Lütfen bekleyin..

FLAŞ HABER


“VAR GELDİ TÜRK HAKEMLİĞİ, YABANCILAR GELDİ MİLLİ TAKIM BİTTİ”

02 Kasım 2021, 17:57 - Okunma: 6266

Merhaba kıymetli okurlarımız, bu haftaki Tele-Röportaj konuğumuz TFF 1. lig başta olmak üzere toplamda 18 yıl boyunca hakemlik yapan, Hürriyet, Yeni Asır, Fotomaç, Sabah, Gazete EGE, EGE'de Bir Gün ve Haber Hürriyeti gazetelerinde yazarlık yapmış olan ve halen EGE Telgraf gazetesinde yazarlık yapmaya devam eden biyokimya uzmanı Metin Aydınoğlu.


Hakemlik camiasında son derece sevilen, yazdığı yazılar ve yaptığı haberler ile deyim yerindeyse hakem camiasının kalbine dokunan, dürüstlüğü, samimiyeti ve hakem camiasındaki duayenlere verdiği değer, göstermiş olduğu saygı ile hakemler arasında kurmuş olduğu güçlü bağlarıyla daima birlik ve beraberliğe vurgu yapmasıyla tanıdığımız böyle fedakar, dürüst ve ilkeli bir spor adamını gazetemizde konuk ediyor olmanın sevincini yaşıyor, sizleri de artı bir değer olan Metin Aydınoğlu hocam ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız ile sizleri baş başa bırakıyorum.

* Metin Aydınoğlu kimdir?
- 18 Temmuz 1966'da İzmir'in boğucu, nemli sıcak bir gününde Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesinde doğmuşum. Çocukluğum Kadifekale semtinde, gençliğim de Eşrefpaşa semtinde geçti, büyüdüm, geliştim, hayatı öğrendim. Kadifekale İlkokulu, Kestelli Ortaokulu ile Karataş Lisesi'nde okudum. Üniversite mezunuyum. Biyokimya dalındaki eğitimimi ve öğrenimimi tamamlayıp, özel sektörde çalışmaya devam etmekteyim. Emekliliğime az kaldı. Çalışmayı çok severim. Üniversite 1. sınıfta gazeteciliğe, 2.sınıfta futbol hakemliğine başladım. Hürriyet'in Hürriyet olduğu Çetin Emeç'li dönemde ekmeğini yedim. Kazandıklarımla pahalı ve kalın kitapları aldım. Babam merhum Mehmet Aydınoğlu ile merhum anacığım Nimet Aydınoğlu'na destek olmaya, yük olmamaya çalıştım. İki mükemmel insan, rahmet olsun. İzmir'i bilen bilir. Çok değişik semtlerde yetiştim. Kadifekaleli, Eşrefpaşalı, İzmirli olmaktan onur ve gurur duyuyorum. İyi ki de okumuşum, iyi ki anam babam teşvik etmiş, enerjimi sarf edeceğim spor, gazetecilik, tıp ve hakemlik de ilaç gibi geldi. Gençliğim kurtuldu. Değişik bir insanımdır. Kin gütmem, yaratılanı severim Yaratan'dan ötürü. Hakemliği de bunun için çok sevdim ve yaptım. Ün, para kazanmak, basamak olarak, kullanmak için değil. Aklıma bile gelmedi, gelemez de.

