir şekilde verdim.
* Başarılı bir hakemlik sürecinden sonra FİFA kokartını taktınız. İlk duyduğunuzda neler hissettiniz ve Avrupa'da maç yönetmek nasıl bir duygu idi?
- FİFA listesine girdiğimi Ahmet Güvener bildirdi. Anlatılamaz güzel bir duygu. Ocak ayındaki kokart töreninden bir ay sonra (Şubat) Lüksemburg - İsrail A milli maçı yönettim. Kartsız ve çok zevkli bir maçı 4-2 İsrail kazandı. Mutlaka her maç zor. Avrupa futbolcuları kararlara saygılı olduğu için ve kuralları bildiği için yardımcı oluyorlar.
* En çok başarılı bulduğunuz TFF ve MHK Başkanları kimlerdir?
- Şenes Erzik gibi TFF Başkanı bir daha gelmedi. Pr. Dr. Günal Akbay ve Ahmet Güvenirsin MHK başkanlığı, adalet ve eğitim açısından çok faydalı idi. Son 20 yılda terfilerde yakın olanlar ve talimatları yerine getirenlere öncelik verildiği için adaletten söz etmek mümkün değil.
* TFF'nin tamamıyla özerk olduğunu ve kendi iradesiyle hareket edebildiğine inanıyor musunuz?
- TFF'nin "özerk" olmadığı, sadece statüde madde olarak durduğunu değil Türkiye, Avrupa bile biliyor. UEFA geçtiğimiz yıllarda "TFF hukuk kurullarının kararlarına güvenmediği uyarısını içeren" yazı göndermişti.
* TFF Başkanlarının futboldan gelmişler yerine daha çok iş insanlarından oluşması hakkında neler söylemek istersiniz?
- Yeri geldiğinde, işlerine geldiği için Avrupa'yı örnek gösterenler TFF yönetiminde aynı hassasiyeti göstermiyorlar. İki yıl önceki TFF genel kurulunda bir adet Milli futbolcunun TFF yönetiminde yer alması kararı ile çağ atladık diye övünmedik mi?
* Siyasetin bu denli futbolun içine sinmiş olması hakkında neler söylemek istersiniz?
- Siyasetçilerden icazet alamadan hiç kimse iş bulamaz oldu neredeyse. Dedim ya "kağıt üzerinde ÖZERK" olursa, icazetsiz karar alınabilir mi? Alırsa kendi bilir, ihale alamaz, kredi kullanamaz, gazete, TV satın alamaz yada bahis ve kumar oyunlarına sahip olamaz.
* TFF ve özellikle MHK'de değişen onca Başkana rağmen, futbolumuzun yönetişinde kalitenin yerinde saydığını, hatta düşüşe geçtiğini görüyoruz. Sizce yanlış nerede yapılıyor?
- İş bilen değil, talimatlara uyan, seçildiği için beklenen başarının gelmesi mümkün değil. Kısacası seçilen değil, atanan kişiden gelecek başarı, atayan zihniyetle doğru orantılıdır. Yani işi bilen değil, iş yapacak kişi zihniyeti kendisinin hedefine hizmeti getirecektir.
* Ülke futbolumuzun Avrupa arenasında dibe vuruşu hakkında neler söylemek istersiniz?
- Futbolumuzun Avrupa'da dibe vurması, liglerimize aynı ölçüde yansımasının göstergesidir. Ya da Türkiye Süper lig kalitesinin Avrupa arenasındaki kalitesinin göstergesidir.
* Yabancı serbestisinden sonra bazı takımlarımızın tümü yabancı olan 11'lerle çıktığına bile şahit olduk. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Ben yabancı oyuncu adedinin kısıtlamasına karşıyım. Tamamen serbest olması tarafındayım.
* Vahap Beyaz'a yetki verilse futbolumuza ilk üç altın dokunuşu neler olurdu?
- Öncelikle TFF Başkanının, Milli futbolcu ve sonrasında Süper lig tecrübesine, teknik direktörlük şartı ararım. TFF yönetiminde % 60 futbolcu, hakem şartı isterim. Kulüplerin kendi kökenlerinden bir sportif direktörün tam yetki ile çalıştırılmasını mecbur koşarım. Futbolcular için kural ve talimat konusunda eğitimci şartı koyarım. Profesyonel hakemliğe son veririm.
* Hakem eğitimlerini yeterli buluyor musunuz?
- Yeterli olmadığı kesin. Çünkü her hafta standart olmayan kararlar sonrası, mağdur olanların isyanı ile sözde eğitim adı altında verilen talimatlar kötü bir gösterge oluyor. Hiç kimse hakeme "şöyle olursa kırmızı veya penaltı" diyemez. Kuralın gereğini yalnız o maçın hakemi yerine getirir. Aksi mi, işte bu yaşananlardan kaçınılmaz.
* Ülke futbolumuzdaki mevcut altyapılarımızı yeterli buluyor musunuz, değilse sizce nerede yanlış yapılıyor?
- Altyapı başlı başına bir sorun. En önemli kesimde asgari ücretle çalışan kadrodan ne beklenir ki.
* Yıllarca emek vermelerine rağmen, bir çok hakemin tatsız ayrılışı hakkında neler söylemek istersiniz?
- Hakemin yaşı gereği kondisyon zafiyeti veya alt kadroya yer açmanın getirisi ile görev değişikliği uygulanmalı. Kadroda yer bulamayacağını bilip zaman ve zemin kollayıp, hakemliği ses getirecek bir kararla sonlandırıp medyada yer bulma alışkanlığı bu çirkin sonlanmanın en büyük ayıbıdır.
* Yeni ve genç hakemlerimize ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?
- Genç kardeşlerim benim önerimi dikkate almaz biliyorum. Çünkü söyleyeceklerim mevcut düzenle ters orantılı olacaktır.
1-) Size maç yönetiminiz ile talimat yağdıranlar geçici atanmış kişilerdir. Fakat futbol oyun kuralları kalıcı ve geçerliliği devam edendir. Sahada onun dışındaki talimatlara itibar etmeyin.
2-) Bir üst klasman çıkmak için yer açılmasını beklemeyin. Üst klasmandakilerin yerine aday olduğunuzu ve onlardan daha iyi olduğunuzu gösterin.
3-) Sahadaki başarınızı ve güvenilirliğinizi, yaşadığınız çevrede de gösterin ki saygınlığını devam etsin.
* Son olarak okurlarımıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz?
- Öncelikle röportaj teklifinizden büyük bir memnuniyet ve mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim. Bu nedenle size ve ekibinize teşekkür eder, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerken, bu röportajı okuyanlara sağlıklı ve huzurlu bir yaşam diliyorum. Bilirkişi olarak yorum yapanların kural, statü ve talimat konusundaki her sözünü kabul etmeyin. Mutlaka araştırın (internet bu konuda en iyi yardımcıdır) emin olmadan inanmayın.