Lütfen bekleyin..

FLAŞ HABER


"ALT LİGLERDE MAÇ YÖNETMEK DAHA ZORDUR"

31 Ağustos 2021, 17:34 - Okunma: 5944

Merhabalar kıymetli okurlarımız. Tele-Röportajımızın 28. haftasında bu kez eski üst klasman hakemlerimizden emekli Hava Astsubayı Sadık İlhan hocam ile karşınızdayız.

Röportaj teklifimizi hiç düşünmeden kabul ederek bizleri onure eden, ülkemizin en başarılı hakemlerinden biri olmayı başarmış olan Sadık İlhan hocama teşekkür ediyor, sizleri kendisi ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız ile baş başa bırakıyorum.

* Sadık İlhan kimdir?
- 1962 Manisa doğumluyum. Anne ve babam Çerkez. Lise eğitimine kadar Manisa’da kaldım, hava teknik okullar komutanlığı ile birlikte hava astsubay olarak meslek hayatına başladım.

* Hakemliğe ne zaman başladınız?
- Hakemliğe 1984 yılında Ankara'da açılan Celal Türk hocanın hocalığımızı yaptığı kursla başladım. O yıl namzet hakem olarak geçtim. Hakemlik fikri çevremde meslek icabı beraber çalıştığım abilerimden çok sayıda insan vardı ama 1982 yılında da kurs açılmıştı ona gitmedim. Çünkü aklımda hep top oynamak vardı. Havagücü maçları oluyordu o zaman. Ben de üst takımında sürekli oynuyordum ve devamlı düşüncemde top oynamak vardı. Ben hakemlik nedir onu bile doğru düzgün bilmiyordum. Fakat 1984 yılı geldiğinde arkadaşlarımın teşviği ile kursa başladım ve böylelikle hakemlik hayatım başlamış oldu.

* Hakem olma fikri nasıl gelişti?
- Başlangıçta futboldan kopmamak ve bir hobi olarak başlamıştım. Fakat oynamak kadar zevkli olduğunu anlayınca o işe de ağırlık vermeye başladım. Zaten namzet hakemlik, bölge hakemliğini ve sonrasında da klasman hakemliği gelmişti.

* Aktif hakemlik döneminizde ikinci bir işiniz var mıydı?
- Hava Astubayı olarak Hava Kuvvetlerinde emekli olana kadar görev aldım.

* Hakemliğinizin ilk yıllarında kendinize örnek olarak aldığınız hakemler kimlerdi?
- O zaman maçların yayını fazla olmuyordu. Haliylebde isim olarak bildiğimiz insanların maç yönetimlerinde bakış açıları da değişirdi. Genelde maçlara giderdim. İzlediğimiz maçların yorumunu yapardık ama öyle kendime örnek kimi seçeyim diye bir düşüncem asla olmadı. Çünkü herkesin kendine has bir yönetimi, bir tarzı ve bir futbol anlayışı vardı.

* Birlikte maç yönetmekten keyif aldığınız yardımcı hakemleriniz kimlerdi?
- Mehmet Ali Candan ve Ercan İnegöllüler, Sami Şamar ve Engin Çırakoğlu ile çok uyumlu maçlar yönettik.

* Maç yönetmekte zorlandığınız stadyumlar hangileriydi?
- Zorlandığım stad diye bir şeyi üst liglerde hiç yaşamadım desem yeridir. Ama alt liglerde daha zor yerler, zor şehirler ve zor statlar oldu. Çünkü tehlike ve güvenlik konularında her türlü maddeyi sahaya atma durumları söz konusuydu. Özellikle birbirine yakın il ve ilçelerin maçlarında bir tel örgü ve bunun arkasında binlerce seyircisi olan statlar vardı. Bir alt lig maçında yüzlerce kişi telleri aşmış sahanın içine dalmışlardı.

* Maç yönetmekten keyif aldığınız stadyumlar hangileriydi?
- İnönü ve Hüseyin Avni Aker statlarında maç yönetmek oldukça keyifliydi. Hem taraftarların çıkarttığı uğultu, hem de oluşan ambiyans bizleri maça motive etme anlamında olumlu etki yaratıyordu.