* Gazetecilikten biraz bahseder misiniz?
- Hürriyet'in ardından Yeni Asır, Sabah, Fotomaç, Gazete Ege, Ege'de Bir Gün gazetelerinde yazdım, haberler yaptım, röportajlar yaptım, fotoğraflar çektim, ödüller verdiler. Ben almadım verdiler, sağ olsunlar. Halen Ege Telgraf Gazetesi'nde Bir Metin'den köşesinde Salı ve Cuma günleri yazıyorum. İki haftada bir yayınlanan usta gazeteci İbrahim Irmak patentli Haber Hürriyeti Gazetesi'nde de yazıyorum. Ayrıca www.egenews.web.tr, www.haberhürriyeti.com, www.egetelgraf.com ile www.wesidamedya.com haber portallarında da varım, halen yazmaktayım. Yazmaya devam edeceğim, Allah sağlık sıhhat verirse. Güzel bir hastalık, rahatsızlıktır benim için, şifa bulmak da istemiyorum. Sosyal medya hesaplarımı da lütfen not ediniz, oradan da görüşelim. FACEBOOK; https://www.facebook.com/metin.aydinoglu, İNSTAGRAM; https://www.instagram.com/metinnaydinoglu/?hl=tr, TWİTTER; https://twitter.com/metinaydinoglu, MAİL; [email protected]

* Hakemliğe nasıl başladınız?
- Üç kardeşiz, ablam Münevver Aydınoğlu Özdemir, ağabeyim Mustafa Aydınoğlu. Evin küçüğüyüm. Abim bir gün 'ben hakemliğe başlayacağım sen de gel' dedi. Yaşım daha 18. Cins bir adamım ya 'Ne işim var, küfür yiyemem' dedim. Sonra pişman oldum. Bir sonraki kursa koşa koşa gittim. 1988'de İzmir'de Gazi İlkokulundaki rahmetli Halil Erdoğan ile Fehmi Pazarcı hocalarımın kursuyla hakemliğe başladım. Coşkun Evin hocamın başkanlığındaki İl Hakem Kurulu'nda Fethi Gördük, Hüsnü Özdemiroğlu (merhum), Fatih Tanfer ile Murat Badal hocalarımın emeklerini unutamam. Onurum, gururum FİFA hakemimiz İsmet Arzuman hocam ile devreyiz, aynı kurstan mezun olduk. TFF bünyesinde 18 yıl hakemlik yaptım, eski adıyla 2. lig, şimdiki adıyla 1. lige kadar yükselebildim. Benim için en yüksek mertebe. Aynı zamanda gazeteciliğe de devam ettim. Bana maç veren MHK üyemi bile haberlerimle eleştirmişliğim bile vardır. İşe yaradı, talimatlar değişti ama. 1997-1998'de 14 ay, 600 yataklı Diyarbakır Asker Hastanesi'nde vatani görevimi yedek subay olarak yaptım, teğmen olarak tezkeremi aldım. Bu süre zarfında tam bir sezon profesyonel ve amatör maçlarda Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da hakemliğe devam ettim. Engin Çırakoğlu, Aytekin Güler, Mustafa Çakın, Nuri Aynur, Ercan İnegöllüler, Murat Şentürk, Tahir Baran, Mustafa Sekman, Sabahattin Dereli, Şerif Çakır, Sait Öcal hocalarımın desteğini asla unutamam. Aklınıza bir şey gelmesin. Torpil filan değil. Gurbetteki İzmirli Metin'i yalnız bırakmadılar. Unutmadım, unutmam. 2006'da TFF hakemliğine veda ettim. 6 yıllık aradan sonra halen master, veterenlar ligi ile profesyonel takımların hazırlık maçlarında düdük çalmaktayım. Zorla, torpille değil, güzellikle. Bir adet basılmış kitabım var. Evliyim, bir kız evladı babasıyım. İnsanı sevmek, tanımak, yazmak, düdük çalmak sevdamdır.

