Lütfen bekleyin..

FLAŞ HABER


“DÜDÜĞÜ TERFİ ETTİREN DEĞİL, YÖNETEN ÇALAR”

13 Temmuz 2021, 18:13 - Okunma: 6285

Merhaba kıymetli okurlarımız. Bu haftaki röportaj konuğumuz Beden Eğitimi ve Spor Bölümü öğretmeni ve FİFA kokartlı İzmir Bölgesi eski Hakem Bülent Demirlek. 1993-2008 Yılları arasında 3. lig ve 2. lig maçlarını yöneten Demirlek'in 1993 yılında başladığı hakemlikteki ilk maçı 1999-2000 sezonunda Gençlerbirliği - Adanaspor maçıdır.

2001-2009 Yılları arasında da TFF lig, Süper Lig, Türkiye Kupası, Türkiye Süper Kupa, Dünya Kupası, UEFA Kupası maçlarında başarıyla görev alarak beş yıl boyunca FİFA hakemi olarak Dünya çapında maçlar yönetti.

Süper ligde en son 9 Şubat 2008'de Kayserispor - Beşiktaş maçında görev alan Bülent Demirlek, bu maçtan sonra görev Süper ligde de görev alamazken en son TFF 1. lig müsabakası olan Boluspor - Diyarbakırspor maçında görev aldı. 2008 Yılında UEFA İnter toto kupasında görevlendirilen Bülent Demirlek'in Süper ligde maç verilmediği öğrenilince UEFA tarafından tebliği geri alındı.

2009 Yılında Merkez Hakem Kurulu (MHK) tarafından düzenlenen 49. Uluslararası Hakem seminerinde bir diğer Süper lig hakemi olan Vedat Yüksel ile birlikte davet edilmedikleri halde katılıp Üst Klasman Hakemi olmalarına rağmen, kendilerine müsabaka verilmediği ve bu nedenle kendilerine haksızlık yapıldığını gerekçesiyle kürsüye yürüdüler. Orada bulunan basın mensuplarına bunu dile getirmelerinden sonra MHK tarafından Disiplin Futbol Kuruluna sevk edilerek "Federasyonun saygınlığının zedelenmesi ve futbolun değerlerini düşürmek” olarak değerlendirip 60'şar gün hak mahrumiyeti cezasına çarptırıldılar. 60'şar günlük hak mahrumiyeti cezasıyla yetinmeyen MHK ayrıca, Bülent Demirlek ve Vedat Yüksel'i Üst Klasman Hakemliğinden il hakemliği kategorisine düşürdü. Yaşanan bu üzücü ve her zaman haksızlık olarak nitelendirdiği bu gelişmelerin ardından hakemliği bıraktığını açıklayan Bülent Demirlek hocam ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız ile sizleri baş başa bırakıyorum.

* Bülent Demirlek kimdir?
- 9 Eylül 1975 Uşak doğumluyum. Hayatımın doğumum hariç, ömrümün büyük bölümünü İzmir'de geçirdim. İlkokul, ortaokul ve liseyi İzmir'de bitirdikten sonra Bursa Uludağ Üniversitesi beden eğitimi ve spor bölümünden mezun oldum.

* Hakemlikten önceki mesleki uğraşınız neydi?
- Bizim hakemlik yıllarımızda her hakemin hemen hemen bir mesleği vardı. Bende öğretmen atandıktan sonra da Urla'da Gençlik İlçe Müdürlüğü’nde çalıştım.

* Hakemliğe başlama fikri nasıl oluştu?
- 1987-1993 İzmir'de Altayspor Kulübünde futbol oynadım. Beden eğitimi ve spor bölümünden mezun olduktan sonra Üniversite Beden Eğitimi salonunda hakemlik ilanını panoda görünce 64 arkadaş olarak hakemliğe başvurduk ve böylece hakemliğim de başlamış oluyordu. Hakemliğe başlamaktan çok kalıcı olmak önemliydi bizim için ve biz çoğumuz bunu başardık ve ben 16 yıl boyunca hakemlik yaptım.

* Hakemliğe başlarken beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız hakemler kimlerdi?
- Hakemliğimin ilk zamanlarında futbolun içinde gelmiş olmanın avantajıyla maçlarda takip ettiğimiz her hakemin verdiği kararları takip ediyordum. Yurt içinde ve dışında izlediğimiz maçlarda hakemleri dikkatle izleyerek saha içinde verdikleri kararlardan sonra duruş ve kararlarına artı ve eksilerini not alarak çıraklık ve kalfalıkta böylece pişerek usta bir Bülent Demirlek hakemlik çizgisi ortaya çıkmıştır.

