Açıklamada, şöyle denildi; “Üç tarafı su kaynaklarıyla çevrili olan Batman’da yıllardır sık sık temiz suya erişim sorunu yaşanmaktadır. Yılda en az 20 bin su kesintisi şikayetinin yapıldığı bilinen kentte, şimdiye kadar sorunun çözümüne yönelik bir adım atılmadığı için su sıkıntısı yaşayan yerlere her gün bir yenisi eklenmektedir. Son olarak Kozluk ilçesine bağlı Bekirhan (Kaniyahenê) Beldesi ile Yeniçağlar (Zîlan), Karpuzlu (Selîvê), Samanyolu (Kanîkê), Dövecik (Malê Gir), Parmakkapı (Hiskutê), Taşlıdere (Holê) köylerinde yaşayan binlerce kişi 23 Haziran’dan beridir temiz suya erişememektedir. Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş (DEDAŞ)’ın köylere su sağlayan depolara bağlı dinamoların elektriğini kesmesi sebebiyle 13 gündür susuz bırakılan ve su ihtiyacını traktörlerle Batman Çayı ya da DSİ’ye ait sulama kanalı ile kuyulardan karşılamaya çalışan köylülerde ciddi sağlık sorunları baş göstermeye başlamış, ishal ve kusma vakaları katlanarak artmıştır.
‘DEDAŞ SORUN OLMAYA BAŞLADI’
Bölgenin tek enerji sağlayıcısı konumunda olan DEDAŞ, ekonomik sıkıntılar yaşayan bölge halkı için son yıllarda başlı başına bir sorun olmuştur. Dicle Elektrik ve Dağıtım Anonim Şirketi (DEDAŞ), TEDAŞ’ın bölgesel özelleştirilmesi kapsamında 2013 yılından bu yana Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak illerinde elektrik dağıtımını sağlamaktadır. Bölgenin tek enerji sağlayıcısı konumunda olan DEDAŞ, ekonomik sıkıntılar yaşayan bölge halkı için son yıllarda başlı başına bir sorun haline gelmiş durumdadır. Yüksek gelen elektrik faturaları, uzun süreli elektrik kesintileri ve altyapı sorunlarıyla gündeme gelen DEDAŞ, daha önce de çiftçilere yatırılan hibelere el koyarak bölgede tarımsal üretimin durma noktasına gelmesine neden olmuştur. DEDAŞ borç gerekçesiyle mahallelerin elektrik enerjisini sağlayan trafoların tamamının elektriğini keserek yaz sıcağında ve Pandemi koşullarında borcu olan olmayan herkesi elektriksiz ve dolayısıyla susuz bırakarak bölge halkını cezalandırmaktadır.
‘BU UYGULAMA DERHAL SON BULMALI’
Bireylerin ve toplumların sağlıklı, içilebilir temiz suya koşulsuz ve bedelsiz ulaşım ve tüketim hakkı en temel insan hakkı olan ‘yaşam hakkı’yla doğrudan ilintilidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 28 Haziran 2010 tarihinde aldığı karara göre; güvenli ve temiz içme suyu ve sanitasyon hakkı (hijyen ve sağlık koşullarının oluşturulması ve devamı), temel bir insan hakkı olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla su hakkının kamusal bir hizmet olarak sunulması ve korunması devletin yükümlülüğüdür. DEDAŞ; bölge halkının çevre, sağlık ve hatta yaşam hakkına müdahale eden bu uygulamaya derhal son vermeli, İktidar bu hakların sağlanması için üzerine düşen adımları gecikmeksizin atmalıdır.