* Aktif hakemlikle birlikte mesleki anlamda bir de Biyokimya Uzmanlığınız söz konusu, bu ikisini bir arada sürdürmek zor olmadı mı?
- Zoru severim. Özellikle 18-30 yaş arası normalin üstünde yoğun geçti. Dersten antrenmana, oradan gazeteye giderdim. Gece yarısı eve döner, sabah sınava girerdim. Sınavdan çıkıp taksiyle maça yetiştiğimi bilirim. Babamı aynı evde 10 gün görmediğimi bilirim. Hiçbir zaman geç kalmadım. 1 saat önce odada oldum. Otobüste, minibüste, takside uyuduğumu bilirim. Şoför uyandırırdı. Gençliğimin hakkını verdiğimi sanıyorum. Pişman değilim. Hiçbir zaman öf, bıktım demedim. Yaşadım doya doya. Milli hakemim. Ama hiçbir zaman yüksek hayaller kurmadım, kuramadım. Adalet dağıtmak, sporun içinde olmak yetti bana. Haftada neredeyse 5 kez duş yapmak, nerde var? 3 veya 4 antrenman, bir de maç. Özellikle ilk yıllarda, haftada düdük ve yan olmak üzere 10 maça çıktığımı bilirim. Üst üste 2 orta 2 yan çıktım İzmir'in sıcağında. 7 kilo vermiştim. Derim buruştu. Ayağım şişti. Yan sahalardaki hakem odasındaki görevli (merhum) Nedim Ergün ağabeyim bir çay yapardı, yorgunluk filan kalmazdı, devre arasında.

* Devre olarak tabir edilen aynı dönemi paylaştığınız birçok Hakem FİFA kokartına kadar yükselirken siz neden geride kaldınız?
- Hiçbirini kıskanmadım. Gözüm olmadı, gözüm kalmadı. Allah herkesin gönlüne göre versin. Hakem camiası ilginçtir, sahada adalet gerekir ama kendi içinde adaleti yoktur. Torpil olmayan yer mi var? Koskoca basın, tıp gibi iki camianın içindeyim. Bir telefonu yetecek değerli insanlar vardı. Hiçbir zaman 'Bana destek olun' demedim. Onlar da 'İyisin, böyle olmaz, arıyorum' demedi. Olsun, böylesi daha iyi. Tek bir Allah'ın kuluna bir minnet borcum, göbekten bağlantım yok, olmadı. Temiz gideceğim. Sadece vefa borcum olan insanlar var. Ararım, mezarlarına giderim. Sırf bu yüzünden 5 yıl önce Facebook'ta AHDE VEFA HAKEM SAYFASI açtım, unutulanları, unutulmaya yüz tutan hocalarımı yad ediyoruz. Yıllarca maça beraber gidenler, sayfaya bakarak 'Aaa vefat mı etti' diyorlar. Buruk oluyor ama bir Fatiha okutmak, rahmet dilemek, hatırlatmak iyi oluyor diye düşünüyorum.

* Hakemliğinizin ilk yıllarında beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız isimler kimlerdi?
- Örnek almak iyi bir şey değil aslında. Sonra iş, taklide gider. Sen sensin o da o. Önce kendine ol. Önemli olan, her hakemde, her maçtan bir şeyler öğrenmektir. Yer tutuşu, jest, mimikler, koşu tarzı, hepsinin ayrı ayrı. Aslında en iyi hakemlik nasıl öğrenilir biliyor musunuz? İyi hakem olmayan, olamayanlardan. Yardımcı çıktım mesela. Yürek kıpır kıpır. Topu da bilmiyor, hakemliği de. Kuralları ezberlemiş o kadar. Bir de koşu problemi yoksa. Yoktur genç ne de olsa. Fizik de mankense işlem tamam. Hep ters düşerdik pozisyonlarda. Koşu sınavlarında tur fark atardı ama sahada koştuğu yeri bilmezdi, 40 metreden düdük çalardı ya da görmezdi. Sırtı hep dönüktü yardımcılarına. Top oynanmamış, canı yanmamış, tekmenin acısını bilmez. Haliyle penaltıyı da görmezdi. Herkes şerefinden bahsederdi ama işin aslı onda değil onu sahaya sürenlerde. Hakemlik herkese göre değil. Beceremeyeni de yollayacaksın, fazla sabır, alın terine, emeğe zarar. Adalet gider.