* 2004 Yılında FİFA kokartını takan hakemlerimizden biri oldunuz. Bu haberi aldığınızda neler hissettiniz?
- Tabi ki 2004 yılında FİFA kokartını 80 milyonluk bir ülkede 7 hakemden biri olarak bu başarıya ulaşmak benim ve ailem için çok büyük bir gurur ve mutluluktu. Ben de 5 yıl boyunca Avrupa'da maçlara çıkarak bana güvenenleri mahcup etmeyerek ve sevenlerimi gururlandırarak görev yapmış olmanın onurunu yaşadım. Her hakemin hayalidir FİFA kokardını takmak. Fakat bunun için her gün üzerine koyarak kendisine yatırım yapması ve kendisini geliştirmesiyle mümkün olan bir şeydir FİFA kokardını takmak. Bu nedenle bunları başarmış biri olarak gurur ve mutlulukla dolu 5 yılı yaşadım.

* Birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğunuz yardımcı hakemleriniz kimlerdi?
- Bu sorunuza cevap vermek için çok düşündüm. Ama ciddi anlamda özellikle ben yardımcı hakem arkadaşlarımın hepsi ile maça çıkmaktan, onlarla beraber olmaktan ve her birine yürekten inandığım ve güvendiğim için o veya bu hakem demeden hepsiyle çalışmaktan onur ve gurur duydum.

* Saha içinde ile saha dışındaki Bülent Demirlek arasında ne gibi farklılıklar vardı.
- Yani bunu ayırt etmek çok zor. Çünkü erken yaşlarda hakemliğe başladığım için en önemli şey disiplin, özveri, istikrar sabır ve inanç oldu benim için. Yani bu süreç o yıllardan bu yıllara kadar saha içinde de saha dışında da hani bir işi yaparken yapıyormuş gibi yapmayı sevmiyorum. Her zaman zirvede olmayı ve yaptığım işte en üst noktada olmayı kendime bir felsefe edindiğim için ve küçük yaşlarda hakemliğe başladığım için, hakemliğin adabını, hakem ahlakımın ve kültürünü sadece saha içinde değil saha dışında da temsil edebilmek çok çok önemli. Çok şükür hakemliği bırakalı 12 yıl olmasına rağmen, halen beni görenler hangi maçtan geldiğimi soruyorlar. Demek ki ismimiz halen insanlarda güncel duruyor. 16 Yıllık hakemlik kariyerimde birçok Avrupa derbi ve kupa maçları yönettim ve şükürler olsun ki müthiş bir hakemlik kariyerine sahibim. Bu da beni son derece mutlu ve gururlu kılıyor.

* Maç öncesi herhangi bir uğurunuz veya özel olarak yaptığınız şeyler var mıydı?
- Tabi ki müsabakalara hazırlanırken kendimize has hazırlık, ısınmalar, kullandığımız renkler, düdüklerimiz. Tabi bunu batıl inanç olarak değil de uğuruna inandığımız, kendimizi manevi olarak rahat hissetmek anlamındaydı. O dönem yeşil bir formam vardı ve o renklere uygun ayakkabı ve düdükte kullanırdık. Bunların hepsi çok güzel ve özel duygu ve anlardı.

* Sizi en çok hangi maçlar heyecanlandırırdı?
- Gerçekten uzun yıllar ilkokul, ortaokul, lise maçlarından başlayarak 3. lig, 2. lig, Süper lig, Dünya Kupası, Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, Dünya Kupası, Türkiye Kupası Finali ve Süper Kupa Finalinde görev almış biri olarak her maç için her zaman, her maça aynı tutku ile çıktım. Her maç benim için ayrı bir tutku ve heyecandı.

* Maç yönetmekte zorlandığınız stadyumlar hangileriydi?
- Yani benim sevmediğim futbolun en önemli meyvesi olan gol ve golle beraber seyircinin olmadığı maçları yönetmek beni çok zorluyordu. Maça odaklanamıyorduk. Bu sadece bizleri değil aynı zamanda futbolcu ve teknik heyetlerin de canını sıkan bir durumdur. Yani hangi stat demek yerine hangi şartlar sizi zorlar sorusu daha doğru olacaktı. Böylesi maçlarda konsantre olmak çok ama çok güçtür. Bu durumu pandemi döneminde çok daha bariz bir şekilde göze çarptı.