* Hakemliğiniz boyunca hiç tehdit veya rüşvet teklifi aldınız mı?
- Hakemlikte hiç bir zaman tehdit almadım. Beni tehdit edecek bir adam da tanımıyorum. Zaten öyle bir kapasitede yetecek de, beni tehdit edecek mümkün değildi. Rüşvet yada herhangi bir teklif derseniz onu da direkt yüzüme değil ama sağdan soldan tanıdığım insanlar vasıtasıyla birkaç kere oldu. Görüşmek için geldiler ama ben görüşmedim. Yakın arkadaşlarımı kullanmaya çalıştılar. Onların sonrasında da hep başka hikayeler çıkıyor. Maalesef günümüzde de muhakkak devam ettiğine inanıyorum. Hakemleri tanıyorum, ediyorum deyip de kendi menfaatine bir şeyler alıp hakemlerin adını kullanan insanlar o dönemde de çoktu. Bu dönemde de çok olduğuna inanıyorum. Böyle şeylerin devam ettiğine inanıyorum oluyor yani.

* Size göre dünden bugüne görevlerini başarıyla yürütmüş olan TFF ve MHK Başkanları kimlerdir.
- MHK Başkanı yada Federasyon Başkanları ile alt liglerde iken fazla yüz göz olma ve tanışma gibi bir ihtimaliniz yok. Tanıyabileceğiniz en üst düzey yetkili bölge sorumlunuz veya MHK üyesi olabiliyor. Tabi 1. lig seviyesine yükselince Federasyon ve MHK Başkanları ile biraraya gelme şansınız oluyor. Bizim dönemimizde Şenez Erzik ve Haluk Ulusoy gibi iki Federasyon Başkanları vardı. İkisi de çok değerli insanlardı. MHK’de ise Ahmet Güvener döneminde çıkmıştım. Çok farklı mantalitesi vardı. Onun kafasını Türkiye’nin anlaması çok zordu. Bir kelimesinden tarafgir anlamına sokup uzaklaştırmaya çalıştılar. Bir çok kişi birbirinden önemli görevlerde bulundular. Herkes elinden geldiğince iyi şeyler yapmaya çalıştılar. Bu insanları kategorize etmek doğru olmayacaktır. Bir yerde başarılı olmak onların işine de geliyordu. Çünkü ekibinde bulunan herkesin başarılı olması aynı zamanda onların da başarılı olması demekti.

* Saha içindeki ile saha dışındaki Sadık İlhan arasında ne gibi farklılıklar vardı?
- Saha dışında genelde sakinimdir. Parladım mı da kötü parlardım ama genel olarak sakin biriydim. Saha içinde de genelde sakindim. Hakemin dili düdüğüdür diye saçma bir düşünceyi asla kabul etmedim ve bunun uygulamadım.

* Hakemlere verilen eğitimlerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz.?
- Hakemler eğitim olarak futbolun içinde en çok eğitimi alan taraftır. Şimdi antrenörler de belki şuan eğitim düzeyi olarak çok yüksek bir yerlere geldi ama hakemlerin bu yıllardır olan bir sistemiydi. Sürekli sezon ortası, sezon başı haricinde aylık eğitim seminerleri, bölgelerde haftalık eğitim seminerleri olur. Hep bir şeyleri vermeye çalışırlar. Bu bir şeyleri vermeye çalışırken tabi kafa karışıklığına da yol açabiliyorlar, ama ben hakem eğitiminin iyi olduğuna inanıyorum. 

* VAR uygulaması için neler söylemek istersiniz? Sizin döneminizde de olmasını ister miydiniz.?
- Bizim zamanımızda BİP’li koldan ikaz bayraklar yeni çıkmıştı. Faydası oluyor muydu elbette oluyordu. Yağmurda, karda ve çamurlu zeminlerde ya da 7-10 kişinin içine girdiğinizde bir pozisyonun seçemiyordunuz yada bayrağa da bakamayabiliyordunuz. Kolunuza gönderilen bir ikaz belki ona dönük bir şeyleri sormaya neden olabiliyordu. Yani bunun daha çok ileri bir teknolojisi olarak VAR uygulaması meydana çıktı. Bizdeki ve özellikle geçen sezonki VAR uygulamasını hiç beğenmedim. Zaten Türkiye’de oynanan futbol taş patlasın 45 dakikayla sınırlı kalıyor. Birde bunun 10-15 dakikasını VAR çalıyor. Tempolu oyunun toplam süresi 20-25 dakika ile sıkıcı bir hale getiriliyor. Ôzellikle İngiltere’deki ve Avrupa’daki başarılı VAR sistemine bir an önce geçilmesi gerektiğine inanıyorum.