* Metin Aydınoğlu maçlara hangi hakemlerle çıkmaktan mutlu olurdu?
- İsim vermesem. Kimiyle seyahat etmek harika, kimiyle sahada olmak bir onur, kimiyle sohbet etmek aynı masada yemek bile süper. Neler gördüm, neler yaşadım. Bırakın rapor yazmayı, dilekçe yazmasını bilmeyen hakemler bile vardı. 'Olmaz' dediğinizi duyar gibiyim ama içlerinden çok da iyi hakemler çıktı. Bize yazıcı değil, hakem gerek. Hakemlik bambaşka bir şey. Her şey, sahada belli olur. Boyla posla alakası yok yürektir, ciğerdir maçı yöneten. Yabancı dil istenir sen önce güzel Türkçe'mizi iyi öğren, konuşmasını bil yeter. Üniversite diploması istenir, bunu da anlamam. Lise mezunundan iyi hakem olamaz mı? Aday hakem kurslarımız bir alemdir. Her şey orda başlar veya biter. Boyu kısaysa, yandı. Kılık kıyafeti de iyi değilse, bir de göbekli ise yandı. Fabrikana CEO mu alıyorsun. Bir eğit, sahaya çıksın, sonra karar verirsin. Göbek de erir, yakışıklı da olur, yabancı dil de öğrenir. Bunlar saçma işler. Kendi yakınlarına, söz verdiklerine yer açmak için verilmiş, uydurma kararlar.

* Saha içindeki ile saha dışındaki Metin Aydınoğlu arasında ne gibi farklılıklar vardı?
- Hiçbir fark yok, olmamalı, olamaz da. Saha dışında ne isen sahada da o'sun. Sokakta, işte, evde, kaypak olan, dedikodu üreten, yalan söyleyen, haramdan kopamayan, Allah korkusu olmayan, vicdanı yetersiz, insanı hayvanı doğayı sevmeyen, sahada da aynıdır. Bu kişilik karakterlerini de aynen sahaya yansıtır. Duruma göre, vaziyete göre maç yönetir. Olmaz böyle hakemlik, hakemlik böyle olmaz. Ya adam gibi yapacaksın ya da yapmayacaksın. Gözlemci olmadım, asla da olmam. Beğenmediğim hakeme habire maç verecekler ben buna dayanamam, göz yumamam. Beğendiğim de torpilli ağayı bekleyecek. Yok böyle bir dünya. Önce kendin için adil ol ki sahada zaten olursun, 1-0 adil başlarsın maça.

* Maç esnasında sizi en çok sinirlendiren ve mutlu eden durumlar nelerdi?
- Hakemlik anlayışım değişiktir. Diyarbakır'da yedek subay iken, özellikle asker hakem büyüklerim 'Yapma, dondur' dediler. İnadına gittim, hiç de pişman olmadım. Hastane baştabibi komutan izin vermedi, 'gidemezsin' dedi. Araştırdım böyle demeye hakkı yok. Meğer derdi benim canımmış, yine de sağ olsun. Eline iğne batıp tetanostan ölmek de var. Hakemlik uğruna, adalet için ölürüm fena mı? Dilekçe yazdım, imzaladım, verdim. 'Kendi isteğimle maça gidiyorum, canıma, sağlığıma bir şey olursa hakemlik nedeniyle kimse, bağlı bulunduğum askeri kurum da dahil, hiç kimse sorumlu değildir…' şeklinde devam eden bir dilekçe verdim. Orası da vatan toprağı vallahi de billahi hiçbir şey olmadı. İzmir'imde sahadan zor çıktım, ikinci memleketim Diyarbakır'ımda hayatımın en güzel 14 ayını yaşadım, doya doya. Kılıma bile bir zarar gelmedi. Gecenin köründe dolaştım. Sabah güneş doğarken ciğer yedim, sur dibinde. Ne yan gözle bakan oldu ne de hijyenite filan, hasta da olmadım. Bağırsakları bozmadım. İyi de yaptım. Şimdi yırtınsam da gidemem, gidemiyorum, o güzel günleri bir daha yaşayamam. Mesela İnegöl'e maç çıkmış, köfte yemeden dönmek olur mu? Hayat yaşamaktır. Çıktık maça daha dakika 5 filan, elle oynama, penaltı. Verdim sarı kart da tamam. Gol oldu. Maç bu golle bitti. Ev sahibi takım yenildi. Ne yani köfte yemeden mi döneceğim İzmir'e. Vicdanım rahat. Arkadaşlar gözümün içine bakıyor. 'Gideceğiz, bir şey olmaz' dedim. Gözlemci gelmedi. Daldım dükkâna, kasada duran kişiye 'Biz hakemleriz sizin maçı yönettik. Size bir zarar gelir mi izniniz olursa burada yiyip, yola çıkacağız' dedim. Kasadaki adam ayağa kalktı ve 'Buranın sahibiyim başımın üstünde yeriniz var size de bize de bir şey yapmazlar, yapamazlar, buyrun' dedi. Bazı ufak tefek yan bakışlara rağmen iki porsiyonu iştahla bitirdim. Ödemeyi de yaptık, fişini de yıllarca sakladım, ne olur olmaz diye. Garanticiyimdir.