* Olsa gitsek dediğiniz şehir ve stadyumlar hangileriydi?
- Hangi stadyumlar ve şehirlerden çok futbolun çekim alanı ve çekim gücü olması nedeniyle şehir takımlarının maçları her zaman çok daha seyircili hem çok da güçlü oluyordu. Bu da tabi ki küçük veya büyük takım olarak değil de, bir ilin takımı ile bir ilçe takımlarının maçları veya arkasında kitlelerin olmadığı maçlar ciddi anlamda sıkıcı oluyordu.

* Sizi aldatma ihtimali yüksek oyuncular kimlerdi? Özellikle dikkat ettiğiniz isimler kimlerdi?
- 16 Yıl hakemliğim süresince çok maç yönettim, yönetmediğim maç kalmadı. Ama şu futbolcu atar, bu futbolcu zıplar, ötekisi kaçar diye hiç bir kategorilere ayırmadım. Çünkü müsabakaya başladığın zaman çaldığın düdükle futbolcular, hakemin hangi tarzda ve hangi şekilde ne olduğunu çok iyi analiz ettikleri için atlama ve zıplamalara ona göre dikkat ederlerdi. Benim yönettiğim maçlarda futbolcu kardeşlerimle çok iyi iletişimler kurdum. Tabi burada benim şahsi görüşüm olarak, futbolcularda, at sahibine kişner de olduğu gibi bakıyor ve hakemi test ediyorlar. Yiyecek hakem varsa onlar da atlayıp zıplamaya başlıyorlar. Benim müsabakalarımda bu konuda isimleri deşifre olanlar bile benim maçlarda buna yeltenemediler.

* Kararlarınıza saygı konusunda ve saha içinde efendi diye nitelendirebileceğiniz oyuncular kimlerdi?
- Gerçekten futbolcu arkadaşlarımız şunu çok iyi biliyor, onlarda hakemler de bu işin ekmeğini yiyorlar. Sonuçta temsil ettiği kurumun da saygınlığı açısında da her zaman kendine yakışır bir şekilde davranmalı. Hani ben bütün futbolcu arkadaşlarımızın bana olan saygılarını biliyorum ki ben de öyle hep saygı duydum onlara. Bazen evet tekme yediği ve dargınlık olabilir ama bu tür şeylere fazla meydan vermemek gerekir. Hem saygılarını, hem de saygınlıklarını her daim koruyabilmeliler futbolcu kardeşlerimiz.

* Birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğunuz TFF ve MHK Başkanları kimlerdi?
- Benim hakemlik kariyerimde sadece bir tek Haluk Ulusoy beyefendi ve yönetimleri vardı. Ulusoy dışında ama başkanlık dışında rahmetle anacağım Hilmi Ok, Doğan Babacan, Bülent Yavuz, Mustafa Çulcu ve Sabri Çelik gibi Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanlığımız yapan ve hayatta olan değerli isimler vardır. Ben hayatta olanlara sağlıklı ömürler diliyorum.

* Terfilerde bölge bazlı olarak adil davranıldığını düşünüyor musunuz?
- Bu soruya cevaben hakem demek adaleti dağıtan ve yöneten kişi demektir. Yani terfilerde adalet yerine torpil ile terfi eden kişilerin başarılı olacağına inanmıyorum. Çünkü düdüğü, kendilerini torpil ile atayanlar değil de maçlarda düdüğü sahada görev alan hakemlerin çalacağını unutmamalılar. Bu şekilde çıkış yapan kişilerin de uzun vadeli başarılı olabileceklerini ve yüksek başarılar elde edebileceklerini sanmıyorum. Sporun ve siyasetin bu denli iç içe geçtiği bir dönemde istisnalar olmuştur. Hele bugünkü şartlara baktığımızda bunun aksini düşünmekte pek akilane olmayacaktır. Ayrıca an itibariyle işin içinde olmadığım için bu konuda daha fazla konuşmayı kendime yakıştırmıyorum.

* Herhangi bir tehdit veya rüşvet teklifine maruz kaldınız mı?
- Çok şükür 16 yıllık hakemlik hayatımda, hiç bir rüşvet ve tehdit ile karşılaşmadım. Bunlar gerçekten hakem camiası için yüz kızartıcı şeyler. Bu tür insanlar deyim yerindeyse her kuşun eti yenmeyeceğini bildikleri içinde ne bir rüşvet, ne de bir tehdit, ne de buna benzer ahlaksız şeylerle bana gelinmedi. Hiç bir hakemin de bu tür yüz kızartıcı ve utanç ötesi bir işin içinde olduklarına şahit olmadım. Sonuçta kul hakkı bu. Kaldı ki, bu tür şeylere girişen ve tenezzül eden kişilerin muvaffak olacaklarını sanmıyorum.