* Hakemliğin profesyonelliğe geçiş yapması hakkında neler söylemek istersiniz?
- Hakemlik benim başladığım yıllarda gerçekten cebimizden para verdiğimiz maçlar şeklindeydi. Yani alınan harcırah kilometre üzerinden hesaplanır, örneğin lüks bir otelde kaldığınızda yada iyi bir yerde yemek yediğiniz anda cebinden para çıkmasına neden oluyordu. Sonra bizim bu 1. lig serüvenimizin başladığı yıllarda biraz daha iyi bir konuma getirildi. En azından cebinden para harcamaz hale geldik. Üstüne de bir şeyler kalma şekline dönüştü ama futbol o kadar hızlanmaya ve o kadar endüstriyel hale gelmeye başladı ki artık bizim de dönemimizde hobi gibiydi. Yani başlangıcımız da aynıydı. Düşüncemi söyleyeyim ben hobi olarak başlamıştım sonra tabi belirli bir seviyeye gelince yarı profesyonel gibi vaktinin tamamını harcayamazsan bile, boşta kalan her sosyal anını bu işe ayırmaya başlıyorsun. Yarı profesyonel gibi oluyorsun ama günümüzün ilerleyen futbolunda bu da yetersiz bir hale geliyor. Hakemlik olgusu yan meslek haline gelmemeli. Sanki profesyonelleştikçe bağlarda zayıflayıp, samimiyette azalıyor gibi. Bizim dönemimizde maç ya da antrenmandan sonra ilk fırsatta birlikte güzel vakitler geçirir ve bu da bizim paylaşımcı yönümüzü de artırmış oluyordu.

* MHK'nin hakem terfilerinde bölge bazlı adil davranıldığına inanıyor musunuz? Zira özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi cephesinde bu yönde yoğun eleştiriler var.
- Hakemlik döneminde özellikle alt liglerden başlarken gözönünde olmak kesinlikle avantajdır. Şimdi bazı bölgelerde olan arkadaşlar belirli bir yerlere ulaşmakta zorluk çekebiliyorlar. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropoller yada onları yakın şehirlerde insanlar, daha fazla üst düzey insanlarla muhatap olma şansı buluyor. Yani Doğu'da ve Güneydoğu'da olsun ancak o bölgeye birileri gelecek, Bölge Hakem Kurulu haricinde falan da bir şeyleri görecek ki Bölge Hakem Kurulu üyeleri enteresan bir şekilde yine de buna benzer atamalar olduğu için söylüyorum. Başta Antalya'daki adam Diyarbakır'a bölge hakem sorumlusu oluyor. Zaten adam oraya ayda bir gelecek, orada kendine anlatılanla herkesi öğrenmeye çalışacak. Kendine sunulanı öğrenmeye çalışacak, yiyip içip ve gidecek. Yani o gözle olunca da oradaki hakemlerle ilgilenmede yetersizlikler ortaya çıkacak. Doğru haliyle de il bazındaki üst düzey hakemlerlerin bilgileriyle yola çıkılabiliyor. Oradaki çocukların mağdur olma konusu bence bundan daha çok yetiştirilme konusunda oluyor. Yani örneğin ben daha namzet hakemken yüz tane maça çıktım. Bunu oradaki bir çocuğun yakalama şansı yok. Yani zaten o kadar maç alma şansı yok. Bir de bu gözle bakmak gerekir. Üstüne düşersen en azından birilerini bir yerlere ulaştırma adına içlerinden birilerini bulmakta fayda var. Gerçekten eksikleri var mı, üzüntüleri var mı buna bakmak lazım. Çünkü ben bunları bizzat yaşamış biriyim.