* En çok hangi maçları yönetmekten keyif alırdınız?
- Güneydoğu ve Doğu'daki maçların tadını hala unutamam. Tam bir sezon. MHK Başkanım Talat Tokat, üye de Bülent Yavuz (merhum) hocalarımdı. Elazığ'daki bir seminerde ara verildi. 'Seni bekliyorlar' dediler. Odaya girdim ooo, şöhretler kulübü, yok yok. Bülent hoca, 'Otur bakalım Eşrefpaşalı' dedi. Ne alaka, nerden biliyor derken. Söze başladı 'Diyarbakır'da 4 takım var, iki grupta ikişer takım, buralı istemiyorlar, muvazzaf asker istemiyorlar, sen tam uyuyorsun, 4 maç da senin ona göre not et' dedi. İlk maç, Diyarbakır derbisi. Seyrantepe Tesisleri'nde, iki Diyarbakır takımı. Bi'şeyler yapmalıydım. Bir gün önce sokaklarda tek başıma, rastgele dolaştım. Muhabbet ettim. Ne yapayım diye düşündüm. İki buket çiçek aldım, kocaman. Takım kaptanlarına takdim edeceğim. Çiçekleri görünce kucağımda gözleri faltaşı gibi açıldı. Öyle mutlu oldular ki hatta kaptan 'Hoca biz alışkın değiliz, her zaman bekleriz' dedi. 'Senin canın sağolsun her zaman getiririm, başım gözüm üstüne' dedim. Olay çıkması beklenen maç, tek sarı kartla bitti. Sarmaş dolaş sahadan ayrıldık. Hata mı? Yapmışımdır mutlaka. İnanır mısınız diğer 3 maçta çok güzel geçti. Hatta ikinci maça çıkarken 'Herkes topunu oynasın adam görüyor' dedi kaptanlar. Bağlamak için değil, gerçekten. İnsana ne değer verirsen onu görürsün. Azarlarsan, o da gelir ısırır. Bu böyle. Ne ekersen onu biçersin yani.