* 2006-07 Sezonunda olaylı Galatasaray maçı olmuştu. O gün yaşananları kendi pencerenizden bizimle paylaşır mısınız.
* Evet Galatasaray - Fenerbahçe müsabakanın tebligatını aldıktan sonra, maçın gergin geçeceği ve bazı provokasyonların olacağını yardımcılarıma söylemiştim. Tabi ki o maçın dünyada ve Türkiye'deki en önemli derbiler arasında yer aldığı bilinciyle müsabaka hakem arkadaşlarım ile maçtan önce stadyumda gezip hazırlıklarımızı yaptık. Sonra her iki takım kaptanını da odamıza çağırıp bu maçta bana yardımcı olabilecek en önemli kişilerin olduğunu söyledim. Eğer bugün sizler bana saha içinde yardımcı olmazsanız, bugünkü futbol oynama koşulları ortadan kalkar ve hem biz hakemler olarak hem de siz sporcular adına kötü bir anı olarak kalacağını söyledim. Müsabakanın başlamasıyla beraber ilk dakikalardan iyi niyetle devam ederken, o zaman ki prosedür gereği. 1, 2, 3, ve 4 numaralı anons gibi prosedürleri gerçekleştirdik. Saha içinde oyuncular arasında sorun olmadığı hatta birbirlerine yardımda bulundu. Fakat saha dışından yani tribünden bir müdahale vardı. Selçuk Dereli beyin yönettiği Denizlispor - Fenerbahçe maçında yoğun konfetiler atılınca her seferinde saha temizlenip oyuna devam edildi. Bizim maçta sahaya sular atıldı. Şunu söylemeden geçemeyeceğim, biz maçtan sonra bu maçı nasıl oynatmış ve ne kadar iyi niyetli davranmışız dedim. En önemlisi her iki takım oyuncularının tribüne uymayarak bizlere destek olmuş olması bizim için çok ama çok önemli ve değerliydi.

* 2007-08 Sezonunda yine olaylı ve sizin tatil ettiğiniz Trabzonspor - Sivasspor maçı vardı. Bize bu maçtan da söz eder misiniz?
- Bir sonra ki maç sezonun ilk maçı olan Trabzonspor - Sivasspor maçıydı. Burada bu maç için şunları söyleyebilirim. Maçta dakika 89 ve orada oyuna müdahale değil, tam tersine saha içine girerek sporculara müdahale ve ceza alanına girerek bütün oyunculara fiziki müdahale girişimi ve tehdit vardı. Orada futbol oynama koşullarının elverişli olmadığını ve güvenlik duvarlarının yıkıldığını ve orada yangın durumu vardı. Hakem her zaman oyun kurallarını uygulayarak görevini yapar. Bende bu kuralları uygulayarak müsabakayı tatil ettik.

19- Son olarak Batmanlı sporseverlere ne gibi mesajlar vermek istersiniz.
- Ben son olarak Batman Medya Gazetesi aracılığıyla sizlere çok teşekkür ediyorum. Sporculara, futbol ailesindeki birçok insana burada söz veriyorsunuz. Bu da ciddi anlamda unutulmamak çok güzel bir şey. Emeği geçen başta siz olmak üzere bütün Medya mensubu arkadaşlarıma, bütün sporseverlere ayrı selam ediyor, daha güzel daha da aydınlık günlerde buluşma ümidi ve dileğiyle esen kalınız.

 

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
RÖPORTAJLAR Kategorisindeki Diğer Haberler
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Batman P..
2. Ligin yeni ekibi Batman Petrolspor’un Teknik Direktörü Ahmet Yavuz, ilk ..
BATEX Tekstil firması sahibi ve aynı zamanda Batman Tekstil Sanayi İş Adaml..
Fernas’ın yetiştirdiği meyveler ve ürettiği meyve suları, dünya markası olm..
Merhabalar bu haftaki röportaj konuğumuz, Fenerbahçe ve Sarıyer'in unut..
Merhabalar değerli okurlarımız bu haftaki röportaj konuğumuz 1996-2013 yıll..
RSS
© 2024 - Batman Medya Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=