* Bir çok hakem yaş haddini dolduramadan hakemliği bırakmak zorunda kalıyor. Özellikle FİFA Kokartlı hakemlerde bu daha da yaygındır. Sizce hakemleri bu noktaya getiren etkenler nelerdir?
- Hakemlik döneminde özellikle erken bırakanlar daha fazla oluyor Çünkü herkesin bir işi vardır. Yaş da ilerliyor. Şimdi ben mesela idmana çantasız bir yere gittiğimi hatırlamam. Çocuklarımı doğru düzgün hatırlamam. Her haftasonu maç olurdu. Yazın zaten 20 günlük izin vardı. Onu da dağlarda, bayırlarda koşarak geçirirdik. Bu insanı çok yıpratıyordu. Aldığın paraya deyip de değmemek konusunda eksiklik oluyor. Haliyle de erken bırakan arkadaş oluyordu. Şimdi profesyonel düşündüğü için yani 60'a çıkarsan herhalde 60'a kadar devam ederler diye düşünüyorum.

* Günümüzde görev alan hakemlerden kimleri başarılı buluyorsunuz?
- Son bir kaç senedir ciddi anlamda yani eleştirisel anlamda maç izlemiyorum. Sadece keyfi bir şekilde normal bir futbol seyircisi gibi yattığım yerden maç izliyorum. Açık söyleyeyim gençleri başarılı buluyorum. İyiler, eksikleri yok mu mutlaka vardır, daha önce bizde ve başkalarında olduğu gibi. Üstüne düşülürse içlerinden çok iyiler çıkartılabilir. Yalnız klasmanlar belirlenerek özellikle bu sene garip şeyler olduğu için ve kadro değiştiği, bu kadronun içinde tutunma yarışı daha hızlı olacağı için, hata yapanın kaybetme riski daha fazla olduğundan biraz daha dikkatli olmacaklar diye düşünüyorum. Gene de ilk haftadan bakıyoruz ki bariz hatalar yapmaya devam ediyorlar. Bu hataların önüne geçmek mümkün değil, ama ben genel anlamda gençleri başarılı buluyorum. İsim vermeyi doğru bulmuyorum çünkü 10'u aşkın görevini başarıyla yapan genç hakemler var.

* Oynat Uğurcuğum içerikli spor programları için neler düşünüyorsunuz. Bu tip programların hakemliğe zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
- Üzüldüğüm nokta bu tip programların, futbolun bir oyun, bir eğlence ve bir temaşa olduğunun bütün programların önüne geçmesidir. Bizim çocukluğumuzda 60'lı yılların sonundan itibaren maç seyretmeye gidiyorum. Hakemlere başka bir tezahürat olmazsa kötü anlamda onu diyene de yanındakiler sözle ayıp sana ne falan derlerdi. Bu programlar maçtan, oyunculardan ya da bunun ana unsurlarından daha çok hakemler ön plana çıkarmaya başladı. Şimdi bu tip programlar yüzünden hakemler daha çok ön plana çıkarıyorlar.

* Son olarak okurlarımıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz.
- Uzun yıllar Diyarbakır'da hizmet etmiş biri olarak bölge insanını yakından tanıma şansına nail olmuştum. Batman'a da hem seminerler için hem de gezme amaçlı gittiğim için bildiğim bir şehirdir. Hem şehrin yapısı hem de insanlarının sıcak ve yakın ilgisi beni son derece memnun etmişti. Ben röportaj teklifinizden ötürü size ve Batman Medya gazetesinin bütün çalışanlarına teşekkür ediyor, bütün Batmanlılara selam saygı ve sevgilerimi iletiyorum.

TEŞEKKÜRLER NAİF AKSOY

Eski üst klasman hakemlerimizden ve emekli Hava Astsubayı Sadık İlhan hocam ile gerçekleştirdiğimiz röportajımıza sponsor olarak destekte bulunan, kıymetli dostum, Gelecek Partisi Sason İlçe Başkanı Naif Aksoy'a teşekkür eder, başarılı çalışmalarının devamını dilerim.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
RÖPORTAJLAR Kategorisindeki Diğer Haberler
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Batman P..
2. Ligin yeni ekibi Batman Petrolspor’un Teknik Direktörü Ahmet Yavuz, ilk ..
BATEX Tekstil firması sahibi ve aynı zamanda Batman Tekstil Sanayi İş Adaml..
Fernas’ın yetiştirdiği meyveler ve ürettiği meyve suları, dünya markası olm..
Merhabalar bu haftaki röportaj konuğumuz, Fenerbahçe ve Sarıyer'in unut..
Merhabalar değerli okurlarımız bu haftaki röportaj konuğumuz 1996-2013 yıll..
RSS
© 2024 - Batman Medya Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=