* Hiç tehdit veya rüşvet teklifi aldınız mı?
- Tehdit olmaz mı hiç. 'Bu sahadan çıkamazsın', 'Bu şehirden seni çıkarmayız'. Görüldüğü gibi çıkmışım. Rüşvet teklifi ise olmadı, beğenmediler herhalde beni. Rüşvet alacak da verecek de birbirini tanır. Profesyonel lig maçında gözlemciyi odadan kovmuşluğum vardır. Adı bende saklı gözlemci, odaya girdi. Pişmiş kelle gibi sırıtıyor, neşeli görünmeye çalışıyor. Vard bunda bir şey, uyuz oldum. Bekledim. Ellerini ovuşturarak, 'Metin Hoca bu maçın önemini biliyorsun, ev sahibi takım kazanır gibi görünüyor' demesin mi. Cinler tepeme çıktı. 'Maça çıkmadan önce puan cetveline asla bakmam, beni ilgilendirmiyor. Her maç önemlidir. Küçük büyük takım, önemli önemsiz maç yoktur' dedim. İsimlerimizi yazan kâğıdı uzattım, 'buyrun hocam' dedim, kapıyı gösterdim. Kibarca kovdum yani. Emniyet amirine de 'Bu adam odaya girmeyecek' dedim. 'Hocam gözlemci ama' dedi, ben de 'Burası yeri değil tribünden izlesin' dedim. Sarı ve kırmızı kartları da teyit edemeden stattan ayrıldı. O gün bir daha görmedim. Sonra önce ben suçlu oldum 3 hafta maç vermediler, sonra gözlemciyi uçurdular, bıraktırdılar. Kartları karşılaştırmak da ne demek iyi izlesin, kaçırmasın. Bana ne, bol keseden veya tırpanlayarak not vermesini biliyorlar ama. Gözlemcilerin çoğunu sevmedim. İkiyüzlü, içten pazarlıklı samimiyetsiz geldiler bana. Belki de bana öyle geldi. Ne bileyim. Çok kaliteli, karakterli, kişilikli olanlar da var şükür. İyi ki varlar.

* Hakemlik kariyeri boyunca keşkeleriniz neler oldu?
- Hiç olmadı. Hiçbir şeyden pişman değilim. Hakemliği doya doya yaşadım, iyi ki de böyle oldu.

* Olsa yeniden yapardım dediğiniz şeyler nelerdir?
- Mesela o gözlemciyi yine kovardım. İlginç bir şey aktarayım. 3. Lig maçı başladı. Sağbek mevkiinde oynayan deplasman futbolcusuna sürekli küfrediyorlar. Ana gibi yüce değerlerimizi bile pis dillerine alet ediyor, iğrenç kişiliksizler. Niye alt tarafı kazanmak için. Bu kafayla düşmesen ne olur, şampiyon olsa ne olur. Tel örgüye yapıştılar, hababam küfür, hakaret. O çocuk ha küfretti ha edecek. Karşılık verecek genç ne de olsa boşu boşuna atılacak. İçim elvermiyor. Meğer geçen yıl o küfredenlerin takımında oynamış. Konu bu vefasızlar. Bir ara çaktırmadan takımın hocasına, '2 numaranın yerini değiştir' dedim. Yanlış mı yaptım bilmiyorum ama iyi ki de yaptım dedim. Sol beke aldı orda da çatır çatır oynadı. Atılmaktan kurtardım. Sonraları takip ettim daha üst lige transfer oldu. Bir yerde denk geldik, o anı anlattı. Teşekkür etti, çok mutlu oldum. Konuyu unutmadım ama kişiyi unuttum. İyilik sonuçta.

* Hakemlik, doktorluk, yazarlık ve aile hayatında koşuşturan Metin Aydınoğlu hiç mi yorulmaz?
- Aslında o kadar abartılacak bir şey yok. Her şeye zaman var. Yeter ki boş işlerle uğraşma. Mesele cep telefonumda, bilgisayarımda oyunlar filan yok. Hiç oynamam, açmam. Zevkler, renkler tartışılmaz. Benim de zevkim bu. Birde hayatımdan gereksiz kişileri çıkardım. Cahille sohbeti kestim. Bol miktarda zaman oluştu. Fazla fazla yetiyor. Severek yapınca da hayat daha güzel oluyor.

* Size göre hakemlik gününüzden günümüze, en başarılı TFF ve MHK Başkanları kimlerdir?
- Piramidin tepesinden aşağıya iner gibi, her şey daha kötüye gidiyor. Sürekli kayıyoruz, debelene debelene.

