Şimşek, “Baharın gelişini müjdeleyen Mart ayı yakın tarihimizde yaşanan insanlık dışı katliamlar nedeniyle toplumsal belleğimizde ‘acılar, katliamlar ayı’ olarak yer etmiştir. Beyazıt, Halepçe, Gazi, Maraş ve Sivas katliamları üzerlerinden yıllar geçmiş olsa bile hala yüreklerimizdeki acıları, hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır. 33 yıl önce 16 Mart 1988’de İstanbul Üniversitesi öğrencisi yedi genç güvenlik güçlerinin gözleri önünde katledilmiştir. Günler öncesinde katliam hazırlığı yapıldığı yönündeki istihbarata rağmen hiçbir önlem alınmamış, katliama açıkça göz yumulmuştur. Beyazıt katliamı faillerini yakalamak için peşlerinden giden polislere ‘dur’ emri verenler, bu katliamdan tam 17 yıl sonra İstanbul Gazi Mahallesinde halkın üzerine ateş açılması emri vermişlerdir. 16 Mart 1988 tarihinde gerçekleşen Halepçe katliamı ise başlı başına bir insanlık dramıdır. Kürtleri, Asurîleri ve Halepçe`de yaşayan diğer milletlerden halkları hedef alan katliamda, dönemin Saddam Hüseyin rejimi tüm dünyanın gözleri önünde, 5 Bin’den fazla çocuk, kadın ve erkeği kimyasal silahlarla acımasızca katletmiştir. Newroz kutlamalarına hazırlık yapıldığı sırada gerçekleştirilen insanlık dışı katliamın tek sorumlusu elbette ki diktatör Saddam Hüseyin değildir. Bölgeye ilişkin hesapları olan batılı güçler yaşanan bu vahşete ortak olarak en az Saddam Hüseyin rejimi kadar büyük bir suç işlemişlerdir. Ancak Kürtlere yönelik gerçekleştirdikleri katliamlar ve buna destek veren ülkeler hiç soruşturulmadı. Tarih boyunca olduğu gibi, Kürtlere yönelik bu vahşet de karanlıkta kaldı. Aradan geçen 33 yıla rağmen Kürtler ve diğer halklar bu katliamı unutmamıştır. Biz unutarak bu zulümlerin ve zalimlerin ortağı olmayacağız. Yaşanan ve yaşatılan bu katliamları bir kez daha nefretle kınıyoruz” dedi.