* TFF'ye üç altın öneriniz neler olur?
- Aday hakem kursu öncesi gençleri seçerken kendi evlatları gibi davransınlar. Daha duyarlı, vicdanlı olsunlar. Daha başlamadan elemek de neyin nesi? Spor bu. Önce fırsat ver. Şirkete eleman mı alıyorsun. O çocuğun oraya ne halde geldiğini, gelebildiğini biliyor musun da ahkam kesiyorsun. 2 dakikada 10 yıllık hakemlik yaşamına kesin kanaat getiriyorsun, karar veriyorsun. Haşa Allah mısın sen? İkincisi torpil, kartvizit, akraba işleri bitsin artık. Bunlardan fırsat, şans, maç bulamayan, torpilsizlerin hakkı yeniyor. Üçüncüsü de gözlemci kalitesi yükselirse, hakemlikte yükselir, yurdumun sahalarına adalet de gelir.

* TFF'nin terfilerde bölge bazlı olarak adil davrandığına inanıyor musunuz?
- Üç büyük il her zaman bu işin kaymağını yer. Sebebi de takım sayısı fazlalığı gerekçe gösterilir. Diğer illerde öyle iyi hakemler var ki. Ama çaresizlikten yanlışa düşüyorlar. Torpil arıyorlar veya torpile inanıyorlar. Yok olup gidiyorlar. Belki de bunu istiyor, torpil yapanlar, yaptıranlar.

 * Ülke futbolumuzun Avrupa'daki çöküşü için neler söylemek istersiniz.
- VAR geldi Türk hakemliği bitti, takımlarımızı yabancı futbolcularla doldurdular Milli takımımız bitti. Hayrını görsünler. VAR öyle her şey için kullanılmaz. Bizim futbolculardan daha kaliteli olmayan yabancıların ne işi var? 11 Yabancıyla sahaya çıkan bile oldu. Hiç utanmadılar mı acaba? Şimdi bilmem kaça inmiş diye övünüyorlar. En fazla 3 yabancı yeter. Gelecekse Hagi, Alex gibisi gelsin. Diğerleri gibi olanlar Urfa'da var, Çorum'da da Diyarbakır'da da bol sayıda var Süper ligde rahat oynar.

* Ülkemizdeki altyapıları yeterli buluyor musunuz?
- Şu korona illeti yedi bitirdi altyapıyı da. Her şeye rağmen yetişenler de var. Süper lige geliyorlar, her yer yabancı ile dolu. Nasıl oynayacaklar. Süper futbolcu olsa kaç yazar? Forma vermiyorlar ki, yazık çok yazık.

* Siyasetin bu denli futbolun içine sinmiş olması hakkında neler söylemek istersiniz.
- İşin garibi toptan anlamayanlar, hakemliği bilmeyenler çorak toprakta pıtrak gibi çoğalıyorlar. Her şeye burunlarını sokacaklar. Spora siyaset girmesin. Siyasete spor girsin. Ee para var, rant var, şöhret olmak var. Oooh mis. Kaymaklı ekmek kadayıfı, çok cazip geliyor. Alakasız kişiler olmasa her şey, çok daha güzel olacak.

* Hakemliğin profesyonelliğe geçişi için neler söylemek istersiniz.
- Profesyonel hakemlik diye bir şey olamaz. Adam işini bırakıyor, sözleşme imzalıyor. Her zaman iyi olamazsın ki sahada. Sonra da kapının önüne konmak da var. Hakemlik ücretlerinin bu kadar çok artması da iyi bir şey değil. Eski kafalı değilim ama. Görüyoruz işte. Sonuç ortada. Nasıl olsa maça gidecek. Bulunmaz Hin kumaşı. Para da ganimet. Böyle olunca hatalar da artıyor. Hakemlik bambaşka bir şey. Lokanta işletmeye benzemez.

* Ülke futbolumuzun bu denli yabancılara gebe kalması hakkında neler söylemek istersiniz ?
- Naçizane şahsımın da emeği geçti Türk futboluna, kısaca ve net olarak yazıklar olsun diyorum. Utanıyorum.

* Sizce TFF Başkanları futboldan gelmişler yerine, neden genelde işadamlarından oluşur?
- Metin Akpınar-Zeki Alasya ikilisinin yer aldığı Devekuşu Kabaredeki Yasaklarda şöyle bir pasaj geçer, 40 yıl önce. 'Bu zamanda dayı para. O da bende var. Demek ki dayı benim, otur yeğen görüşelim'. Parayla halledecek her şeyi. Aynen o misal. Paralılar geliyor ama para vermiyorlar ki. Üzülerek söylüyorum. Hepsi aynı değil çok kaliteliler var şüphesiz. Fabrikasını öyle yönetse kesin batar. Ama iş TFF'ye gelince, çok rahat karar alıyorlar. Olmaz, bu böyle gitmez.

* Size göre sözde özerk ama siyasetin güdümündeki TFF'yi bu hale getiren etkenler nelerdir?
- Adamcılık bitmez ama bitmeli. 'Senin adamın, benim adamım değil', bu olmamalı.

* Karar size bırakılacak olsa TFF ve MHK Başkanları kimler olmalı? Siz kimleri yeterli görürsünüz bu anlamda.
- Sosyal medyada yazdığım gazete ve haber sitelerinde var. Çok yazdım yazmaya da devam edeceğim. Kafamda da mevcut. Kendimi yazmadım merak etmeyin, torpil yapmam. Öyle bir MHK, öyle bir TFF listesi yaparım ki tadından yenmez. Hata olur ama asla ve asla üstüne basa basa yazıyorum adaletsizlik olmaz, haram olmaz, emeğe saygısızlık, alın terine ihanet olmaz.

* Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz.
- Bu satıra kadar sabırla okuyan herkese çok teşekkür ediyorum. Umarım yararı olur. Ha bir de şunu rica ediyorum. Belki de kurtuluşumuz burada. Doğduğunuz, havasını solduğunuz kentinizin, kendinizin bakkalından, esnafından, komşunuzdan alışveriş yapın, takımını tutun, destek olun. İstanbul takımlarının bize ihtiyacı yok, bizim de onlara. Ayrımcılık değil amacım. Haddimi bilirim. Üzümü severim yerim, bağcıyı da dövmem. Zamanınızı aldım, hakkınızı helal edin. Lütfen koronaya da dikkat. Maske takın ama dosdoğru takın. Ağız, burun kapalı olsun. Bu can bize emanet, hayat da geçici. Yürüyebiliyorken yürüyün, yiyebiliyorken yiyin, gezebiliyorken gezin. Hayat fani ölüm ani. Her şey futbol, top, takım tutmak filan değil. Kendinize iyi bakın Allah'a emanet olun, sevgi ve saygılarımla.

 

TEŞEKKÜRLER GÜRGİN TUFAN...
Geçtiğimiz günlerde danışmanlık görevini severek üstlendiğim TÜMKİAD Batman İl Başkanımız sayın Gürgin Tufan Başkanıma, Batman Medya Gazetesinin Çarşamba klasiklerinden olan Tele-Röportajımıza sponsor olarak destekte bulunmasından ötürü teşekkür eder, başarılı çalışmalarının devamını dilerim.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
RÖPORTAJLAR Kategorisindeki Diğer Haberler
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Batman P..
2. Ligin yeni ekibi Batman Petrolspor’un Teknik Direktörü Ahmet Yavuz, ilk ..
BATEX Tekstil firması sahibi ve aynı zamanda Batman Tekstil Sanayi İş Adaml..
Fernas’ın yetiştirdiği meyveler ve ürettiği meyve suları, dünya markası olm..
Merhabalar bu haftaki röportaj konuğumuz, Fenerbahçe ve Sarıyer'in unut..
Merhabalar değerli okurlarımız bu haftaki röportaj konuğumuz 1996-2013 yıll..
RSS
© 2024 - Batman Medya Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=